Gül Muhammedi (s.a.v)'i Sevmek...
Sevgi, gönülde yer eden, dış dünyaya söz ve davranışlarla yansıyan bir duygudur.
Sevgi, bir verme eylemidir.
Sevdiğine gönül verme, sevdiği uğruna verilmesini gerekeni vermedir sevgi.
Peygamber (s.a.v)'i sevmek, O'na gönül vermek, özveride bulunma, hatta gerektiğinde O'nun uğruna malını ve canını verme ile olur.
Bu ise, O'nu tanımak, O'nu izlemek, O'nun sevdiklerini sevmek, O'nun bize emanetleri olan Kitap ve Sünnet'e saygı duymak ve sahip çıkmak, hiçbir konuda O'nun önüne geçmemekle gerçekleşir.
Bilgi olmadan sevgi olmaz:
Bu yüzden, O'nu doğru bir şekilde tanımadan layıkıyla sevemeyiz. O'nun sevgisini sadece adını taşımak ve adını saygıyla anmak, O'nun özel eşyalarına ''Mukaddes Emanetlerine'' saygı duymakla sınırlamak doğru değildir.
O'nu sevmek demek; O'nu saygıyla ve çokça anmak demektir.
Tevhidi okurken, ona salavat getirirken, ezan-ı Muhammedi okurken dinlerken, namazda tahıyyatta "Allah'ın selamı, rahmet ve bereketi senin üzerine olsun ey Nebi!" derken, salli barik dualarını okurken O'nu andığımızın farkında olmaktır.
Sevilmek için sevmek gerekir:
Sevgiyi hak etmek, sevmek ve sevilmek için ise, sevgi kaynağı Yüce Allah ile bağlantılı olmakla mümkündür.
"İman edip, makbul ve güzel işler yapanları Rahman, hem Allah, hem de mahluklar nezdinde sevgili kılacaktır..." (Meryem;19/96)
Sevginin kaynağı, bir adı da Vedud olan Allah'tır:
"De ki; Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah, son derece bağışlayıcı ve merhamet edicidir.
De ki; Allah'a ve peygamberine itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki, Allah kafirleri sevmez."
(Al-i İmran, 3-31-32)
Türklerde Peygamber Sevgisi:
O'nun ismi ve O'nu hatırlatan isimler; Muhammed, Ahmed, Mustafa, .. Gül, Güllü, Güldane, Gülber, .. Her TÜRK küçük Muhammed, yani bir Mehmetçiktir.
Ehl-i Beytinin isimleri; Hasan, Hüseyin, Ali, Fatma, Ayşe, Hatice, .. Her TÜRK kızı bir küçük Ayşe'dir, Fatma'dır.
Sırf O'nun ismine saygısızlık olmasın diye,
O'nun ismini taşıyan bir kişi bir yaramazlık yapınca adının başına kötü bir ek alır da yanlış anlaşılmalara sebep olur diye, ''Muhammed'' ile aynı şekilde yazılan ve fakat, ''Mehmed'' diye telaffuz edilen isim; ''TÜKLERE'' hastır.
O'nun en güzel medhiyeleri olan mevlidler, kaside ve natlar ve diğer şiirler, TÜRK edebiyatımızda büyük bir yer tutar.
O'nun adı anılınca, kalbimizdesin anlamına ellerimizi göğsümüze götürürüz.
Adını saygı ve salavatlarla anarız. Mübarek gün ve geceler, düğün, cenaze, asker uğurlama gibi pek çok özel gün, O'nun mevlidi okunarak kutlanır.
Mevlidde O'nun doğumunu anlatan dizeler okunurken, sanki O karşımızdaymış gibi ayağa kalkarız. Mescidlerimiz, evlerimiz O'nun adı, şemaili yazılı levhalarla süslüdür.
O, (s.a.v.); ''Allah'ın sevgilisi'' ''Habibullah'dır.''
O'ndan bize kadar gelen özel eşyaları, tarih boyunca bizim onurumuz ve gururumuz olarak saklamışızdır.
Şairlerimiz saba rüzgarlarıyla, akan sularla, hacca giden insanlarla, çocuklarımız hacı leyleklerle hep ona selam göndermişlerdir.
Ama O sevgi odağına karşı sorumluluklarımız bunlarla sınırlı kalmamalıdır. O'nu bütünüyle ve sağlıklı bir biçimde tanıyarak, O'nu izlemeli ve O'na yaraşır
Müslümanlar olmaya gayret etmeliyiz.
Kaynaklar:
Sorularla İslamiyet..
