14 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Dinimizde Kader...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

 

Kader, haktır ve vardır. Hakkında bir çok ayet ve hadis vardır.

Ehl-i Sünnet'in tümünün ittifakı bu yöndedir.

Aksini iddia edenler Peygamber (S.AV) ve güzide ashabının yolundan sapmışlardır.

Kader bahsi, ilahi bir sır olup, kurcalanması sakıncalı bir mes'eledir.

Nitekim Selef-i Salihin'den  birine kaderden sorsalar, kızarlar idi.

Hatta Rasulüllah (s.a.v) kader konusunu açanlara; 

''Bununla mı emrolundunuz ; yoksa bununla mı ben size gönderildim? 

Gerçekte sizden öncekiler, kader konusunu çekiştikleri zaman helak oldular. Size yemin veriyorum, size yemin veriyorum. Kaderden asla bahis açmayın !'' (Tirmizi)

Ve kaderin inkarı konusunda Rasulüllah, şöyle buyurmuştur; ''Ümmetim kaderi yalanlamadıkça dinlerine sımsıkı bağlı demektir.Eğer kaderi yalanlarlarsa, işte ümmetimin helakı o andadır'' (Ramuz hadis)

Yani; kader, ilahi bir sırdır ve kurcalanması insanı helaka götüren ince bir meseledir. Zira kader; insanın akıl ve mantığının tam manasıyla kavrayamayacağı ve Allah'a isyana sürükleyen durumlara yol açan bir bahisdir.

Bu yüzden Allah Rasulü bu konunun tartışılmasını yasaklamıştır. Fakat açık ve net şekilde kader konusunun olduğunu ve iman edilmesi gerektiğini belirtmiştir.

 

Kader'in varlığına dair;  

''Hiç şüphesiz, Biz her şeyi kader ile yarattık.'' (Kamer;49)

''Allah'ın emri, takdir edilmiş bir kaderdir.'' (Ahzap; 38)

Kul; Yaptığı İşlerden Sorumludur.

Kainatta her şey Allah'ın takdiri dilemesi ile meydana gelir.

Takdir; yaratılan her şeyi, vasıflandıkları güzellik ve çirkinlik, fayda ve zarar, kendilerini kuşatan zaman ve mekan, üzerlerine terectüp edecek mükafat ve ceza itibariyle bir ölçü ve sınırla tahdit etmektir. (Taftazani)

Burada şöyle itiraz edenler olabilir; 

''Eğer her şey Allah'ın irade ve dilemesi ile oluyorsa, kafir kişi küfründen dolayı, fasık olan biride fıskından dolayı sorumlu olmaz. Çünkü kafirin küfre düşmesi ve fasıkın fısk üzere olması Allah'ın iradesi iledir.''

Buna şöyle cevap veririz; 

''Allah'ın onlar hakkında küfrü ve fıskı murad etmesi istemesi bizzat onların kendi iradeleri ile olmuştur. Çünkü Allah-u Te'ala; ezeli olan ilmi ile kimin küfür üzere, kimin fasıklık üzere ve kimin iman üzere olacağını bilmektedir.

Bu sebeple kafire küfrü için, fasık olana da fıskı için bir zorlama yapılmamıştır.''

Çünkü; Allah insanlara cüz'i bir irade vermiştir.

Yani; insanların önüne doğru yanlış; küfür iman gibi seçenekleri koymuş ve doğru yanlış arasından doğruyu, küfür-iman arasından da imanı seçmesini emretmiş, fakat seçiminde kendisini özgür bırakmıştır.

Kul; Allah'ın kendisine verdiği cüz'i iradeyi kullanarak, ister küfrü, ister imanı seçer ki, sonucundan kendisi mes'uldür.

Kafir olmayı tercih ederek Küfrü seçmesi durumunda Allah'ın küfrü yaratması ile bu sebepten dolayı  onun cehennem azabı görmesinden Allah sorumlu değildir, kul sorumludur.

Çünkü kul; Allah'ın ona verdiği cüz'i irade ile, önüne koyulan iman-küfür seçeneklerinden, küfrü seçmeye dilemiştir. Bu yüzden işlediği fiilerde kul sorumludur.

Önüne acı ve tatlı iki yiyecek konularak; hangisinin acı ve hangisinin tatlı olduğu öğretilen aklı başında bir çocuğun acı olan yiyeceği yemesi durumunda ''ana ve babasının'' sorumlu olmayacağı gibi; Allah'da kulun yaptyığı işlerden sorumlu değildir.

Kul; iyi işlerde mükafatlandırılır, kötü işlerde cezalandırılır.Nitekim Mevlamız; doğru ve yanlışı bizlere öğretti. İrademizi iyiye, doğruya, güzele kullanmamızı istedi. Ama iradesini kötüye, yanlışa kullanan biri için de Allah razı olmadığı  kötü fiili yaratır, kul da işler. Burada kul Allah'a neden yarattın deme hakkına sahip değildir.

Çünkü isteyen kendisidir.

Cebriyye mezhebi; Kulun fiilleri; ''Allah'ın zorlaması ile'' yaptığını savunur ki, bu Ehl-i Sünnet'e zıttır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *