30 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
8°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Aşık Efendi...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

 

Edirne'de yaşamış büyük velilerden.

Adı, Musa veya Mehmed'dir. Büyük veli İbrahim Gülşeni hazretlerinin halifesidir.

Aşık Efendi adıyla meşhur oldu. Aslen Edirne yakınlarındaki Ahur köyünde doğdu.

Doğum tarihi bilinmemektedir. Küçükpazar yakınındaki Şah Melik Zaviyesinde şimdiki ismiyle Hasan Seza-i dergahında talebe yetiştirirken,

1567 senesinde vefat etti. Zaviyenin yakınına defnedildi.

Şeyh Aşık Efendi, önce bir müddet ilim öğrendi.

Daha sonra Yavuz Sultan Selim Han ile beraber Mısır'ın fethine gitti. Mısır'da iken, İbrahim Gülşeni hazretlerinin meclisine katıldı. Burada Şeyh Kerim ile konuşurlarken, İbrahim Gülşeni kulağına bir kere "Hu" deyip ona teveccüh eyleyince, kalbini tamamen ona bağladı.

O nefesin tesiriyle, kalbine aşk ateşi, Allah'ü Te'ala'nın sevgisi düştü.

Bir süre kendinden geçmiş bir halde Mısır'da gezinip durdu.

Devamlı şu beyti söylerdi:

''Ser-i kuya ki sehv ile n'ola basma kadem aşık?

Ser-ü-pay fikrin etmez, n'eylesin hem mest hem aşık?''

Anlamı:

''Sevgilinin bulunduğu yere yanlışlıkla gelmekten ne çıkar?

Çünkü o kendinden geçmiş bir aşık olduğu için baş ve ayak düşüncesinde değildir.''

Daha sonra, Edirne hacıları hac dönüşü Mısır'a uğradılar. İbrahim Gülşeni hazretlerinden, Edirne'ye halkı irşad etmek, doğru yolu göstermek için bir talebesini göndermesini rica ettiler.

İbrahim Gülşeni hazretleri;

"Hemşehriniz Aşık Efendi'yi gönderelim." dedi. Hemen Aşık Efendi'yi çağırttı. Teveccühleriyle yüksek manevi makamlara kavuşturup, tarikatını yayması için icazet verdi. Hacılarla Edirne'ye gönderdi.

Edirne'ye gelen Aşık Efendi, Küçükpazar yakınında Şah Melik Zaviyesine yerleşti ve talebe yetiştirmeye başladı.

İbrahim Gülşeni hazretleri, daha kendisi hayatta iken, insanları yetiştirmek için iki tane halifesini başka şehirlere göndermişti. Bunlardan biri, Edirne'ye giden Aşık Musa Efendi, diğeri de Diyarbakır'a gönderilen Sarı Saltuk'tur.

SarıSaltuk'a, Sadık Efendi de denirdi. Şeyh Aşık Efendi, İbrahim Gülşeni hazretlerinin vefatından sonra, Edirne'de yirmi beş sene dünya düşüncelerinden uzak talebe yetiştirdi. Çok kimsenin doğru yola girip, salih bir mü'min olmasına vesile oldu. Civar şehirlere de talebeler gönderip, oralardaki insanlara doğru yolu gösterirdi.

Aşık Efendi; ilim ve irfan sahibi, dini ilimleri iyi bilen, Hak aşığı bir kimse idi.

Vefat edince yerine talebelerinden Abdülkerim Efendi halife oldu.

Aşık Efendi, rüyasında Kabe'ye davet olundu.

Davet üzerine hemen hazırlanıp yola çıktı. Kabe'ye giderken Mısır'a uğradı. Kendi kendine; "Eğer Gülşeni zaviyesine uğrarsam, bir müddet orada kalmam gerekir.

İçeri girmeden, dışarıda dua edip geçeyim." diye aklından geçirdi.

Bulak İskelesine geldi. İbrahim Gülşeni'nin, Aşık Efendiyi karşılamaya gönderdiği talebeleri onu alıp, bir bahçeye götürdüler.

O bahçeye girince, orada İbrahim Gülşeni'yi gördü. İbrahim Gülşeni, Aşık Efendiye; "Senin zaviyeye gelmen haccını geciktirir. Haccın gecikmesin diye biz seni karşılamaya çıktık." buyurdu.

Aşık Efendi de; "Benim maksadım, sizin mezarınızı ziyaret etmekti. Fakat bizzat sizi görünce çok şaşırdım." diye özür diledi.

O zaman İbrahim Gülşeni hayatta değildi.

Gülşeni; "Mademki senin niyetin haccetmekti, hemen ihramını giy!" deyip, bir ihram verdi. Şaşkınlık içinde uyanan Aşık Efendi, kendini yatağında buldu.

Bu rüya üzerine Aşık Efendi, hemen hacca gitmek için hazırlıklarını tamamladı. 30 kadar talebe ve Yeniceli Kerîm Efendi ile Mısır'a gitti.

Mısır'a vardıklarında, İbrahim Gülşeni'nin oğlu ve halifesi Hayali, talebesini Aşık Efendiyi karşılamaya gönderdi. O dervişler onları alıp, rüyasında gördüğü bahçeye getirdiler. Hayali Efendi, ta kapıya kadar çıkıp onları karşıladı. Hasretle birbirlerine sarıldılar. Ahmed Hayali; "Eğer acele gitmek istiyorsanız, bu günlerde Hicaz tarafına bir gemi gidecek, siz birkaç gün bahçede kalıp istirahat edin.

Burada her türlü ihtiyacınız görülsün. Süveyş'ten geçip hacca gidin!" dedi. Aşık Efendi, hemen talebesi Kerim Efendi'ye bakıp; "Rüyanın bundan daha acaip bir şekilde gerçekleşmesi olur mu?" diye hayretini bildirdi.

Sonra Ahmed Hayali'ye; "Biz sizi merhum hocamız İbrahim Gülşeni hazretleri olarak görmüşüz." dedi. O sırada Aşık Efendinin talebesi, hocasının gördüğü rüyayı anlatıyordu. İbrahim Gülşeni'nin Aşık Efendi'ye ihram verdiğini anlatmamıştı. Ahmed Hayali, o anda Aşık Efendiye bir ihram getirdi. Böylece rüya, aynen gerçekleşmiş oldu. Bu hadise üzerine orada bulunanlar çok etkilendiler.

Hatta Aşık Efendi, memnuniyetinden o gün ihramı üzerinden çıkarmadı. Daha sonra hacca gitti. Hacdan dönüşte tekrar Mısır'a uğradı. Burada Ahmed Hayali'nin teklifi ile Müeyyidiyye Camiinde bir müddet vaz ve nasihat eyledi.

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *