Peygamber Efendimizi Zehirleme Teşebbüsleri...
Fetih sonrası, Allah Resulü, henüz Hayber'den ayrılmamıştı; muhtemel problemlerin önünü almak ve yeni duruma göre gereken adımları atıp başka bir problemle karşılaşmamak için bir müddet daha burada kalmayı tercih etmişti.
Bu süre, Hayberlilerin de iştahını kabartmış, kolay yoldan Efendimiz'in vücudunu ortadan kaldırmanın planını yapmışlardı; er meydanında üstesinden gelemedikleri düşmanlarını (!), şeytanca bir planla ve masumca bir yaklaşımla arkadan hançerlemek istiyorlardı!
Çok sinsi şekilde hazırlanan bu planla, sadece Allah Resulü'nü değil, aynı zamanda O'nun en yakınındakileri de öldürerek kendilerince büyük bir işe imza atmış olacaklardı!
Bunun için de, Safiyye Validimizin Efendimiz'e olan yakınlığını kullanmak istemişlerdi. Aralarında oturup konuşmuşlar ve bu işi Zeyneb Binti Haris'e havale etmişlerdi! Zira Sellam İbn. Mişkem'in de hanımı olan Zeyneb Binti Haris, Hayber'de öldürülen kocası Sellam, babası Haris, kardeşi Merhab ve amcası Yesar'ın intikamını almak için can atan bir kişiydi.
Aralarında anlaştıkları şekliyle hemen bir keçi kestirmiş ve onu zehirleyerek bu planını gerçekleştirmek için Allah Resulü'ne göndermişti.
Hatta O'nun, koyunun ön kolunu daha çok tercih ettiğini öğrendiği için bilhassa onun üzerinde yoğunlaşmış ve böylelikle Efendimiz'i, kısa yoldan öldürmeyi planlamıştı.
Efendimiz, akşam namazını kılmış konak yerinde oturuyordu. Tepsinin içinde kızartılıp kebap yapılmış zehirli keçiyle gelen Zeyneb Binti Haris, elindeki tepsiyi göstererek;
''Ya Eba'l-Kasım, diye seslendi. ''Sana bunu hediye ediyorum!''
Bu kadar yorgunluğun üstüne böyle bir ziyafet, ashabın da hoşuna gitmişti! Derken kızarmış keçi ashabın önüne konuldu.
Ona ilk uzanan, elbette Resulullah olacaktı ve öyle de oldu; kızarmış keçinin ön koluna uzanan Allah Resulü, onu mübarek ağzına götürür götürmez ortada bir garipliğin döndüğünü hissetti.
Belki de O'na bunu Cibril-i Emin bildirmişti ve hemen elini çekerek;
''Sakın buna el sürmeyin; elinizdekileri de kaldırıp atın, '' buyurdu.
Ortalık birden buz kesilmişti. Herkes bu kadar ani değişikliğin sebebini merak ediyordu. Allah Resulü, buna da açıklık getirecekti.
''Şüphesiz ki bu keçinin ön kolu Bana, kendisinin zehirlendiğini söylüyor, '' buyurdu.
Büyük bir felaketin kenarından dönmüşlerdi; ancak herkes aynı durumda değildi.
Zira ashabdan Bişr İbn Bera, Efendimiz'in kendilerini uyardığı sırada ondan bir lokma almış ve çiğneyip yutmuştu.
Allah Resulü'nün uyarısı üzerine onu dışarı çıkarmak istese de zehir tesirini göstermiş ve çoktan Hz. Bişr'in vücudu morarmaya başlamıştı. Zehir o kadar kuvvetliydi ki Hz.Bişr oracıkta ve herkesin gözü önünde can verecekti!
Bunun üzerine Allah Resulü, kendilerine bu ziyafeti çekmek isteyen kadını çağırttı ve;
''Bu keçiyi sen mi zehirledin, '' diye sordu.
Zehirin farkına varılmıştı ama zehir işe yaramamış gözüküyordu.
Kendi aralarından birisi gelip haber vermiş olamazdı ve kadın;
''Bunu Sana kim haber verdi, diye sordu. Resulullah;
Şu elimdeki ön kolu, diye cevapladı.
Ancak hala ilk sorusunun cevabını alamamıştı ve bekliyordu.
Başkaca bir kaçış yolunun olmadığını gören kadın:
Evet! Ben yaptım, diye cevapladı.
Fail bulunmuştu; ama bunu niçin yaptığı da öğrenilmeliydi; Allah Resulü sordu:
Sana bunu yaptıran sebep ne idi; bunu niye yaptın?
Ortada yine sinsi bir Yahudi zekası vardı ve kadın şunları söylemeye başladı:
''Kavmimin başına gelenleri biliyorsun; onlara yapacağını yaptın! Kendi kendime dedim ki, ''Şayet O bir melik ise böylelikle O'ndan kurtulmuş oluruz; ancak gerçekten bir Nebi ise zaten bundan haberi olur ve kurtulur!''
Efendimiz, her şeye rağmen kadını affetmişti. zira O, şahsına karşı işlenilen suçtan dolayı intikam duygusu içine girmezdi.
Hatta sahabe:
''Onu öldürelim mi, diye soracak ve Resul-ü Kibriya da;
Hayır, cevabını verecekti. Ona ne dokunulacak, ne de işkence yapılacaktır!''
Ancak Bişr İbn. Bera'nın şehit olması her şeyi değiştirecekti; bunun üzerine Allah Resulü, onun kanına bedel kadını Hz. Bişr'in yakınlarına verecek ve onlar da o menhuse kadını kısas olarak öldüreceklerdi.
Daha sonra Allah Resulü'nün, ''Bismillah deyiniz ve ondan sonra da yiyiniz!'' dediği
ve böylelikle o zehirli etin hiç kimseye zarar vermediği; veya o kızartılmış eti Allah Resulü'nün yaktırdığı da rivayet edilmektedir.
Bu sırada onun kolundan bir parça alan köpeğin, anında orada öldüğü de gelen bilgiler arasındadır. (Salihi, Sübülü'l-Hüda ve'r-Reşad)
Efendimiz'i zehirlemeye kalkışan bu kadının Müslüman olduğu şeklinde de rivayet vardır; buna göre o, yaptığı çirkin işin gerekçesi kendisine sorulduğunda;
Şimdi mesele tebeyyün etti ki Sen, gerçekten de Allah'ın Resulü'sün, diye cevaplamış ve kelime-i tevhidi söyleyerek Müslüman olmuştur. (Süheyli)
