Meleklerin Yardımı...
Rasulullah (s.a.v) müşriklere baktı;
''onlar bin kişi civarındaydılar.'' Ashabı ise;
''üç yüz on üç kişi idi.Hemen kıbleye yönelip, ellerini kaldırdı. Rabbine sesli olarak, şöyle yalvarmaya başladı:
''Ey Allah'ım! Bana olan va'dini yerine getir!
Bana zafer ihsan eyle! Ey Allah'ım! Eğer ehl-i İslam'ın bu topluluğunu helak edersen, artık yeryüzünde Sana ibadet edecek kimse kalmayacak!''
Peygamber Efendimiz mübarek ellerini semaya açmış olarak, yalvarmasına öyle devam etti ki, ridası omzundan düştü.
Bunu gören Ebu Bekir, yanına gelerek ridasını aldı, omuzuna koydu ve:
''Ey Allah'ın Rasulü! Rabbine olan yalvarman kafidir. Allah, Sana olan vaadini mutlaka yerine getirecektir.'' dedi.
Bütün mü'min gönüller de niyaz halinde idi.
İlahiş kelamda lutf-i Rahmanı şöyle müjdelendi:
''Hani siz, Rabbinizden imdat taleb ediyordunuz, O da; Muhakkak ki, Ben size meleklerden birbiri ardınca binlercesi ile imdad edeceğim.'' diyerek, duanızı kabul buyurmuştu.
Allah bunu, sadece müjde olsun ve onunla kalbleriniz yatışsın diye yaptı. Zâaten yardım yalnız Allah tarafındandır.
Çünkü Allah, mutlak galiptir, yegane hüküm ve hikmet sahibidir.'' (el-Enfal, 9-10)
''And olsun, sizler güçsüz olduğunuz halde Allah size Bedir'de yardım etmişti.
Allah'tan sakının ki, O'na şükretmiş olasınız.
O zaman Sen mü'minlere; ''Rabbinizin, indirilmiş üç bin melek ile yardım etmesi size yetmez mi?'' diyordun.
Evet, sabreder ve Allah'tan korkarsanız, onlar ansızın üzerinize gelseler, Rabbiniz size nişanlı nişanlı beş bin melekle yardım eder.''
(Al-i İmran, 123-125)
Allah, o gün mü'minlere meleklerle yardım etti.
Mü'minlerin ihlasına göre meleklerin sayısını bin, üç bin, nihayet beş bine kadar artırdı.
Peygamber Efendimiz, daha önceden müşriklerin ileri gelenlerinden kimin nerede öldürüleceğini bildirdiği halde ve Allah'ın kendilerine zafer nasib edeceğini lutf-i ilahi ile öğrenmiş olmasına rağmen, gece sabaha kadar Allah'a yalvarmış, kendisini helak edercesine dua etmişti.
Bu hal, kulluk şuurunun mühim tezahürlerinden biridir.
Allah Te'ala da bizden kulluktan başka bir şey istememektedir. Allah'a yaklaşmak için, tezellül ve tazarru ile O'na yalvarmak kadar sağlam bir yol mevcut değildir.
Rasulullah Bedir günü:
''İşte Cebrail! Atının başından tutmuş, üzerinde de savaş techizatıyla yardımınıza gelmiş durumda!'' buyurdular. (Buhari)
Huvaytıb bin Abdüluzza der ki:
''Ben Bedir'de müşriklerle birlikte bulunmuş,
ibret verici şeyler müşahede etmiş ve melekleri görmüştüm. Onlar gökle yer arasında Kureyşlileri öldürüyor, esir ediyorlardı.
O zaman kendi kendime; ''Bu zat Peygamber Efendimiz, muhakkak Allah tarafından korunuyor!'' dedim.
Gördüğüm şeylerden hiç kimseye bahsetmedim.'' (Hakim)
Ebu Davud el-Mazini şöyle der:
''Bedir gününde, müşriklerden bir adamı vurup öldüreyim diye tâkip ettim. Kılıcım daha ona dokunmadan başının yere düştüğünü gördüm! Anladım ki onu benden başkası yani bir melek öldürdü!'' (Ahmed)
''O topluluk yakında hezimete uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklar!'' (el-Kamer, 45)
ayet-i kerimesini okuyordu.
Ardından da müjdeliyordu:
''Her kim, bugün düşmandan yüz çevirmeyip sebat eder, şehid düşerse, Cenab-ı Hak elbette onu cennete koyacaktır. Bugün şehid olanlara Cennetü'l-Firdevs hazırdır. Hücum ve hamle ediniz!'' (İbn-i Hişam)
Bu sözlerden sonra yanındaki Ebu Bekir'e dönerek:
''Müjde! Cebrail ve melekler imdada geldi.'' buyurdu.
Bir ara yerden küçük taşlar alıp;
''Yüzleri kara olsun!'' diyerek, düşman üzerine attı. O anda düşman tarafına doğru şiddetli bir rüzgar çıktı.
Müthiş bir kasırga esti; göz gözü görmez oldu.
