AK MI? KARA MI?
"Arsız GÜÇLÜ olunca,
HAKLI suçlu olurmuş".
İbretle izliyoruz.
İnanın hayretler içindeyiz.
Başbakanımız,
"AK" olduklarını anlatmak için,
Şehir şehir,
Kasaba kasaba,
Havaalanı,
Ev önü.
Nerede imkân bulursa,
Alıyor mikrofonu eline.
Konuşuyor.
Savcılar yolsuzluk var diyor,
Başbakanımız;
"Yol yaptım diyor"
Savcılar bakan çocuklarını,
Yolsuzluktan cezaevine gönderdik diyor,
Başbakanımız;
"Milli geliri üç buçuğa katladım" diyor.
Sokaktaki vatandaş bu soygun!
Bu dosyalar nedir diye soruyor?
Başbakan "Soygun" kelimesini duymazlığa geliyor.
"Türkiye"yi büyüttük diyor.
Ama ekran karşısına geçip,
Bu havada uçuşan dosyaları.
Cezaevine giden bakan çocuklarını,
Hakkında rüşvetten fezleke düzenlenen birilerini
Hiç ama hiç ağzına almıyor.
Sanki böyle bir şey hiç olmamış.
O bakan çocukları cezaevine,
Camiden alınıp götürülmüşler gibi.
Hâkim oluyor,
Yargıç oluyor, Avukat oluyor,
Polis oluyor,
Ama "ASLA" halkımızın "YOLSUZLUK" sorularına cevap veren,
Bir BAŞ YETKİLİ olmuyor.
Yaptığı şey mitingde toplantıda,
Lafı muhalefete, savcılara
Milliyetçilere getirmek.
Ve onları Suçlamak.
Bahçeli şuymuş, Kılıçdaroğlu buymuş.
Ama cezaevindekiler,
Ortalıkta dolaşan dosyalar NEYMİŞ!
O yok
Yolsuzluklar sanki LÜGATİNDEN silinmiş gibi.
Savcıyı çetecilikle,
Başkalarına hizmetle suçluyor.
İyi de adama sorarlar?
Dün ve bugün bu işleri organize eden savcıya zırhlı otoyu veren,
Siz değil miydiniz?
Silivri'de yatan o gariplere karşı,
Savcının arkasında duran sizler değil miydiniz?
Ne oldu şimdi de?
Bu savcılar bir anda vatan haini oldu.
Eşek ölmüş ortaklık bozulmuş olmasın sakın.
Menfaatin bittiği yerde,
Dostluk ta mı? Bitiyor!
Binlerce yıllık bir DEVLET geleneği olan,
Bir TÜRK ulusu şu an yönetim ve gelenek olarak diplerde.
Yargı ayaklar altında.
Hakim savcı korkuyor,
Yolsuzluklar diz boyu.
Polis kelepçelenmiş halde.
Jandarma kışlasına hapsedilmiş,
Silivri de vatanseverler loş koğuşlarda,
ÇÜRÜYORLAR.
PKK Kandil'de birileriyle HAİN planlar yapıp,
Fırsatı lehine çevirmeye çalışıyor.
Başbakanımız da La Fonten'den masallarla,
Soygunu bize "ANLATMAMAYA" çalışıyor.
Ve meydanlarda,
YANDAŞ televizyonlarla birlikte başbakanımız var.
Düne kadar KANKA olduğu cemaatin ŞİMDİ,
ÇETE olduğunu halkımıza anlatıyor. Ne kadar acı!
Fetullah Hoca daha dün referandum için mezardaki ölüleri bile sandık başına çağırmıştı,
Başbakanımız ise bugün GÜLEN DERSHANELERİNE gitmeyin çağrısı yapıyor.
O dershanelerde ekmek yiyen 500 bine yakın,
Bir milyar gibi cüzi paralara çalışan öğretmen, sekreter, şöför, hizmetliyi düşünmeden.
Baş danışman açıkladı;
"TÜRK ORDUSUNA KUMPAS KURULDU"DEDİ.
İyi de KUMPAS varsa,
O askerlerimiz niçin HALA orada yatıyor!
Çünkü kumpasın sözlük anlamı TUZAK kurmaktır.
Muhalefet bu konuda hem fikir, kanunla üç dakikada Silivri de KUMPAS(!) kurbanı kalmaz.
Tabii AKP kumpasın içinde olmadığını göstermek isterse!
.
