28 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
5°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Mezar Taşlarındaki ifadeler...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

 

Devlet ve din adamlarının, askerı kurum mensuplarının, esnafın, sanatkarın, ilim adamlarının başlıkları birbirinden farklıdır. "Mevlevı, Selimi, Yusufi, Celalı, Mücevveze sarayda yüksek makam sahibi kişilerin tören kavuğudur ve istanbul'da 17. yüzyılın ortasından itibaren görülmektedir, Edhemi, Ahmedi, Cüneydi, Kallavi, Örfi, Serdengeçti, Düzkaş, Kalafat, Dardağan, Mollayı, Paşayı, Zaimi, Katibi, 19 yüzyılda istanbul'da en çok kullanılan katibı kavuk biçimini toplumun bütün katmanlarında görmek mümkündür, Kafesı, Perişani, Çatal, Horasanı ''hacegan'', ve Silahşor gibi isimler alan serpuşlar devleti oluşturan sosyal sınıflar tarafından giyilirdi. 

Hayattayken giyilen serpuşlar, mezar taşlarının başlık kısımlarında kültürel sembol olarak kullanılmıştı.

"Kallavı kavuk"lar, Osmanlı yönetiminde Sadrazam, Kubbealtı vezirleri ve Kaptan-ı deryalar tarafından kullanılırdı. 

Bu kavuklar yalnızca orduyla birlikte sefere çıkıldığında ve arefe günlerinde giyilmekteydi. En görkemli kavuk türü olan bu kavuk, büyük boyutluydu ve aşağıdan yukarıya doğru daralmaktaydı.

"Katibı kavuk"lar, istanbul mezarlıklarında en sık rastlanan başlıklardandır. Baş kapı kethüdaları kapıkulu görevlileri ve üst düzey yeniçeriler tarafından kullanılmıştır.

Mezar taşlarında 1828 yılından itibaren giyilmeye başlanan Fes'ler de çok görülen başlık biçimlerindendir. Fesler hangi padişaha ait ise, mezarda yatan kişi de zamanın padişahının döneminde yaşamış kişidir. 

II.Mahmud döneminde "Fes"lerin en güzel örneklerini görmek mümkündür. Bu dönemde giyilen feslere "Mahmudfes" denir Sultan Abdülaziz döneminde kullanılan feslere "Azizı", Sultan i. Abdülhamid devrinde giyilen feslere de "Hamidı fes" adı verilmiştir.

Mezarlıklarda en çok görülen fes; "Azizı fesi"dir. 

Yeniçeri mezar taşları, üzerlerindeki simge ve başlıklarla, Osmanlı mezar taşları içerisinde ayrı bir yere sahiptir. 

101 Yeniçeri ortasıyla 61 Yeniçeri bölüğünün damgaları birer simge olarak taşlar üzerine işlenmiştir. 

"Nalıncı keseri, ters kılıç, çizme, çark-ı felek, çifte makas, nalın, fener, süpürge, merdiven, dama, üç balık, üç bayrak, zurna" gibi isimler alan bu simgeleri yeniçeriler kol ve bacaklarına da işletiyordu. 

Yeniçeriler'in Sultan Mahmud devrinde ortadan kaldırılmasıyla izleri mezarlıklardan da silinmiştir.

Mezar taşları üzerinde kişinin mesleğine ve uğraştığı işlere ait sembollere de rastlamak mümkündür. 

Ressamın paleti işlenirdi mezar taşına askerin madalyası. Mesleği ile birlikte meşrebi de taş üzerinde yerini alırdı.

"Cellat" mezarları ayrı bir yerde bulunur ve ahalinin defnedildiği mezarlıklara gömülmezdi. 

Cellat mezar taşları üzerinde beddua edilmesini engellemek için herhangi bir bilgiye de rastlanmazdı. 170-190 cm boylarında bulunan taşlardan günümüzde Eyüp'ten Piyerloti'ye çıkarken yeni defin yapılan mezarların arasında kalan 4 adet mezar taşından başka örnek kalmamıştır. Bunlar da kaybolmak üzeredir.

 

Dini Semboller:

Tarikat mensuplarına ait taşların başlıklarında mistik sembolizm oldukça barizdir. Hayattayken giyilen başlık, mezar taşının üst kısmında yer alır. 

Mesela, Mevlevi mezar taşlarının başlık kısmı, tarikatın sembolü sayılan "sikke" formu şeklindedir. 

Mevlevi taşlarında kişinin tarikat içindeki statüsü çok belirgin şekilde ifade edilir. Tarikata intisap edip derviş olanların taşlarında "destarsız dal sikke" vardır. Şeyhlerin taşları "destarlı sikke" şeklinde olup birkaç çeşide ayrılırlar Tarikata intisap edip yalnız "muhıb" derecesinde kalanların mezar taşlarında ise, başlık olarak sikke yoktur. Bunun yerine sikke bir sembol şeklinde taşın gövdesine işlenmiştir. Bu uygulama diğer tarikatlarda da mevcuttur.

Bektaşı şeyhlerinin mezar taşlarında çoğunlukla 12 terkli yani dilimli "Hüseyn!" ve 4 terkli "Edhem!" başlık kullanılmıştır. Bektaşılere ait mezar taşlarında ayrıca 

12 köşeli "teslim taşı" ile "teber" ve "keşkül" gibi tarikat eşyalarına da rastlamak mümkündür Kadirı ve Nakşı tarikatlarına ait mezar taşı başlıkları ise, "müjganlı"dır. Ayrıca Kadiri mezar taşlarında "18 köşeli yıldız" ile "8 yapraklı gül" motifli kabartmalar vardır. 

Diğer tarikatlara ait mezar taşları ise, başlarındaki "terk" sayısına göre ayırt edilirler. 

Bayrami' lerde 6, halvetı'lerde 13 terkli başlık bulunur.

Bazı mezar taşlarında sembolizm çok fazla ileri gitmiştir.

Mesela mezar taşı üzerindeki "servi içinde servi motif!" doğumda ölen kadını ve doğurduğu kız çocuğunu sembolize etmektedir'

"Haşhaş bitkisi ve çam kozalakları" ebedi uykuyu ve cenneti temsil eder.

"Meyve" motifi ölümsüzlük sembolüdür. Müslüman için hayatın meyvesi cennettir. 

Bu sebeple meyve, sembol olarak, Allah'a dönüşü ifade eder. Zira meyve geleceğin tohumunu içinde taşır, çünkü o özdür. 

Nur suresi 35. ayette; 

"Allah, göklerin ve yerin nuru'dur O' nun nurunun misali tıpkı içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir O lamba kristal bir fanus içindedir o fanus da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nispet edilemeyen mübarek bir ağaçtan, yani zeytinden çıkan yağdan tutuşturulur. 

Onun yağı neredeyse, kendisine ateş değmese dahi ışık verir.

Bu nur üstüne nurdur. Allah, dilediği kimseyi nuruna eriştirir. buyurulmaktadır.12. yüzyıldan itibaren çokça kullanılan "Lale" motifi ise, vahdet-i vücudu yani Allah'ı sembolize etmektedir. 

Zira Allah ismindeki harfler ile lale kelimesinin yazılışındaki harflerin ebcet hesabına göre sayı değerleri aynıdır. 

Hilal kelimesi de bu cümledendir.

"Gül"ün süsleme sanatlarında ve özellikle mezar taşları üzerinde görülmesinin sebebi ilahi güzelliği sembolize etmesi ve Hz. Muhammed'in remzi olmasından kaynaklanmaktadır. Bu yüzden "verd-i Muhammed!" veya "gül-i Muhammed!" isimleri de verilen gülün kokusunu n, Hz. Muhammed'in kokusu olduğuna inanılır.

Kaynak:

Kaybolan Medeniyetimiz

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *