En Büyük Fetih, Barıştır...
Bir insanı suçsuz yere öldürmek,
Kur'an'a göre en büyük günahlardan biridir.
"Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın haksız yere öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur.
Kim de onu, ''öldürülmesine engel olarak'' diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur. Andolsun, elçilerimiz onlara apaçık belgelerle gelmişlerdir.
Sonra bunun ardından onlardan bir çoğu yeryüzünde ölçüyü taşıranlardır." (Maide; 5-32)
"Ve onlar, Allah ile beraber başka bir ilaha tapmazlar.
Allah'ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmezler ve zina etmezler.
Kim bunları yaparsa ağır bir ceza ile karşılaşır." (Furkan; 25-68)
Allah tek bir kişiyi öldürmenin, tüm insanları öldürmek kadar ağır bir suç olduğunu haber vermiştir.
Dünyada adaletten kaçarak cezadan kurtulacağını sananlar, öldükten sonra, ahirette Allah'ın huzurunda verecekleri hesaptan asla kaçamayacaklardır.
Allah, mü'minlere şefkatli ve merhametli olmalarını emreder:
Bir ayette Müslüman ahlakı şöyle anlatılmaktadır:
"Sonra iman edenlerden, sabrı birbirlerine tavsiye edenlerden, merhameti birbirlerine tavsiye edenlerden olmak. İşte bunlar, sağ yanın adamlarıdır." (Beled, 90/17-18)
Allah'ın, ahiret günü kurtuluşa erenlerden olmaları, rahmetine ve cennetine kavuşabilmeleri için kullarına indirdiği ahlakın en önemli özelliklerinden biri ayette görüldüğü gibi; "merhameti birbirlerine tavsiye edenlerden olmak'tır.''
Gerçek Müslüman; her şeyden önce, barışçı, hoşgörülü, demokrat ruhlu, kültürlü, aydın, dürüst, sanattan ve bilimden anlayan, medeni bir kişilik yapısına sahip olmalıdır.
Kur'an'ın getirdiği güzel ahlakla yetişen bir Müslüman, herkese İslam'ın öngördüğü sevgiyle yaklaşır; her türlü fikre karşı saygılıdır; estetiğe ve sanata değer verir, olaylar karşısında her zaman uzlaştırıcı, gerilimi azaltan, kucaklayıcı, itidalli davranışlar sergiler.
Allah Hoşgörü ve Affediciliği Emretmiştir:
Kur'an-ı Kerim'in Araf Suresi'nin 199. ayet-i kerimesindeki; "Sen af yolunu benimse" sözleriyle ifade edilen " affedicilik ve hoşgörü" kavramı, İslam dininin temel kaidelerinden birini oluşturur.
Müslümanlar ulaştıkları her noktada, hatalı uygulamaları ortadan kaldırarak hür ve hoşgörülü bir ortam oluşturmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu'nun varlığını yüzyıllarca devam ettirebilmesindeki en önemli nedenlerden biri de; İslam'ın getirdiği hoşgörü ve anlayış ortamının yaşanması olmuştur.
Asırlardır hoşgörülü ve şefkatli yapılarıyla tanınmış olan Müslümanlar, her zaman dönemlerinin en merhametli ve en adil kişileri olmuşlardır.
Kur'an'da;
"İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen, en güzel bir tarzda''kötülüğü'' uzaklaştır; o zaman, ''görürsün ki'' seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dostun oluvermiştir." (Fussilet; 41-34)
Şu an dünya gündeminde olan ve adına;
"İslami terör" denen barbarlık ise, Kur'an ahlakından tamamen uzak, cahil ve bağnaz insanların, dinle gerçekte hiç bir ilgisi olmayan canilerin eseridir. Başka bir deyişle; İslam dini ve Kur'an ahlakı, terörizmin ve teröristlerin destekleyicisi değil, yeryüzünü terörizm belasından kurtaracak çaredir.
Barış Dini ve Sevgi Peygamberi:
Peygamberler, dünyayı esenlik ve barış yurdu haline getirmek için görevlendirilmiş kimselerdir. Onlar, insanlığa "barış ve esenlik" anlamına gelen İslam dinini ulaştırmak için gönderilmişlerdir.
"Biz peygamberler baba bir kardeşleriz, hepimizin dini birdir." (Buhari)
buyurmuştur.
Yüce Allah da Kur'an'da;
"Allah katında yegane geçerli din İslam'dır."
(Al-i İmran, 3-19)
buyururak, bütün peygamberlerin bu dini insanlara tanıtmak için geldiğini ve bu konuda peygamberlerin ilk örnekleri insanlara sunduğunu haber verimektedir.
İslam, Barış ve Esenlik Demektir:
Müslüman da barış ve esenliğe ermiş, barış ve esenliği hedeflemiş kimse demektir.
Yüce Allah'ın bir adı da; ''SELAM'DIR.
Buna göre O, barış ve esenlik kaynağıdır.
O'na teslim olan Müslüman, barış ve esenlik kaynağına bağlanmakla önce kendi iç dünyasında huzur ve sükuna kavuşan, sonra da tanıştığı bu huzuru dış dünyasına taşıma sevdasında olan kimse demektir.
Bu sebeple; ''DARÜ's-SELAM'' barış ve esenlik yurdu. Aynı şekilde Müslüman'ın bir adı da; ''emniyet ve güven sahibi'' anlamında, ''Mü'min'dir.''
Yüce Allah'ın bir adı da; ''Mü'min'dir.''
Güven kaynağı.
Yüce Allah'a inanan, O'na bağlanan mü'min, kendi iç dünyasında tutarlı, huzurlu olan ve iç dünyasında kurduğu bu güven ortamını dış dünyaya taşıyan kimse demektir.
"Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah'a inanırsınız..."
(Al-i İmran, 3-110)
İslam dininin sahibi olan Yüce Allah'ın bir adı da; ''Vedud'dur'' (Hud; 11-90).
Vedud; çokça seven ve sevilen anlamına mubalağalı ism-i fail kalıbıdır.
Evet Yüce Allah, sevgi kaynağıdır. Sevgiyi O yaratmış ve bizim özümüze de "Kendi Ruhu'ndan üflerken" sevgiyi
O yerleştirmiştir. İbn Arabi'nin dediği gibi,
"Biz sevgiden sudur ettik, sevgi üzerine yaratıldık, sevgiye doğru yöneldik ve sevgiye verdik gönlümüzü." (İbnü'l-Arabi)
"Rabbim Rahimdir, Veduddur" pek merhametlidir, kullarını çok sever."(Hud; 11- 90)
"Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı yapışın; parçalanmayın.
Allah'ın size olan nimetini hatırlayın.
Hani siz birbirinize düşman kişiler idiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O'nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz.
Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı.
İşte Allah, size ayetlerini böyle açıklar ki, doğru yolu bulasınız." (Al-i İmran, 3/103)
İslam'a göre en büyük fetih, barıştır.
