Dilimizin Afetleri...
Mevlana Hazretleri der ki; "Öfke rüzgar gibidir, bir süre sonra diner; ama birçok dal kırılmıştır bile." Ne dallar, ne gönüller kırılsın. İnanın, üç günlük dünya için değermi…
Kalp kırmak zulümdür:
Ziya paşanın; "Zalim yine bir zulme giriftar olur ahir.
Elbette olur ev yıkanın hanesi viran.."
sözü gibi, herkes ne ederse kendine eder.
Kalp kıranın muhakkak bir gün kalbi kırılır. Nereden geldiğini ve nasıl olduğunu bile anlayamaz.
Hem Kabe'den daha mübarek olan insanların kalbini kırıp sonra Kabe'ye yönelmek bir şey ifade etmez.
Çünkü kalp kırmak ibadetleri boşa çıkarır.
Bu konuyu gönül ehli Yunus Emre şöyle ifade eder:
''Eğer bir mü'minin kalbin yıkarsan
Hakk'a eylediğin secde değildir."
Başka bir yerde ise;
''Bir kez gönül yıktın ise.
Bu kıldığın namaz değil.
Yetmiş iki millet dahi.
Elin yüzün yumaz değil.
Bir gönülü yaptın ise.
Er eteğin tuttun ise,
Bir hayır dua ettin ise,
Birine bindir az değil.?'' buyurmuştur.
Mevlana da insana önem verir ve onu sevmenin ibadet hazzında bir kulluk olduğunu belirtir.
Mevlana, aşk ve sevginin kaynağının gönül olduğunu, gönlün Kabe'ye eşdeğer olduğunu belirterek şöyle der;
''Eğer senin gönlün var ise, gönül Kabesini tavaf et! topraktan yapılmış sandığın Kabe'nin manası gönüldür!''
''Yıkılmış bir kalbi, gönül kubbesini tamir etmek, yüz defa Hacc'a gitmekten hayırlıdır.''
''Bir adamın ayağına diken batınca ayağını dizi üstüne kor. İğne ucu ile diken başını arar durur.
Bulamazsa orasını dudağı ile ıslatır. Ayağa batan dikeni bulmak bu derece müşkül olursa, yüreğe batan diken nicedir?''
İnsanlar arasında problemler çıkabilir. Tartışmada en iyi sonucu almanın tek yolu, tartışmadan kaçınmaktır.
Çünkü kalp kırarak hayırlı sonuç alınmaz.
Eski dilde, ''dil yarası'' diye tabir edilen yara da gönül yarası kalp kırılmasıdır.
Çünkü bu tabirde dil, gönül ya da kalp demektir.
Aslında günümüzde oluşan dargınlıkların, kırgınlıkların temelinde milli ve manevi temellerimizi oluşturan değerlerden uzaklığımız var.
İşte Mevlana ve Yunus Emre'yi biraz anlayabilseydik, toplumsal olarak sevgi, saygı ve hoş görüde çok daha fazla yol alacağımızı keşfedebilirdik.
Allahtan Kork:
Ademoğlu sabaha erdi mi, bütün azaları, dile seslenirler; "Bizim hakkımızda Allah'tan kork. Zira biz sana tabiyiz. Sen istikamette olursan biz de istikamette oluruz, sen sapıtırsan biz de sapıtırız!" derler." (Tirmizi)
İnsan diliyle, kendini hem yüceltir, hem alçaltır.
Dili insanı vezir de eder, rezil de eder. Dilden kalbe yol vardır derler. Öyle ki insan, bin bir güçlükle elde ettiği itibarını, birkaç sözle kaybedebilir.
Dil; nice dostlukları bitiren, aynı zamanda nice gönülleri de fethedip düşmanları barıştıran, gücünü gönülden alan bir emanettir.
"Yumuşak sözler taş kalplere bile tesir eder".
Allah, bir adama her şeyin tatlısını, yalnız dilin acısını verdi mi insan ne yapsa kar etmez. Çünkü o dil ağzın içinde her dönüşünde can yakar.
Rasulullah buyurdularki;
"Kul bazan, ALLAH'ın rızasına uygun olan bir kelamı, ehemmiyet vermeksizin sarf eder de ALLAH onun sebebiyle cennetteki derecesini yükseltir.
Yine kul bazan ALLAH'ın hoşnutsuzluğuna sebep olan bir kelimeyi ehemmiyet vermeksizin sarf eder de ALLAH, o sebeple onu cehennemde yetmiş yıllık aşağıya atar."
Ebu Ümame anlatıyor:
"Rasulullah, buyurdular ki;"Ben, haklı bile olsa münakaşayı terk eden kimseye cennetin kenarında bir köşkü garanti ediyorum. Şaka bile olsa yalanı terk edene de cennetin ortasında bir köşkü, ahlakı güzel olana da cennetin en üstünde bir köşkü garanti ediyorum."(Ebu Davud)
Hz.Mevlana'nın; "İnsanoğlu dilinin altında gizlidir.
Şu dil, can kapısının perdesidir. Yel perdeyi kaldırdı mı, evin içinde ne var, belirir bize.
O evde inci mi var buğday mı? Evin içi altın hazinesi mi, yoksa yılanlarla, akreplerle mi dolu?
Yoksa içeride define mi var da kıyısında yılan bekliyor? Çünkü altın definesi de bekçisiz olmaz ya." sözleri ibret vericidir.
Yunus Emre;
''Söz ola kestire başı
Söz ola kestire savaşı
Söz ola ağulu aşı
Bal ile yağ ede bir söz''
Dil yarası derin olur, çare bulunmaz...
Bil ki, ağızdan çıkan söz, yaydan fırlayan ok gibidir.
Ok gittiği yerden geri dönmez.
Hz. Mevlana....
