Veledi Zina, Gayrimeşru Doğan Çocuklar..
TOPLUMDA, babası belirsiz olan veya zina ürünü olduğu bilinen çocuklara, bunu yüzlerine vurarak, onlara eziyet ve zulüm yapmak caiz değildir.
Çünkü onların böyle bir kader çizgisini etkileme veya değiştirme ya da bu duruma engel olma şansları yoktur.
"Eğer onların babalarını biliyorsanız, onlar, sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Yanlışlıkla babalarından başka birinin adıyla çağırmanızda size bir günah yoktur" (Ahzab; 33/5).
Zina ürünü çocuğun fizik babası belli ise, Hanefilere göre evlilikte olduğu gibi; "sıhri hısımlık" meydana gelir.
Bu çocukla, zina eden erkek arasında evlenme engeli doğacağı gibi, annesi ile bu erkeğin usul ve füruu arasında evlenme engeli doğar.
Şafiiler ise, zinanın evlenme engeli doğurmayacağı görüşündedir (Es-Serahsi).
Veled-i zina adaletli olunca, mahkemede şahitliği kabul edilir. (el-Lülbab).
Diğer yandan gayri meşru çocuğun cemaate imamlık yapması mekruh sayılmıştır.
Çünkü bunlarda eğitim eksikliği ve ruhsal eziklik galip olabilir. Ancak veled-i zina bili olur ve cemaat arasında temayliz etmiş bulunursa bunun imamlık yapmasında bir sakınca bulunmaz. (Hamdi Döndüren).
Zina Ürünü Çocuğun Miras Hakkı Haram ilişkiden veya şer'i olmayan bir yoldan dünyaya gelen çocuk baba yönünden nasıl mirasçı olacaktır? Kocanın eşine zina isnadı yapması sonucunda mahkemede gerçekleşen "lian usulü" ile eşler ayrılabilmekte ve bu hüküm, doğmuş veya doğacak olan çocuğun nesebini baba yönünden kaldırmaktadır.
("lian" mad.).
İşte gerek zina ürünü olan ve gerekse lian sonunda nesebi baba yönünden reddedilen çocuğun bu baba ile ve babanın hısımları ile arasında miras cereyan etmez.
Bu konuda görüş birliği vardır. Böyle bir çocuk yalnız ana yönünden mirasçı olur. Çünkü onun nesebi baba yönünden kesilmiş olup, bu nedenle ona mirasçı olamaz.
Ana yönünden ise, nesebi kesin olarak sabittir.
Veled-i zina ve lianla nesebi reddedilen çocuk anneye ve onun hısımlarına mirasçı olurlar.
Bunun, kadının başka meşru çocukları ile birlikte bulununca ana bir kardeş sayılır. Bu yüzden de; "asabe" sıfatıyla mirasçılıkları söz konusu olmaz.
("Asabe" ve "Miras" mad.)
Anne de böyle bir çocukları miras alır.
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
"Her hangi bir erkek hür veya köle bir kadına zina ederse, doğacak çocuk zina çocuğu olur. Mirasçı olamaz ve ona da mirasçı olunmaz" (Ebu Davud).
"Hz. Peygamber lianla nesebi reddedilen çocuğun mirasını anneye ve ondan sonra annenin hısımlarına bağlamıştır" (Buhari).
"Zina çocuğu, nesebi mulaane ile reddedilen çocuk gibidir" (Darimi).
"Hz. Peygamber, mulaane çocuğunun annesine mirasçı olmasına hüküm vermiştir" (Ahmed b. Hanbel).
Mirasçı bırakmadan ölen buluntu ''lakit'' çocuğa gelince; ''çocuğun barındırılması, eğitim ve öğretimi İslâm Devletine aittir.''
Bu çocuklar toplumda horlanamaz.
Çünkü bu çocukların suçu yoktur. Suç; Bu yolla çocuğu dünyaya getiren anne ve babaya aittir.
Osmanlı toplumunda da bu yolla doğan çocuklara; Ahmet Mahmut gibi isimler verilerek utanç duygusuna kapılmamaları önlenirdi.
Basındanda izlediğimiz gibi, Cami önlerine terkedilen veya çöp konteynlerine atılan veya tarlalara gömülen çocuklar, günahsız ve suçsuzdurlar.
Dinimiz, bu şekilde doğan çocukların ayırım yapılmadan korunmasını istemektedir.
Garimeşru doğum yapan anneler, toplumdan utanç duygusuna kapılarak, çocuklarını öldürmeleri kesinlikle caiz değildir, cinayettir ve buna hakkı yoktur.
Bu gibi olaylarda devlet bu çocukları büyütür ve belirli bir eğitimden sonra da tüm haklarını elde etmiş olur.
Bu hususta toplum bilgilendirilmeli ve böylecede haksız olarak cana kıyılmalara son verilmiş olur.
