Şeyh Galip Dede Türbesi...
Şeyh Galip Dede türbesi; İstanbul Beyoğlu Tünel Meydanı'nda Galata Mevlevihanesi'nde 1819 yılında Halet Mehmet Sait Efendi tarafından Bağdat Seferi dönüşünde yaptırılmıştır.
Şeyh Galip Mevlevi Tarikatının şeyhlerinden olup, ünlü bir divan şairidir.
Galata Mevlevihanesi onun zamanında altın devrini yaşamıştır.
İstanbul'da 1757 yılında doğmuş olup, asıl ismi; Mehmet Esad'dır. Galip mahlasını sonradan almış, Mevlevi şeyhi olduktan sonra da Galip Dede unvanı ile tanınmıştır.
Divan-ı Hümayun kaleminde görev yaparken Mevlevi tarikatına girmiş, Konya Mevlana Dergahında çile çıkarmış, İstanbul'a dönüşünde Yenikapı Mevlevihanesine girmiştir.
Galata Mevlevihanesi, Şeyhi Abdullah Efendi'nin ölümünden sonra Galata Mevlevihanesi Şeyhi olmuştur.
1798 yılında da 41 yaşında ölmüştür.
Şeyh Galip'in menkıbeleri ve Hüsn-ü Aşk isimli ünlü bir eseri vardır. Galata Mevlevihanesi avlusunun sol tarafında bulunan türbe, dikdörtgen planlı kesme köfeki taşındandır.
Üzeri tonoz örtülü olup, üst kısmına da Mevlevi sikkesinden bir alem yerleştirilmiştir.
Avluya yönelik dikdörtgen söveli demir parmaklıklı dört, iki yanında da birer pencere ile aydınlatılmıştır. Girişin üzerinde de; 1812 tarihli celi-sülüs yazılı bir kitabesi bulunmaktadır:
''Ruh-u Mevlana da ey Galib budur Şeyh'üş-şeyh
Hazret-i sarih Rusuhi kıdve-i ehl-i Rusuh''
Türbe, Şeyh Galib, Şeyh İsa Efendi, Şeyh Selim Efendi ve Şeyh Mehmet Ruhi Dede'nin mezarları üzerine yapılmıştır.
Türbede Şeyh İsmail Ankaravi Efendi ve kim olduğu bilinmeyen bir kişiye ait bir mezar daha bulunmaktadır.
Günümüzde türbe Divan Edebiyatı Müzesi'nin avlusunda olup, dıştan ziyaret edilmektedir.
***
Şeyh Galip Efendinin Peygamberimize yazdığı Şiir:
''Mu'cizelerine Ahmedin, yokdur adedle hesab,
etdiler amma sahabe, ondan üç bini ta'dad.
Mu'cize, herkim nebidir, sıdkına olur delil,
şöyle ki, gün olduğunu haber verir afitab.
Mu'cize, bir de görülse, yetişir tasdik için,
göstermişdir, hod Muhammed, mu'cizat-ı bi hesab.
Sıdkına Kur'an yeter ki, Hak sözüdür şübhesiz,
zira üstündür belagatde, cümleye ol kitab.
Şöyle ki, cin ve beşer mislini yapamadılar,
ta ki bildiler, kelamullah imiş bi irtiyab.''
***
Alemlerin Rabbinin mahbubu
Alemlerin Rabbinin mahbubu Muhammeddir.
Cismi pak, ismi Ahmed, alemlere rahmetdir.
Hulk-i azim sahibi Levlake....muhatabı,
Menba-ı ilm, edeb, feyz, nur ve muhabbetdir.
Odur gerçek vasıta, Hak'la kul arasına,
Sözü şifa ruhlara, adı gönül pasına.
Odur hakiki tabib, me'yus kalb hastasına,
Değil kendi, ümmeti, meleklerden yüksekdir.
Bu en seçkin kuluna, Hak yardımcılar verdi,
En sevdiği kulları ona Eshab eyledi.
Resulullah; yolları, benim yolum demişdir,
Asrların iyisi bu asrı göstermişdir.
Muhammed Mustafayı canından çok sevdiler,
Mal, mülk, makâmlarını, uğruna terk etdiler.
İslamı yaymak için severek can verdiler,
Ya Rab, bu ne güzel hal, ya Rab, bu ne izzetdir.
Onun bir sohbetinde nefsleri pak oldu.
Kalblerine ma'rifet, feyz, nur, tecelli doldu.
Evliya hallerini onlar bir anda buldu,
Ve hep Ona uydular, bu ne büyük şerefdir.
Onlar hepsi adildir, kimseye zulm etmezler,
Nefsleri için asla, hilafet istemezler.
Bu yüzden harb etmezler, birbirini üzmezler,
En yüksek makamdalar ve hepsi müctehiddir.''
