Yedi Emirler Türbesi...
Halk arasında; "Yedi Emirler Türbesi" adıyla bilinen türbe; İnadiye semtinde ve meşhur İnadiye Tekkesi'nin ön tarafında, Gündoğumu Caddesi ile İnadiye Mezarlık Sokağı'nın birleştiği yerde ve sokağın sol köşesine yakın bir yerde idi.
Tam köşede ise, Haşim Baba'nın türbesi vardır. Hadika yazarı bu türbe hakkında şu bilgiyi vermektedir:
"Şeyh Yusuf Efendi, 1166-1752 senesi vefat etmiş ve Bandırmalı Tekkesi Türbesi'nde medfundur.
Türbesi eskiden kalma olup, içinde medfun bulunanlardan biri, İstanbul'un fethinde ilk defa cuma namazı kılıp hutbe okuyan zattır.''
Ve etrafında medfun olanlar dahi o zatın akraba ve müteallikasındandır.
Hüseyin Efendi'nin bu açıklamasından türbenin, İstanbul'un fetih yılı olan 1453 tarihinden bir müddet sonra yapılmış olduğu ve Üsküdar'ın en eski türbelerinden bulunduğunu anlamaktayız.
Fetih günü, ilk defa cuma namazı kılıp hutbe okuyan bu zatın adı, Hadika yazarı'nın diğer eseri Mecmua-yı Tevarih'e göre İbrahim Efendi'dir.
Kendisi, Hatibzade ailesinin başı idi.
Ahşap olan türbe, Şeyh Yusuf Efendi hayatta iken, Kamil Ahmet Paşa tarafından "bina ve ihya" edilmiş ve bu arada da mescit olarak kullanılan "Zaviye-i re şasını tamir ve tevsi" ettirmiştir.
Bu tamir sırasında türbe içinde bulunan "Meşayih-i sairenin sandukaları da" elden geçirilmiştir.
Kamil Ahmet Paşa, muhtelif valiliklerde hizmet görmüş, reisü'l-küttab, başdefterdar ve sadaret kethüdalığı gibi yüksek görevlerde bulunmuş değerli bir devlet adamı idi.
1177 senesi Cemaziyelevvelinde, ''Kasım 1763'' vazife ile bulunduğu Girit Adası'ndaki Hanya Kalesi'nde vefat etmiştir.
İsmi cismine mutabık, fukaraya merhametli idi.
1930 tarihlerinde harap olan ve bugün yeri arsa halinde bulunan türbede, Hatipzadeler'den ve Şeyh Yusuf Efendi'den başka, Yusuf Efendi'nin büyük oğlu ve Selami Ali Efendi adına yaptırılan Acıbadem Tekkesi, şeyhi Ömer Efendi ve Sadrazam Koca Yusuf Paşa'nın torunu ve ulemadan Mahmut Bey'in oğlu olup, 1882 tarihinde vefat eden, Mollabey lakabıyla ünlü bulunan Şeyhülislam Mir Ahmet Muhtar Beyefendi'nin ve Muhsin Bey'in sandukaları vardır.
Şeyhülislam Ahmet Muhtar Beyefendi, oğullarından birine bu tekkenin şeyhi Haşim Baba'nın, diğerine de Ali Haydar'ın ismini vermiştir.
Şeyhülislam Ahmet Muhtar Beyefendi'nin oğlu, Mustafa Haşim Beyefendi, medrese eğitimi gördüğü halde sonradan ilmiye rütbesini mülkiyeye çevirerek vezir yani paşa ve 21 Temmuz 1908'de de, Küçük Said Paşa kabinesinde Maarif Nazırı olmuştur.
1920 tarihinde vefat etmiş ve bu türbeye gömülmüştür.
Üsküdar'da, Salacak Semti'ndeki köşkünde vefat ettiği söylenir.
Haşim Paşa, 17 Şubat 1881'de, Temyiz Mahkemesi Ceza dairesi azası olduğundan, Mithat Paşa'nın Yıldız Mahkemesi sırasında bu görevde bulunmuştur.
***
Haşim Baba:
Celvetiyye'nin Haşimiyye kolunun piri olan Mustafa Haşim Baba, Bandırmalı Celveti Şeyh Yusuf Nizameddin Efendi'nin oğludur.
Tahsil durumu hakkında bilgi bulunmayan,
ancak çok yüksek, çok derin bir irfanın sahibi olan Mustafa Haşim Baba, kendisine galib olan melamet hali içinde Bektaşiliğe de girdiği için,
pir-i azizi Aziz Mahmud Hüda-i Hazretlerinin asitanesinde görev yapan merkez tekke şeyhleri tarafından pek hoş karşılanmamıştır.
Hatta öyle ki, 1782'kerde Haşim Baba Hakk'a yürüyünce, cenaze namazı kılınmak üzre naşı,
Hüda-i Hazretlerinin asitanesine götürüldüğü zaman, asitanenin o tarihlerdeki postnişini Ruşen Efendi:
''Götürün o zındığı buradan! Ben onun cenazesini burada kıldırtmam! diyerek, dergahın bütün kapılarını kapattırmış.
İşte o sebeple Hazretin cenaze namazı, dergahın alt tarafındaki Cennet Efendi Türbesinin önündeki yolda kılınmış.
Ruhaniyetine selam olsun, Mustafa Haşim Baba, babasının yaptırdığı Bandırmah Dergahının haziresinde, Karacaahmet Sultan Türbesinin önünden Üsküdar'a inen Gündoğumu caddesinin kenarında medfundur.
ALEME SULTAN OLUR:
Maksadı ariflerin hikmet-i Yezdan olur!
Matlabı dervişlerin meslek-i iman olur!
Gönül evin bekleyen, mürşidini Haklayan,
Nefsini pak eyleyen, zahid-i Geylan olur!
Sır ile salik olan, kalbine malik olan,
Şehveti halik olan, aleme Sultan olur!
Marifete ar eden, gülşenini har eden,
Mürşidi inkar eden, tabi'-i mervan olur!
Şehvete mail olan, hikmete cahil olan,
Hizmete kahıl olan, masdar-ı hızlan olur!
Fani vücudun geçen, vahdet evine göçen,
Marifet abın içen, daimi sekran olur!
Adem'i bil Adem'i, nefha-i Hak'dır demi,
Bulmayan Adem demi, matla'-ı Şeytan olur!
Meşhed-i canı gören, al-i abaya eren,
Zevk-i tevella süren, Kanber-i Selman olur!
Nur-u hakikat eğer, Haşim'e etse eser,
Kafire kılsa nazar, mazhar-ı iman olur!
