GÖLGEME BASMA KEMİKLERİNİ KIRARIM
Büyük şehirlerin derdi büyük olur.
İstanbul'un da en büyük derdi; trafik.
Polisler gece gündüz çalışsa...
Teknolojinin tüm imkânları, milyonlarca dolar harcanarak trafik için kullanılsa,
Sorunu çözmek mümkün değil.
Yönetim yanlışları artıkça, trafik sorunu içinden çıkılmaz hale geliyor.
Gordion'un düğümü gibi çözümsüz trafik için,
Keskin bir kılıç,
Kuvvetli bilek,
Cesur bir yürek gerekli.
Trafik polislerinin temel işlevi, trafiği yönetmek olsa da;
alkol kontrolü,
hız kontrolü,
Emniyet kemeri kontrolü...
Gibi pek çok görevleri var.
Bir de park yasaklarını kontrol etmek.
Gerçi, park ihlalleri trafik polisinin denetiminde olsa da, kısmi olarak ihale de ediliyor.
İhale demek, rant demek.
İhale demek, birilerine kazanç kapısı açmak demek.
İhaleyi alanın amacı para kazanmak.
Yani, yasak park eden araçları parka çekmek.
Hem çekme cezası ödetmek hem de park parası almak.
Çekme cezası ve park parası standart değil.
Semte ve ihaleyi alana göre değişiklik gösteriyor.
Park yasağı, araç sahipleri için tartışılmaz bir uygulama.
Yasak tabelasını bulunduğu yere parkeden araç sürücüsü bunun ceremesine katlanıyor.
Önce arabasının çekildiği park alanına gitmek için taksiye biniyor.
Ciddi bir ödeme yapıyor.
Sonra da otoparkta arabasını alabilmek için ceza ve park parası ödüyor.
İtirazlar nafile.
Geri dönüş yok.
Zaten otopark içinde kişiler sanki seçerek konulmuş gibi;
"Gölgeme basma kemiklerini kırarım", havasındalar.
Polisler ortalıkta görünmüyor.
İstanbul'u yönetenler park sorununu yeterince ciddiye almadıkları için araç sahipleri de çözümü kendileri buluyor.
Bu da karmaşaya yol açıyor.
Ebetteki park yasağı olan yerlere araç bırakılmamalı.
Bu, her şeyden önce birlikte yaşamın bir kuralı.
Ancak, sokak içlerinde park yasağı olmayan yerlerdeki araçların çekilerek götürülmesi de doğru bir uygulama değil.
Çevrede park edilecek bir yer yoksa
Araç sahibi zorunlu olarak sokak içlerinde trafiğin işleyişine engel olmayacak şekilde park ediyor.
Otoparka çektikleri araç başı kazanç sağlayan çekiciler de nerede başında değnekçi bulunmayan araç varsa çekip götürüyorlar.
Bu da vatandaşın haklı tepkisine neden oluyor.
Ancak, otoparklarda " neden çektin" tartışması yapmak mümkün değil.
Bunu yapmadan önce kişinin hastane masraflarını da düşünmesi gerekiyor.
İstanbul'u yönetenlerin, park yasaklarından getirim sağlamak yerine, vatandaşın aracını rahatça park edeceği otoparklar oluşturmalı.
Şu sıralar sıkça anlatılan bir fıkra var.
Kısadan hisse,
Birlikte gülelim:
Trafik polisi aracı durdurup, sürücünün yanına yaklaşır:
-Ehliyetiniz.
Buyurun.
-Ruhsatınız
Buyurun.
-İçki içtiniz mi·?
Hayır·
-Yangın söndürücünüz var mı?
Var.
-Çekme halatı.
Var.
-Araçta sigara içtiniz mi
Hayır.
-Farların yedek ampulleri var mı?
Var.
Sürücüye ceza yazamayacağını anlayan görevli son hamlesini yapar;
-Mezdeke'nin CD'si var mı?
Var
-O halde CD'yi koy, mezdekeyi çal,
.Ben oynayacağım sen de para yapıştıracaksın
