Efendimizin Yıkanması ve Kefenlenmesi...
Hz. Aişe anlatıyor:
"Resulullah'ı yıkamak istedikleri zaman;
"Allah'a kasem olsun bilmiyoruz! Ölülerimizi soyduğumuz gibi, Resûlullah'ı da elbiselerinden soyacak mıyız, yoksa elbisesi üzerinde olduğu halde mi yıkayacağız?" dediler.
Bu şekilde ihtilaf edince, Allah üzerlerine uyku attı. Öyle ki, onlardan herbirinin çenesi göğüslerindeydi. Beyt cihetinden, kim olduğu bilinemeyen bir konuşmacı;
"Resülullah'ı elbisesi üzerinde olduğu halde yıkayın!" diye konuştu.
Bunun üzerine kalkıp, kamisi üzerinde olduğu halde yıkadılar.
Su, kamisin üzerinden dökülüyordu.. Aleyhissalatu vesselam'ın bedenini elleriyle değil, kamisiyle ovuyorlardı."
Hz. Aişe sözlerine devamla dedi ki;
"Eğer, daha önce yaptığım işi şimdi yapacak olsaydım, Resülullah'ı kadınlarından başkası yıkamazdı."
(Ebu Davud).
İbnu Abbas anlatıyor:
"Resülullah üç Necrani kumaş içerisine kefenlendi.
"İki parçalı bir hulle, bir de öldüğü sırada üzerinde bulunan kamis."
Amiru'ş-Sabi'den kaydedilen bir rivayette İbnu Abbas şu ziyadede bulunur:
"Aleyhissalatu vesselam'ı; Hz. Ali, Fazl ve Üsame yıkadı ve bunlar kabrine indirdiler."
(Ebu Davud).
İmam Malik anlatıyor:
"Bana ulaştığına göre, Resulullah, pazartesi günü vefat etti ve salı günü de defnedildi.
Halk namazını ''cemaat halinde değil'' ferd ferd kıldı, hiç kimse imamlık yapmadı.
Bir kısmı:
"Minberin yanına defnedilsin" dedi.
Bazıları da:
"Baki' mezarlığına defnedilsin" dedi.
Bu münakaşaya Hz. Ebu Bekir geldi ve;
"Resülullah'ın, "Her peygamber öldüğü yere defnedilir" buyurduğunu işitmiştim, dedi.
Bunun üzerine, hemen orada mezar kazıldı.
Aleyhissalatu vesselam'ı yıkamak istedikleri vakit, gömleğini çıkarmak istediler. Derken;
"Gömleği çıkarmayın!" diye bir ses işittiler.
Bunun üzerine gömleği üzerinde olduğu halde yıkadılar.
(Muvatta).
İbn. Abbas anlatıyor:
"Kabrinde Resülullah'ın altına kırmızı bir kadife kondu."
(Tirmizi)
Muhammed İbn. Ali İbni'l-Hüseyin anlatıyor: "Resülullah'ın kabrine lahid yapan Ebu Talha'dır. Aleyhissalatu vesselam'ın altına kadifeyi koyan, Aleyhissalatu vesselam'ın azadlısı şükran radıyallahu anh'dır."
(Tirmizi).
İbn. Abbas'ın anlattığına göre, Resülullah'ın kabrini yerden yükseltilmiş olarak görmüştür.
(Buhari)
***
ÖLÜMÜN BAŞLANGICI:
Ebu Sa'idi'l-Hudri:
"Resulullah buyurdular ki;
"Ölülerinize ölmek üzere olanlara; Lailahe illallah demeyi telkin edin."
(Müslim).
Ma'kıl İbn. Yesaranlatıyor;
"Resulullah, buyurdular ki;
"Ölülerinize ölmek üzere olanlara Yasin süresini okuyun."
(Ebu Davud).
Ebu Hureyre anlatıyor:
"Resülullah, "İnsan öldüğü zaman gözleri nasıl belerip kalıyor, görmez misiniz?" buyurmuştu. Cemaat:
"Evet, görüyoruz!" dediler.
Bunun üzerine:
"İşte bu, gözünün, nefsini çıkan ruhunu takip etmesindendir!" buyurdular.
(Müslim).
Ümmü Seleme anlatıyor:
"Resulullah, Ebu Selemen'in yanına girdi.
Ebu Seleme'nin gözleri açık kalmıştı; onları kapattı. Sonra:
"Ruh kabzedildi mi göz onu takip eder" buyurdu. Ehlinden bazıları feryad u figan koparmıştı. Aleyhissalatu vesselam;
"Kendinize kötü temennide bulunmayın, hayır dua edin! Çünkü melekler, söylediklerinize amin derler!" buyurdu.
Sonra ilave etti:
"Allahım, Ebu Seleme'ye mağfiret buyur! Derecesini hidayete erenler arasında yükselt. Arkasında kalanlar arasında ona sen halef ol!
Ey alemlerin Rabbi!
Ona da bize de mağfiret buyur! Ona kabrini geniş kıl, orada ona nur ver!"
(Müslim)
Hz. Ebu Hureyre anlatıyor:
"Resülullah, buyurdular ki;
"Bir müslüman muhtazar olduğu ''can çekişme anına girdiği'' zaman rahmet melekleri, beyaz bir ipekle gelirler ve şöyle derler:
"Sen razı ve senden de Rabbin razı olarak, şu bedenden çık. Allah'ın rahmet ve reyhanına ve sana gadabı olmayan Rabbine kavuş."
Bunun üzerine ruh, misk kokusunun en güzeli gibi çıkar. Öyle ki melekler onu birbirlerine verirler,
ta semanın kapısına kadar onu getirirler ve;
"Size arzdan gelen bu koku ne kadar güzel!" derler.
Sonra onu mü'minlerin ruhlarına getirirler. Onlar, onun gelmesi sebebiyle sizden birinin kaybettiği şeyinin kendisine geldiği zamanki sevincinden daha çok sevinirler.
Ona: "Falanca ne yaptı? Falanca ne yaptı?" diye dünyadakilerden haber sorarlar.
Melekler: "Bırakın onu, onda hâla dünyanın tasası var!" derler. Bu gelen kendisine dünyadan soran ruhlara:
"Falan ölmüştü, yanınıza gelmedi mi?" der.
Onlar: "0, annesine, Haviye cehennemine götürüldü!" derler. Aleyhissalatu vesselâm devamla der ki;
"Kafir muhtazar olduğu vakit, azab melekleri mish denen kıldan kaba bir elbise ile gelirler ve şöyle derler:
"Bu cesedden kendin öfkeli, Allah'ın da öfkesini kazanmış olarak, çık ve Allah'ın azabına koş!"
Bunun üzerine, cesedden, en kötü bir cife kokusuyla çıkar. Melekler onu arzın kapısına getirirler.
Orada: "Bu koku ne de pis!" derler. Sonunda onu kâfir ruhların yanına getirirler."
(Nesai).
Büreyde, anlatıyor: "Resulullah buyurdular ki;
"Mü'min alnının teriyle ölür."
(Tirmizi)
