KAVİMLERİN HELAK SEBEPLERİ...
Hazreti Aişe validemizden; "Ben Allah Rasulünün dişlerini göreceğim kadar güldüğünü görmedim.
O, sadece tebessüm ederdi.
Allah Rasulü bir bulut veya rüzgar gördüğünde yüzünden bilinirdi.
"Ey Allah'ın Rasulü, şüphesiz insanlar bir bulut gördüklerinde, onda yağmur vardır umuduyla sevinirler. Ben seni görüyorum ki, onu gördüğünde yüzünde bir hoşnutsuzluk beliriyor'' dedim.
Bunun üzerine Allah Rasulü; şöyle buyurdu;
"Ey Aişe! Onun içerisinde azabın olmayacağından emin olunmaz. Rüzgar ile azap edilen kavmin
Ad kavmi azabı ki, onlar azabı gördüklerinde;
''işte bize yağmur yağdıran bulut dediler. (Buhari)
Rasulü Ekrem, çok fırtınalı, çok yağışlı gün ve gecelerde endişelenir, ''Ya Rabbi! Geçmiş kavimlerin başına gelen felaketlerden ümmetimi koru'' diye dua ederdi.
Ancak kafirler, münafıklar, mücrimler, akılsız ve ahmak olduklarından helak olayını önceden anlayamadılar.
Hazreti Peygamber, yolculuk ve seferlerinde helak edilen eski beldelerin yakınından hızlıca geçilmesini, o bölgenin suyunun kullanılmamasını, bu su ile yapılan hamurun hayvanlara yedirilmesini emrederlerdi.
Kur'an-ı Kerim'de helak olduğu bildirilen kavimlerle ilgili olarak; ''köy '', ve ''ümmet'' kelimeleri kullanılmaktadır.
Bu kelimeler; memleket halkı, nesil, az veya çok, büyük veya küçük toplum anlamını ifade eder.
Kur'an'ın gönderiliş amacı olarak, Asr suresinde olduğu gibi insanları, inanmaya, kulluk ve tebliğe, hakkı-sabrı tavsiyeye ve düşünmeye yöneltmek olduğu bildirilir.
Kur'an'daki geçmiş kavimlerin haberleri, kıssalarında, peygamberleri yalanlamışlar ve düşmanlık yapmışlardır.
Kur'an'da anlatılan helak olaylarının pek çoğu, hayal ürünü masalla değil, çağımızda yapılan arkeolojik bulgular sayesinde "yeri yurdu belirli, görülecek ve tanınacak" hale gelmiştir.
Her canlı gibi, millet ve toplumların da dünyada belli bir yaşama süreleri vardır.
Hayat tarzlarına göre, Cenab-ı Hakk'ın belirlediği ecel çerçevesinde doğar, yaşar ve ölürler.
Tarih sahnesinde ebedi olarak yaşayan hiçbir insan ve kavim yoktur.
Tıpkı insanlarda olduğu gibi kavimler de eceli geldiği zaman tarih sahnesinden silinir giderler. Ecel ne bir an ileri geçebilir ne de geri bırakılabilir. Ne uzatılabilir, ne de kısaltılabilir.
Bu ecel insanların seçtikleri hayat tarzları ile doğru
''Helak ettiğimiz her memleketin mutlaka bilinen bir yazısı belli vakti vardır. Hiçbir toplum ecelini geçemez ve ondan geri de kalamaz.'' (Hicr, 15/4-5).
''Allah, eceli geldiğinde hiçbir kimseyi asla ertelemez. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır''
(Münafıkun, 63/11).
''Şüphesiz Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez; fakat insanlar kendilerine zulmederler''(Yunus;10/44)
''Andolsun, sizden önceki nice nesilleri peygamberleri, kendilerine apaçık deliller getirdikleri halde yalanlayıp zulmettikleri vakit helak ettik.
Onlar zaten inanacak değillerdi. İşte biz suçlu toplumu böyle cezalandırırız. (Yunus;10/13)
''Eğer, o memleketlerin halkları iman etseler ve Allah'a karşı gelmekten sakınsalardı,
elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereketlerin kapılarını açardık.
Fakat onlar yalanladılar. Biz de kendilerini işledikleri günahlarından dolayı yakalayıverdik.'' (Araf; 7/96)
Kavimlerin helak edilme, hüsrana ve yokluğa sürüklenme sebepleri; küfür, şirk, inkar, nifak, fesat, anarşi, terör ve başta peygamberlere olmak üzere, yapmış oldukları zulüm ve hatalar yüzündendir.
Bir kavim kendisinde bulunan güzel hasletleri değiştirmedikçe Allah onları değiştirmez. Ayette şöyle buyrulmaktadır:
''Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe, Allah onların durumunu değiştirmez. Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için, Allah'tan başka hiçbir yardımcı da yoktur.'' (Ra'd; 13/11)
''Biz zulmetmekte olan nice memleket halkını kırıp geçirdik ve onlardan sonra başka toplumlar meydana getirdik.'' (Enbiya; 21/11).
''Onlardan ''Mekke halkından'' önce nice nesilleri helak ettiğimizi görmediler mi?
Yeryüzünde size vermediğimiz imkan ve iktidarı onlara vermiştik. Onlara bol-bol yağmur yağdırmıştık. Topraklarından nehirler akıttık.
Sonra da günahları sebebiyle onları helak ettik.
Ve arkalarından başka bir nesil var ettik''
(Enam; 6/6)
