Levh-i Mahfuz...
Levh-i Mahfuz; Arapça'da korunmuş levha anlamına gelir. İnsanların başlarına gelecek şeyleri de ihtiva ettiği için Kader kitabı da denir.
İslam dini'nde kader olarak isimlendirilen, geçmiş ve gelecek tüm olaylar ve varlıklar Allah katında bulunan Levh-i Mahfuz'da yazılı bulunmaktadır.
İbn-i Kemal'e göre, Levh-i mahfuz, korunmuş levha demektir. Olmuş ve olacak her şeyin yazılı olduğu kitap anlamındadır.
Melekler, Levh-i Mahfûz'u görürler.
"Gökte ve yerde gizli olan hiçbir şey yoktur ki, apaçık olan bir kitapta olmasın." (Neml Suresi, 75)
Ayette geçen apaçık kitap Levh-i Mahfuz olarak yorumlanır.
Olmuş ve olacak şeyler Allah'ın bilgisine bağlı olduğundan Levh-i Mahfuz doğrudan Allah'ın ilim sıfatı ile ilişkilendirilir.
Korunmuş olarak nitelenmesinin nedeni, burada yazılı olan şeylerin herhangi bir müdahale ile değiştirilmekten, bozulmaktan uzak ve korunmuş olmasındandır.
Kur'an'da ilgili deyimler:
''Kur'an'da geçen Ümmü'l-Kitap; ''Kitapların Anası, Ana Kitap'', Kitabun Mübin; ''Apaçık Kitap'',
Kitabun Hafiz; ''Koruyan Kitap'',
Kitabın Meknun; ''Saklanmış Kitap'', İmamun Mubin; ''Apaçık İnen Kitap'' ve sadece kitap ifadeleri Levhi mahfuz ile ilişkili bulunan ifadelerdir.
Buruc suresi 22. ayetinde Kur'an'ın Levh-i Mahfuz'da bulunduğu ifade edilir.(Buruc: 22), ancak hiçbir tanım getirilmez.
Bazı ayetlere göre Levh-i mahfuz içinde hiçbir şeyin eksik bırakılmadığı, (En'am; 59), olacak şeylere ait bilgileri saklayan (Kaf; 4), yeryüzü ve insanlarla ilgili tüm olay ve oluşların yazılı bulunduğu (Hadid; 22) her şeyin sayılıp tesbit edildiği (Yasin; 12), gökte ve yerdeki tüm gizliliklerin açıkça belirtildiği (Neml; 75), temiz yaratılan meleklerden başka kimsenin dokunamayacağı apaçık, korunmuş, koruyan, saklanmış ve ana kitap'tır.
İsra Suresi; 58. ayetde de "Bu, Kitap'ta ''levh-i mahfuz'da'' yazılıdır." şeklinde yer almaktadır.
Sandıkta korunan levhalar:
Korunan Levhalar ifadesi dolaylı olarak Tevrat'ta da geçer ve bu levhalardan, arkalı önlü olarak üzerine 10 emrin yazıldığı iki taş levha olarak sözedilir. Musa'ya verilen bu taş levhaların "Antlaşma Sandığı" olarak, adlandırılan bir sandık içerisinde korunduğu yazılıdır.
Tevrat'taki şekliyle Antlaşma Sandığı'nda korunan bu levhalar, geçmiş ya da gelecekteki bilgileri kapsamaz. Bu haliyle bu levhaların Levh-i Mahfuz'dan farklı olarak kaderle hiçbir ilgisi de yoktur.
Bu iki taş levha üzerinde yalnızca 10 emirle ilgili bilgilerin bulunduğu yazılıdır.
***
Bazı zayıf Hadislerde Levh-i Mahfuz'un yaratılışına ilişkin bilgiler vardır:
İbn Abbas'tan rivayet edildiğine göre Allah Levh-i Mahfuz'u beyaz inciden, kenarlarını da kırmızı yakuttan yarattı, kalemi de, yazısı da nurdur.
Aynı konuda Enes bin Malik'ten yapılan bir rivayete göre de Levh-i Mahfuz'un bir yüzü yakut bir yüzü yeşil zümrüt ve kalemi de nurdur.
Allah buraya yaratacağı, rızıklandıracağı, yaşatacağı, öldüreceği, izzetlendireceği ve dilediği şeylerden yapacağı herşeyi o nurdan kalemle yazdırmıştır.
Bu yazma işlemi her gün ve gece sürmektedir.
İbn. Abbas'tan gelen zayıf bir rivayete göre Allah Levh-i Mahfuz'a ilk olarak şu sözü yazdırmıştır:
"Muhakkak ki ben Allahım. Benden başka ilah yoktur. Rahmetim gazabımı geçmiştir. Kim ki Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammedin O'nun kulu ve resulü olduğuna şehadet ederse, ona cennet vardır"
Yine İbn. Abbas'tan gelen diğer bir rivayete göre ise, Levh-i Mahfuz'a ilk olarak; "Bismillahirrahmanirrahim, kazama teslim olan ve hükmüme ram olan ve belama da sabredeni kıyamet gününde sıddıklarla birlikte diriltirim" sözü yazılmıştır.
