14 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Ord. Prof. M. Şerafeddin Yaltkaya..ve M. K. Atatür'e olan Sevgisi...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Türkiye Cumhuriyetinin 2. Diyanet İşleri Başkanı olan Ord. Prof. M. Şerafeddin Yaltkaya,

1879 yılında İstanbul'da doğdu.

İlk tahsilinden sonra hafız olan Yaltkaya, Davutpaşa Rüştiyesinden ve Darü'l Muallimin'den mezun oldu.

Cami derslerine devam etti. Fatih Dersiamlarından Manastırlı İsmail Hakkı Bey'den tefsir, Şirvanlı Halis Efendi'den Makalat dersi okudu.

1909 yılında, Arapça eğitimi yapan Darü'l ilim vet'ta'lim adlı okulda ders nazırlığı ile tedrisat hayatına atıldı.

Sonraki yıllarda çeşitli yüksek okullarda dini dersler okuttu, 1924 yılında Darü'lfünun İlahiyat Fakültesine Kelam Tarihi Müderrisi, daha sonra da İslam Dini ve Felsefesi Ordinaryüs Profesörü oldu.

1942 yılında Diyanet İşleri Başkanlığına getirildi.

60'dan fazla eseri olan ve Sebilü'rreşat, Beyan'ül'hak, Mihrab, İlahiyat, İslam gibi dergilerde pek çok makaleleri yayınlanan, özellikle düşünce hürriyetine önem veren M. Şerafeddin Yaltkaya,

Diyanet İşleri Başkanı iken 23 Nisan 1947 tarihinde vefat etti.

***

Atatürk'ün Ölmeden Önce Son Sözü ve Cenaze Namazı:

Her insanın karşılaşacağı ölüm gerçeğinin son saniyeleri geldiğinde, o sırada yanında bulunanlardan Dr. Neşet Ömer bey? Dilinizi göreyim efendim.

Lütfen dilinizi dışarıya doğru çıkartın? diye telaşlanırken, Atatürk; Dr. Neşet Ömer beye bakarak VE ALEYKÜMÜSSELAM? diyerek gözlerini kapatmıştır.

***

Kılıç Ali'nin Anıları:

Cenazeye Fahrettin Paşa kumanda ediyordu, içeride merasim başlarken, kardeşinin arzusu üzerine, büyük ölünün içeride cenaze namazı kılındı.

Hafızlar tarafından Türkçe tekbir getirildi. Muayeed salonu bu güzel sesli hafızların tekbirleriyle inliyor, sarayın bütün ıssız odalarını dolduruyordu.

Cenaze namazını İslam Tetkikleri Enstitüsü Profesörü, Şerafettin Yaltkaya kıldırdı.

Bu zaman etraftan toplar atılmaya başlandı.

Sokaklar insan almıyordu. Bütün apartman pencereleri başla doluydu. Aynı zamanda bir Türk hava filosu da sarayın üstünden uçuyordu. 8.18'de tabut merdivenlerden ağır ağır iniyordu.

On iki general, abanozdan yapılmış olan tabutu 8. 21'de top arabasına koydular.

Bu top arabasına üç çift siyah kadana koşulmuştu. Fahrettin Altay, atlas bayrağı tabutun üstüne serdi...

Kaynak: Enver Behnan Şapolyo, Atatürk'ün Hayatı..

***

Hemşiresi Makbule Atadan Hanımefendi cenaze namazının nerede kılınacağını genel sekreteri Hasan Rıza'dan sormuştu.

Cenazenin bir camiye götürülmesinin dinen şart olup olmadığını, devrin büyük din alimlerinden, İlahiyat Fakültesi İslam Dini Felsefesi Ordinaryüs Profesörü Mehmet Şerafettin Yaltkaya'dan sorulmuş, böyle bir şer-i zorunluluk olmadığı fakat bir kerede Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Rıfat Börekçiden sorulmasını istemişti.

Rıfat Hoca, Yaltkaya'nın kanaatini tasvip ederken: ''O'nun cenaze namazı tertemiz hale getirdiği bütün vatanda bu farızanın yerine getirilebileceği her yerde kılınabilir.'' demişti.

Cenaze namazı resmi tören başlamadan saat 8'i 10 geçe, salonun ortasındaki büyük avizenin altına konmuş iki masa üzerine tabutun yerleştirilmesinden sonra kılındı.

İmamlığı, Rıfat Börekçinin 1942'de ölümünden sonra Diyanet İşleri Başkanlığına getirilecek olan ve bu hizmeti ölümüne kadar ifa edecek olan Ord. Prof. Mehmet Şerafettin Yaltkaya Hoca yaptı...

Kaynak: Cemal Kutay, Atatürk'ün Son Günleri.

Dolmabahçe Sarayı'nda cümle kapısının önüne geldiğimde top arabasının durmakta olduğunu gördüm. İçeriye girerek yaver beylerin odasına gittim. Saat dokuza çeyrek kala sarayın büyük kapısı açıldı. Kumandan paşalar, vekiller, mebuslar kafile kafile gelmekte iken bu sırada Diyanet Reisi Şerefeddin Yaltkaya, otomobilin içinden, başında sarığı olduğu halde çıktı.

Hemen karşıladım. Muhafız bölüğü kumandanı beyin odasına aldım. Alt salonda bir faaliyet başladı. Ata'mın cenaze namazının nasıl kılınacağını bir kağıdın üzerine yazmış, bana verdi.

Biraz sonra Diyanet Reisi Şerefeddin Yaltkaya ile harem salonunun kapısına gittiğimiz zaman, orta yerde, mermer masanın üzerinde ipekli şanlı sancağımıza sarılmış aziz Ata'mızın sandukasını gördüm.

Baş ve ayak ucunda kumandan paşalar büyük resmi üniformalarıyla ihtiram mevkiinde kemâl-i tazimle görülmedeydi.

Biraz sonra namaza başlamak üzere kalabalık bir cemaatle Saray'ın salonunda Diyanet Reisi Şerefeddin Yaltkaya, Ata'nın sandukasının başına geçti ve ben de arkasında durmakta idim.

Şerefeddin Yaltkaya'nın işareti üzerine, yüksek sesle namaza başlamak üzere iken; ''Allah için namaza, Meyyit için duaya, Uyun imama ey hazirun'' diye seslendim.

Diyanet Reisi yüksek sesle; Tanrı uludur, diye namaza başladı ve ben de tekbirleri alarak yaşlı gözlerimle sevgili Ata'ma son vazifemi yerine getirdim.

Namazdan sonra kumandan paşalar büyük bir saygıyla Ata'nın sandukasını elleri ve başları üzerine alıp top arabasının üzerine koydular...

Kaynak: Riyaset-i Cumhur İncesaz Heyeti Şefi Binbaşı Hafız Yaşar Okur'un Anıları.

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *