Necef'ül Eşref Şehri...
Necef, Hz. Peygamberin "Ben ilimin şehriyim, Ali kapısıdır" buyurduğu mü'minlerin emiri Hz. İmam Ali'nin Ramazan ayının 19. günü Kufe Mescidi'nin mihrabında sabah namazında İbni mülcem tarafından zehirli kılıç darbesiyle başından vurularak şehit edildikten sonra defnedildiği yer olması hasebiyle değer ve önem kazanmış; mezarın yerinin belli olmasından sonra bölge yerleşim alanı olmuş.
Irak'ın en büyük kentlerinden biridir.
Hz. İmam Ali'nin pak hareminde Hz. Adem ve Hz. Nuh'un da mezarları bulunuyor.
Mübarek türbenin yanı başında dünyanın en büyük mezarlığı olan; ''Vadi'i Selam'' Mezarlığı dikkatleri çekiyor.
Bu mezarlıkta birçok peygamberin de türbeleri yükseliyor.
Hz. Ali Efendimizin göz kamaştıran türbesi, insana müthiş bir huzur ve güven veriyor. Türbe, günün yirmi dört saati ziyaretçilerle dolup taşıyor.
Kutsal türbe, yeni projesiyle muhteşem bir görünüme kavuşma yolunda.
İlim şehrinin kapısı Necef'ül Eşref, eski konumuna kavuşma yolunda ilerliyor. Köklü ilim havzalarıyla İslam dünyasına ışık saçanmaktadır.
Necef ilim havzaları, eğitim gören yerli halkın dışında Irak'ın farklı bögelerinden ve farklı ülkelerden gelenlerle birlikte binlerce talebeye hizmet veriyor.
Necefin önemli ziyaret yerlerinden birisi, hiç şüphesiz Kufe şehri...
Vefasızlığın sembolü haline gelen bu bölge, Hz. Ali'nin hilafete getirilmesinin ardından konum itibarıyla ön plana çıkmış. Hz. Ali ailesi ve Haşimiler bu kenti İslam'ın başkenti yapmışlardır.
Önce Hz. Ali'nin Kufe'de birkaç yıl yaşadığı evi bulunmakta.
Tarihi Kufe Mescidi'nin yanıbaşındaki eve girildiğinde sevinçle hüzün bir arada karşılıyor inananları.
İmam Hasan ile İmam Hüseyn'in kaldığı oda, Alemdar Abbas'ın annesi Ümmül Benin'in, Hz. Zeyneb'in, Ümmü Gülsüm'ün ve diğerlerinin kaldığı odaları bulunmakta. Evin mimarisi dikkat çekici. İmam Ali (as)'ın şehit edildiğinde kefenlenerek yıkandığı musalla taşı da bu mekanın içerisinde bulunuyor.
Ziyaretçiler her odanın içerisinde gözyaşları içinde dolaşırken buraya geldiklerinde ağıtların dozu yükseliyor, gözyaşları sel olup akıyor.
Evin dışında çıktığımızda Hz. İmam Ali'nin Kufe Mescidi'ne gidip geldiği yere tanık oluyorsun. Bu yolun hemen arkasında ise, zalim Emevi hükümdarı Muaviye oğlu Yezid'in Kufe valisi İbni Ziyad'ın sarayının günümüze kadar kalmış sütunlarıyla karşılaşırız.
Bir yanda göz kamaştıran Ehlibeyt'in hatıralarını simgeleyen mekanlar öte yanda Ehlibeyt katillerinin kalıntıları tam anlamıyla bir ibret vesikası olarak, göz önünde duruyor.
Saray duvarlarının yanında İmam Hüseyn'in Kufe elçisi amcazadesi Müslüm bin Akiyl'in altın kaplamalı türbesi yükseliyor. Zalim ve Hain Kufe valisi İbni Ziyad'ın sarayının yıkılmış surlarına inat gökyüzüne yükselen altın kaplamalı türbesi, inananlara çok şeyler anlatıyor.
Ziyaretçiler, Kufe mescidinin içinde dolaşırken Hz. Ali'nin namaz kıldığı ve şehit edildiği mihraba yüzümüzü sürüp namaz kılıyor.
Mescidin avlusunda Nuh tufanının koptuğu, Nuh'un gemisinin haraket ettiği noktayı, peygamberlerin makamları ve diğer anlam dolu tarihi hatıraların vuku bulduğu noktaları müşahade edersin.
Kufe'nin her noktası tarih kokuyor:
Duymakla görmek arasındaki farkı yaşamak isteyenlerin mutlaka bu mübarek beldleri görmeleri gerekiyor.
