29 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
5°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Hz. İsmail'İn Kurban Edilmesi...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

 

Hz. İbrahim, uyurken öyle bir rüya gördü ki, rüyasında; "Yüce Allah, Hz. İbrâhîm (a.s)'e; oğlu İsmail'i kendisi için kurban kesmesini emrediyordu."

O sırada Hz. İbrahim (a.s)'ın İsmail'den başka bir çocuğu yoktu. Üstelik Allah, Hz. İbrahim (a.s)'a yaşlı ve ihtiyar olduğu bir sırada İsmail'i vermişti. Ve şimdi de geri istiyordu.

Hz. İbrahim (a.s), uykusundan uyandıktan sonra tereddüt süz, kayıtsız ve şartsız olarak, Allah'ın emrini yerine getirmek için hemen Filistin'den Mekke'ye geldi. Hz. İbrahim (a.s), Mekke'ye oğlunun yanına geldiğinde onun, Allah'ın emrini kabul etmedeki ölçüsünü ve Allah'a olan itaatini görmek için Allah'ın kendisine emretmiş olduğu işi oğluna haber vermeyi isteyerek ona:

"Ey oğlum! Doğrusu ben, uykuda iken seni, Allah'ın isteği doğrultusunda boğazladığımı gördüm. Bir düşün!

Bu konuda Ne dersin?" dedi. (Saffatİ 37/102)

Yani, Hz. İbrahim (a.s), oğlunun kalbinin huzur ve sükunete kavuşması için ve oğluna Allah'ın emrini zorla kabul ettirmektense daha kolay ve hoş bir şekilde Allah'ın bu emrini oğluna arz etti.

Bunun, Allah'ın emri olduğunu duyan oğlu, yumuşak bir şekilde kabul etti.

Hz. İsmail'in Allah'ın emrine karşı olan sonsuz itaati ve bunu kabul etmede gösterdiği cüretkarlığı, babası Hz. İbrahim (a.s)'ı çok sevindirdi. Hz. İsmail, babasının bu sözüne karşılık şöyle cevap verdi:

"Ey babacığım! Ne ile emrolunduysan onu yap.

Allah dilerse, sabredenlerden olduğumu göreceksin. "

(Saffat; 37/102)

Hz. İsmail'in bu davranışı, büyük bir iyilik, Allah'tan büyük bir başarı, dağları şiddetle sallayan ve bu konuda Allah'a kullukta ubudiyyetin en güzel bir şekliyle babada ve oğulda tezahür eden bir imandı.

Baba oğlunu, kurban kesmekle emrolunuyor ve Allah'ın emrini yerine getirmeye koşuyor. Oğul ise, babasıyla istişare ediyor ve Allah'ın hükmüne yönelerek ve boyun eğerek kabul ediyor.

Sanki bu iş, avuç dolusu sudan bir yudum gibi. Çünkü oğul, babasına, sevdiğini kaybetmenin verdiği acıyı hafifletmeyi isteyerek onu maksadına ulaştırmak için yolların en güzeliyle irşat ederek şöyle diyor:

"Ey babacığım! Beni boğazlamak istediğin zaman iple sıkıca bağla. Üstelik bağımı iyi yap ki bıçağın tenime değdi ğinde hareket etmeyeyim.

Ölümün bana daha hafif ve kolay olması için bıçağını iyice keskinleştir. Boğazımı bıçak ile kesmede çabuk davran ki, bıçak beni çabuk öldürsün.

Çünkü Ölüm, çok çetin ve zordur. Aynı zamanda bana bakınca, kalbinde yumuşama meydana gelirde benim hakkımda Allah'ın sana emrettiği işi yerine getirmede kötü bir durum meydana gelebilir.

Hz. İbrahim (a.s) ise, oğluna;

"Ey oğlum! Sen bana Allah'ın emrettiği işi yerine getirmede ne güzel yardımda bulundun" dedi.

Daha sonra Hz. İbrahim, oğlunu bağrına bastı ve onu öpmeye başladı. Çünkü oğluyla son defa vedalaşıyordu.

Daha sonra Hz. İbrahim, oğlunu Allah'a teslim etmek üzere yanı üzere yere yatırdı. Elini ve ayağını omzundan bağladı. Bıçağı boğazına koydu. Boynunun altından bıçağı bastırdı. Fakat bıçak kesmedi. Bıçağı elinde ters çevirdi. Yine kesmedi. Sanki bıçak, sert bir ağaç veya taş parçasıyla karşılamıştı.

Hz. İsmail, babasına:

"Ey babam! Beni yüzümün üzerine yatır. Çünkü sen, bana baktığın da, bana karşı acıma hissin gelirde benim hakkımda senin ile Allah'ın emrini yerine getirme arasında engel teşkil edersin" dedi.

Bunun üzerine Hz. İbrahim (a.s), oğlunun söylediğini yaptı. Daha sonra da bıçağı, oğlunun ensesine koyup bastırdı.

Bıçak yine kesmedi. Çünkü Yüce Allah bıçağı, kesin hususi hükmü altına almıştı. Böylece Hz. İbrahim, imtihanı kazanmış oldu. Bunun yanı sıra ilahi ses, şu şekilde geldi:

"Ey ibrahim! Rüyayı gerçek yaptın.

İşte Biz iyi davrananları böyle mükafatlandırırız" diye seslendik. Doğrusu İbra him'e yapılan bu iş apaçık bir imtihan idi.

Ona bu yaptığı davranışa karşılık fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik." (Ze' Mahşeri)

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *