KURU FASULYE BU... İKTİDARA GAZ YAPAR...
Zengin, fakirin gelirine ipotek koydu.
Yetmedi.
Fakirin aşına da göz dikti.
Kuru fasulye, son zamlardan sonra fakir yemeği olmaktan çıktı.
Zengin sofrasına renk kattı.
Yok, efendim ithalat yapılan ülkede üretim azmış.
Arjantin.
Kanada
Polonya.
Moldova"da mevsim iyi gitmemiş de yeterli ithalat yapamamışız.
2013 yılında kuru fasulye ithalatımız 26 bin ton olmuş.
2014 yılı ithalat beklentimiz ise; 30 bin ton.
Keşke hiç ithal etmesek.
İktidar, fiyatı ucuzlatmak için vergiyi yüzde 10 düşürüyor.
Sanki yabancı da satacak mal varmış gibi!
Ayrıca, ithalatı stokçu tüccar yapıyor.
Yani, fiyat düşürme bahanesi ile birilerine kıyak çekiliyor.
İthal fasulye bizimkisine benzemez.
Onlar küçük taneli ve oval olduğu gibi kalın kabuklu olduğundan ıslatılsa dahi geç pişiyor.
Elbette bizim sahtekâr satıcılarımız, yerli ile yabancı fasulyeyi karıştırarak piyasaya veriyor.
Sahtekârın dini imanı para.
Hoş, halkı kandıranın dini olmaz, diyeceğiz de, Ankara karışacak.
İyisi mi her şeyin doğru olduğu meclisten fasulyeye dönelim.
Sahtekâr sadece ithal ile yerli fasulyeyi karıştırmaz,
Eski mahsul ile yeni mahsulü de karıştırır.
Eski mahsul yerli fasulye de ithal fasulyeye benzer.
Rengi; beyazdan sarıya dönüşür.
Parlaklığı gider, matlaşır.
Islatılsa da geç pişer.
Bazen de pişirirken insan şişer.
Sözün özü; tadı yoktur,
gazı çoktur.
Yeni mahsul fasulye, beyaz renklidir.
Üzeri cilalı gibi parlaktır.
Çabuk pişer.
Fasulyenin çeşidi boldur.
Horoz, ince ve uzundur.
Battal ve çalı fasulye böbreğe benzer, oval ve yassıdır
Şeker, yuvarlaktır.
Bombay; özeldir.
Halk arasında " Eşek fasulyesi" diye tanınır.
"Bomba" olarak da namlıdır.
Fasulyelerin en irisi, hatta devidir.
Piyazının tadına doyulmaz.
Fransız"a satıldığı için yerli sofrasına koyamaz.
Fasulyenin şahı, dermasondur.
Dermason'un memleketi Erzincan'dır.
Erzincan dermason, fiyat olarak diğerlerine yüzde 30-40 fark atar.
Sonra Konya dermasonu gelir.
Mevsim iyi gitmedi diye, yabancı satmıyor.
Türkiye'de 200 bin ton kuru fasulye üretilmesine rağmen, "Yeterli üretim olmadı" diye masallar anlatılıyor.
Kuru fasulye önce 12 lira oluyor.
Yetmiyor.
14 liraya yükseliyor.
Gene yetmiyor,
16 liraya etiketleniyor.
İnsaf yahu.
Bu mu? Sizin ekonomideki mucizeniz.
Fakiri daha fakir yapmak.
Fakirin sofrasındaki protein deposuna sınıf atlatmak.
Nerede kaldı;
Bir tabak kuru fasulye, yanında da yumrukla kırılmış, cücüğü bütün çıkmış bir baş soğan.
Bu arada söz soğandan açıldı.
Soğan da zamlandı.
Fakire nazlandı.
Dar gelirli, hangi parayla alacak fasulyeyi.
Nasıl kıracak zamlı soğanı.
Yahu arkadaş, kuru fasulye bu.
Üç beş stokçu için fakir fukara kurban ediliyor.
Et, 30 lirayı geçip, 35 liraya gidiyor.
Fasulye, etle yarıştırılıyor.
Kişi başı gelir 12 bin dolar deniliyor.
Zengin sofrası şımartılıyor.
Fakirin, geliri gibi sofrası da azalıyor.
Fasulye, stoklarda İran ve Suriye'ye gönderilmek için bekletiliyor(!)
Bu stoklar iç piyasaya sürülse fiyatlar düşer, dar gelirli rahatlar.
Elbette fakir fukarayı düşünen bir iktidar olsa!
Görünen köy, kılavuz istemez.
Kuru fasulye, 16 liralık etiketi ile iktidara, tarım ve hayvancılıkta sınıfta kaldığını hatırlatıyor.
Eeee... Ne de olsa kuru fasulye bu.
Az pişince gaz yapar.
Zamlandıkça oy yakar, PKK bitirmez ama simit, fasulye gibi temel besinler iktidarı bitirebilir.
