29 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
3°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Servetine Güvenme...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

 

İnsanoğlunun başına gelen en büyük felaketler, en çok sahip olmayı arzuladığı servetten ve şöhretten gelir.

Şibli Hazretleri, bir gün Hicaza gitmek için yola çıkar, yolu Bağdat'tan geçer. 

O zamanın halifesi Harun Reşid, Şibli Hazretlerinin Bağdat'a geldiğini duyar. ''Biz mi ziyaretine gelelim yoksa o mu bizim sarayımıza şeref verir?'' diye haber gönderir. 

Şibli Hazretleri, biz halifenin yanına geliriz der. Ve saraya gider. 

Halife, Şibli Hazretlerine; ''Bana bir nasihat eder misiniz efendim'' der. Şibli Hazretleri de; ''Bana bir bardak su getirin'' der. 

Halifeye; ''Eğer çölde susuz kalsanız, ölmek üzere olsanız, biri elinde bir bardak su ile çıkıp gelse, dese ki bu bir bardak suyu sana veririm ama servetinin yarısını isterim, verir misin?'' 

Halife düşünür ve elbette veririm der. 

Şibli Hazretleri; ''Peki bu suyu içtin, çıkaramıyorsun ''vücudundan dışarı çıkmıyor, bir hastalık var'',  

bir doktor gelse, ben o suyu dışarı çıkarırım fakat servetinin diğer yarısını isterim, verir misin?'' 

Harun Reşid düşünür ve elbette veririm der. 

Şibli Hazretleri; ''O halde bir bardak su bile etmeyen servetine güvenme'' der. 

Halife ağlamaya başlar. 

Bana bir nasihat daha eder misiniz der. 

Şibli Hazretleri; ''Siz suyun başındasınız, Allah'ü Te'ala Peygamber efendimizden beri akıp gelen bu İslamiyet suyunun bekçisi olmayı size nasip etti, bu suya pislik karıştırma, karıştırılmasına da müsaade etme, bid'at karıştırma onu tertemiz olarak koru.''

İslamda servetin, tahsilin, mevki veya makamın kişiyi avam sınıfına dahil olmaktan kurtaramadığını da hatırlayalım. 

İslam'da servet; emanettir, bir yandan ibadet aracıdır, bir yandan da çetin bir imtihan sorusudur.

Şeyh Sadi Şirazi k.s. ihsan ve cömertlik hakkında şunları söyler:

''Suret geçici, mana kalıcıdır. Eğer aklın varsa manaya talip ol. İlimden, takvadan nasip almamış olanlar manadan kopuktur, yalnızca suretten ibarettirler. Kabirlerinde rahat yatıp uyuyanlar, yeryüzünde halkı rahat tutanlardır. Hayatta iken yapacağın tüm hayırları yap. Öldükten sonra kimse seninle, geçmişle ilgilenmez. Servetin bugün senin. Sen öldükten sonra elinden çıkacak.

Gönlünün perişan olmasını istemiyorsan hali perişan olanlara merhamet et. Hazinenin anahtarı senin elindeyken hayır işle, yarın anahtar başka ellere geçecek. Sen kendi azığını kendi elinle götür, çoluğundan çocuğundan sana fayda gelmez. Ahiret yolculuğunda azığını yanına alan kişi, bu dünyada hayır yapmış demektir. Kaşınacaksan kendi tırnağınla kaşın. 

Gücün varsa şimdi iyilik yap. Yarın, gücüm varken niçin vermedim, diye elini ısırırsın.

Yoksulun ayıbını örtmeye çalış ki, Allah'ü Te'ala senin günahlarını örtsün, bağışlasın. 

Kapına gelen fakiri küskün, gönlü kırık gönderme. 

Bir gün sen de kapılara düşebilirsin. Başkasına muhtaç olmaktan korkan büyükler, ihtiyaç sahiplerini boş göndermez. Hastaları ara, onların hallerini sor. 

Bir gün senin de başına gelecek olur. Acizlerin hüzünlü gönlünü rahatlat, acze düşeceğin günleri hatırla. Allah'ın seni dilenmekten korumuş olduğunu düşün, haline şükret, kapına gelip isteyeni kovma.''

***

Ölüm Anı:

İnsan, tevhid ehli olmak ve şirke düşmemek için şöyle düşünmeli;

''Şu el benim malım değil emanet.

Şu kolu gövdeme ben takmadım.

Bu gözleri de ben yapmış ve yüzüme yerleştirmiş değilim.

Bütün organlarım böyle. 

Hepsi ilahi birer mucize ve Rahmani birer ihsan. 

Bunların hiçbiri benim kendi malım değil.

Ölüm anına kadar bunları kullanacak ve kullanım şeklinden de imtihan olacağım. 

Sonunda imtihan evrakını masaya bırakıp sınıftan ayrılan bir öğrenci gibi, bedenimi terk edip berzah alemine göçeceğim.''

Veysel Karani hazretleri insana ölümün ne kadar yakın olduğunu ifade etmek için; ''Ölümü, yattığında yastığının altında, kalktığında da karşında bil, ölümün her an insanın yanı başında olduğunu hatırla...

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *