Hafız Sami Efendi...
Hafız Sami Efendi, 1874-1943 Türk musikisinde son devrin dini ve din dışı icraları ile tanınan en ünlü hafızlardan biridir.
Günümüzde Bulgaristan sınırları içerisinde bulunan Filibe'de doğdu. Babası, Hacı Ali Riza Efendi, annesi, Zatiye Hanım'dir.
Osmanlı-Rus Savaşı'nda Filibe'nin Ruslar tarafından işgali üzerine ailesiyle birlikte İstanbul'a göç ederek, Fatih'te Hafızpaşa semtine yerleşti.
Tezgahcılar Sibyan Mektebi'nde okuduğu sırada on yaşlarında iken sesinin güzelliğiyle dikkati çekti. Sultan Selim Camii imamı reisül'kurra Hacı Hasan Efendi'nin yanında hıfzını tamamladı.
Hasan Efendi'den kıraat, Yedi Emirler türbedarı Hacı Kadri Efendi'den tashih-i huruf ve talim-i Kur'an dersleri aldı.
Ayrıca Eginli Rahmi ve Hafız İdris efendilerle hadis alimi Demirhisarlı Hacı Abdus Efendi'den medrese derslerini okudu ve otuz beş yaşında Abdus Efendi'den icazet aldı.
1893-1906 yılları arasında Halıcıoğlu Topcu Mektebi imamlığı görevinde bulundu. Vazifesinden istifa ederek, hacca gitti.
Hac dönüşü, 1910 Şeyhülislam Hüseyin Hüsnü Efendi kendisine hünkar imamlığını teklif ettiyse de Sami Efendi kabul etmedi.
Bir ara Galata Camii'nde imamlık yaptı. Fakat bir sinir hastalığına yakalanması üzerine görevinden ayrılmak zorunda kaldı.
Hayatının bundan sonraki döneminde ancak bazı vesilelerle okumuştur. 1936 yılında Gülhane Hastahanesi'ne yatırılıp tedavi edilmeye çalışıldı.
Bir müddet iyileşir gibi olduysa da daha sonra hastalığı yüksetti. Ayrıca kulakları iyi işitmemeye başlayınca sıkıntıları daha da arttı.
26 Nisan 1943 tarihinde ablası ile doktora giderken yolda vefat etti ve Edirnekapı'da şair Baki'nin mezarının yanına defnedildi.
Soyadı kanunundan sonra Ünokur soyadını almışsa da daima; ''Hafız Sami olarak anıldı.''
Osmanlılar'ın son döneminde yetişen ve başta Kur'an tilaveti olmak üzere; mevlid, ezan, kaside, gazel gibi irticali okuyuşlarda devrinin erişilmesi güc birkaç simasından biri olan Hafız Sami, ilk musiki bilgilerini Müstakzade Hacı Edhem Efendi'den aldı.
Daha sonra Bolahenk Nuri Bey, Enderunlu Hafız Hüsnü Efendi, Hacı Kirami Efendi, Bestenigar Ziya Bey ve Sultanselimli Hafız Cemal Efendi'den faydalanarak, dini ve din dışı birçok eser meşketti. Meşhur bestekar Zekai Dede, torunu Münir ''kökden'' Bey'in meşk için kendisine getirdiği Hafiz Sami'yi dinledikten sonra, "Oğlum, sana Hüda meşketmiş, benim meşkedecek bir şeyim yok!" diyerek,
bu gencin musikideki kabiliyetini ve istikbalini adeta keşfetmiştir.
Hafiz Sami'nin ilk olarak on dört yaşında ramazanda Fatih Camii'nde okumaya başladığı mukabeleleri, daha sonra uzun yıllar Beyazıt ve Yerebatan camiilerinde büyük kalabalıklar önünde devam etmiştir.
Bilhassa, 1910 yılında Fatih Camii'nde hünkar mahfilinin altında öğle ile ikindi arasında okuduğu mukabeleler meşhurdur. Kaynaklarda, onun kıraatı esnasında cezbeyle kendinden geçen dinleyicilerin coşkulu feryatlarının kubbelerde yankılandığı belirtilir. Rahatsızlığından sonra Kur'an ve mevlid mahfillerinde pek görülmemişse de 1928 Ramazanında Fatih Camii'nde bazı günler mukabele okumuştur.
Yorulmak bilmeyen sesi yanında cok uzun bir nefesi vardı. Mevlid okurken üç beyti bir solukta, gereken perde ve nağmeleri de göstererek okuduğu nakledilir. Mısraları adeta yaşayarak seslendirdiğini söyleyen Ali Riza Sağman, Meşhur Hafız Sami Merhum adlı eserinde Hafız Sami'nin mevlidi Kur'an'dan daha iyi okuduğunu yazar.
Anadolu'nun birçok yerinde de mevlid okuyan Hafız Sami'nin hafızalarda derin izler birakan bircok okuyuşu arasında 1901 yılında Zeyrek Kilise Camii'nde, 1910'da Darülfünun gençlerine Süleymaniye Camii'nde okuduğu mevlidler ve Meşrutiyet yıllarında Esad Efendi Tekkesi'nde okuduğu Mülk suresi özellikle kaydedilmiştir.
Esad Efendi Tekkesi'ndeki kıraatı sırasında dervişlerin cezbeye kapılarak kendilerini yerlere atmaya ve bağırmaya başlamaları üzerine
şeyh efendi yüksek sesle; "el Fatiha!" demek suretiyle Hafiz Sami'nin okuyuşunu kesmek zorunda kalmıştır.
"Ey kamer-tal'at saray-i asuman durdukca dur" mısraı ile başlayan Muhayyer gazeli, "aşk ehline alemde dilara mı bulunmaz" mısraı ile başlayan Segah gazeli plaklara okuduğu meşhur eserler arasındadır. Hicazkar makamında ve sözleri Şeyh Esad Erbili'ye ait, "Tecella-yı cemalinden habibim nevbahar ateş" mısraıyla başlayan eser ise, onun cok okuduğu kaside olarak bilinir.
