BİR ÇÖP İÇİN AZAP...
İsa aleyhisselam bir kabristandan geçerken azap gören bir ehl-i kubur görüp Cenab-ı Allah'tan sebebini sual etti.
Allah;
''Ya İsa dua et de o kulum dirilsin, sen de kendisinden niçin azap olunduğunu sor!'' buyurdu.
Hazreti İsa, duada bulunarak mevta dirildiğinde niçin azap olunduğunu sordu.
Azap gören zat:
''Ya İsa, ben dünyada iken hamallık yapardım. Bir gün odun taşırken sahibinin haberi olmadan taşıdığım odundan bir çöp koparıp dişimi karıştırdım.
İşte Cenab-ı Allah, bana bunun için azap etmektedir.'' deyip kabrine geri girdi.
* * *
BEYAZİT-I BESTAMİ VE KARINCALARIN VATANI:
Beyazıt-ı Bestami Hazretleri hacca gitmiş, gelirken de Hemedan şehrine uğramıştı.
Hemedan'da pazara çıkıp, Usfur çiçeği tohumu aldı. Hemedan'dan devesine binip Bestam'a geldi.
Usfur çiçeğinin tohumunu çıkarmak icre torbayı açıp baktığında Hemedan'dan torbanın içine bir miktar karıncanın da girmiş olduğunu gördü.
Ne yapması lazım geldiğini düşünen Bestami Hazretleri;
''Böyle çalışkan bir mahluku vatanından ayırmaya benim hakkım yok...'' diyerek, karıncaları geri Hemedan'a götürmeye karar verdi.
O kadar yolu kat'eden Hazreti Beyazıt, karıncaları götürüp aldığı yere geri bıraktı...
* * *
HZ. ÖMER'İN MES'ULİYETİ:
Emirül-Mü'minin Hazreti Ömer, halife olmuştu.
Asbaptan Ebu Ubeyde Hazretleri onu ziyarete gitti.
Hazreti Ömer'in huzuruna çıktığında onu ağlar vaziyette bulup sebebini sordu:
''Ey mü'minlerin halifesi! Seni ağlatan nedir?''
Bir çaresi varsa halline çalışalım, dediğinde Hazreti Ömer şöyle buyurdu:
''Ya Eba Ubeyde! Ben ağlamayayım da kim ağlasın?
öyle ağır bir yükün altına girdim ki, Dicle kenarında bir oğlağın ayağı kırılsa benden sorulacak, önce Allah'a kendi nefsimin, daha sonra da mükellef bulunduğum hükmüm altındakilerin hesabını vereceğim.
Ben ağlamayayım da kim ağlasın?
* * *
KALB VE DİL, HEM ÇOK TEMİZ, HEM PİS:
Lokman Hekim, yanında yardımcısı ile ava çıkmıştı.
Avdan dönerken bir kabile reisi Lokman Hekim'e bir gece misafir kalması için ısrar etti.
Lokman'da kabul ederek, o gece misafir kaldı.
Kabile reisi Hazreti Lokman için bir koyun kestirdi.
Hazreti Lokman çömezine:
''Kesilen hayvanın en temiz iki azasını kes bana getir, '' dedi. Çömezi gidip koyunun kalbini ve dilini kesti getirdi. Hazreti Lokman;
Aferin bildin, dedi.
İkinci gün başka bir kabile reisi, Hazreti Lokman'a bir gece de kendisinde misafir kalması ve evini şereflendirmesi için ısrar edince, Lokman, onu da kırmayıp bir gece de onun evinde kaldı.
Orada da ziyafet olarak, bir koyun kestiler.
Hazreti Lokman gene çömezine bu sefer:
''Hayvanın bana en pis yerinden ikisini kes getir, '' dedi. Yardımcısı yine hayvanın dilini ve kalbini kesip önüne koydu.
Lokman Hazretleri çömezine:
Aferin bunu da bildin. Hakikaten insanın ve hayvanın en pis ve temiz yeri; ''kalbi ve lisanıdır, '' buyurdu.
* * *
NAFAKASI BİTİNCE ÖMRÜ DE BİTTİ:
Zamanın halifesi Harun Reşit, baş kadı İmam-ı Ebu Yusuf'la büyük veli Davud-u Ta-i Hazretlerini ziyarete gitmişti. Davud-u Ta-i Hazretlerinin evine varıp kapısını çaldılar. Kapıyı büyük velinin yaşlı annesi açtı.
Harun Reşit ve Ebu Yusuf, yaşlı kadına Davud'la görüşmek istediklerini söylediler.
Kadın içeri girip görüşmek istediklerini söyleyince, Davud-u Ta-i Hazretleri;
''Benim dünya ehli kimselerle işim yok, '' diyerek, kabul etmedi.
Halife ve Ebu Yusuf, Şeyhin annesinden görüşmelerini temin etmesini rica ettiler.
Annesi gelip tekrar kabul etmesini isteyince,
Davud-u Ta-i Hazretleri;
''Anneye itaat Allah'ın emri olmasaydı; görüşmeyi kabul etmezdim... Fakat anneme isyan etmiş olmaktan korkarım, dedi ve görüşmeyi kabul etti.
Halife ve baş kadı içeri girdiler.
Hazreti Davud, halifenin elini sıktıktan sonra:
''Eğer ateşte yanmayacak olsaydı ne zarif ve güzel bir el, dedi ve birçok nasihatta bulundu.
Ayrılacakları zaman halife, Davud-u Ta-i Hazretlerine bir kese altın vermek istedi.
Fakat Davud Hazretleri kabul etmeyerek;
''Harcamak için helal mirasım olan evimi sattım.
Onun parası bitince de ömrümü sona erdirmesi için Allah'a dua ettim, dedi.
Harun Reşit parayı vermeden oradan ayrıldılar.
Aradan hayli zaman geçmişti..
Ebu Yusuf Hazretleri, Davud-u Ta-i Hazretlerinin irtihal ettiğini söyledi. Hakikaten büyük veli o gün irtihali dar-i beka etmişlerdi.
İmam-ı Ebu Yusuf'a bunu nereden bildiğini sordular.
O şöyle anlattı:
''Davud Hazretlerinin yakınlarından onun ne kadar parası olduğunu ve günlük ihtiyacı için ne kadar sarf ettiğini öğrendim.
Hesap ettiğimde bugün parasının bitmesi lazımdı.
Parası bitince de ömrü bitmiş olacaktı.
Çünkü Allah'a öyle dua etmişti.
Allah onun duasını reddetmez kabul eder.
