Türk Edebiyatında Na'tlar....
Hz. Peygamber'e duyulan sevgi, bağlılık ve hürmet hislerinin göstergesi olan, gerek Türk Edebiyatı'nda, gerek Arap ve Fars Edebiyatı'nda binlerce örneğiyle en çok kaleme alınmış olan tür, na'ttır.
Arapça bir kelime olan na't; bir kimsede bulunan özellikleri methederek anlatmak anlamını taşır. Edebi bir terim olarak da; Hz. Muhammed (s.a.v)'in methini konu edinen, O'nu övme amacıyla yazılan manzum ve mensur eserlere verilen bir isim, bir türün adıdır.
Farsça kaleme alınmış, Mevlana Celaleddin Rumi'ye ait iki naatı;
''Ya Habiballah, Halik'in Rasul-i zişanı sensin
Hz. Zü'l-celalin seçilmiş, pak ve misilsiz kulu sensin
Hz. Hak Te'ala'nın nazlı nebisi, kainatın evveli ve bedr-i
müniri
Enbiyanın gözünün nuru, bizim gözümüz ve çerağımız sensin
Cebrail üzengide, bir gecede miraç vaki olmuştu
Yeşil gök kubbesinin üzerine şeref ayağını koyan sensin
Ya Rasulallah, sen bilirsin ki ümmetlerin acizdir, günahkardır
Başsız ayaksız acizlerin önderi, kurtarıcısı sensin
Mevlana, Peygamber-i zişa'nın na'tını, vasfını yüce tutar
Mustafa ve mücteba O efendiler efendisi sensin.
Ey hazreti Allah'ın Rasulü ey Habib-i Kibriya
Ey alemin gözünün nuru, ey nebilerin imamı
Her iki cihanda çihar yar-ı güzinin lütuf ve seha menbaı
Ebubekir Ömer Osman Ali dostun ve yaranındır
Ya Resulallah senin cemal bağında naat söyleyen bülbülüm
Zat-ı şah-ı risaletinizin hükm-i fermanını itaatle
beklemekteyim.
Merhamet kıl, Molla-yı Rum'un yüzü, gece gündüz ayağının tozudur
Ey Ahmed, Mahmud, Ebu'l Kasım Muhammed, Mustafa''
***
Ölüm Günü:
Ölüm gününde tabutum giderken, sanma ki, dünyada arzum kaldı.
Benim için ağlama ve yazık oldu deme.
Şeytanın ağına tutulmuşlara yazık olur.
Cenazemi görünce ayrılıktan bahsetme.
Ben ancak o vakit visale ermiş olacağım.
Beni mezara koyunca, elveda diye feryatlar etme.
Mezar cennet cemiyetlerinin perdesidir.
İnmesini gördüğün şeyin çıkmasını da gözle!
Ay ve güneşe gurubdan ne zarar gelir?
Sen gurub görüyorsun, ama, o bir tuludur.
Lahid bir zindan görünür, ama ruhun kurtuluş yeridir.
Hangi tane yere dikilir de yetişmez?
İnsan tanesi niçin buna aykırı olsun?
Hangi kova aşağıya indi de dolu olarak yukarı çıkmadı?
Can Yusuf'u kuyudan figan ve feryad etmek yaraşır mı?
Ağzını bu tarafa kapayınca öbür tarafa açacaksın, ve hay huyunla la-mekan cevvinde devam edecektir.
Mevlana'nın, ''vuslat'' zevki içinde, ölüm gününü bir gam, bir üzüntü günü olarak değil, bir zevk ve neş'e günü olarak gördüğünü ifade ettiği şiirinin bir başka çevirisi de;
''Öldüğüm gün, tabutumu omuzlar üzerinde gördüğün zaman,
bende bu cihanın derdi var sanma..
Bana ağlama, '' yazık yazık, vah vah deme.
Şeytanın tuzağına düşersen, vah vah'ın sırası o zamandır,
yazık yazık o zaman denir..
Batmayı gördün ya, doğmayı da seyret.
Güneşle aya batmadan ne ziyan gelir.
Sana batma görünür ama, o aslında doğmaya hazırlıktır, yeniden doğmadır.
Mezar ise hapishane gibi görünür ama, aslında can'ın hapisten kurtuluşudur.
Mevlana....
