İslam'ın İlk Mescidi...
Kuba Mescidi; Hz. Muhammed'in Mekke'den hicret ederek gelişinde, Medinelilerin sevgi ve coşkuyla karşıladıkları bölgede yer almaktadır. Peygamberimiz Medine'den önce burada 14 gün konaklamıştır.
Bu zaman zarfında İslam'ın ilk mescidini yaparak namazlarını da ilk defa cemaatle kılmaya başlamıştır. Kur'an-ı Kerim'de bu mescid ve cemaatiyle ilgili şöyle buyrulmaktadır.
"... Habibim ilk günde takva üzerine yapılan mescidde namaz kılman senin için daha uygundur. 0 mescidde maddi ve manevi kirlerden temizlenmeyi seven kimseler vardır..." (Tevbe; 108)
Rasulullah sonraları da çoğu zaman bu mescide gelerek ziyaret eder ve namaz kılardı. Müslümanların da ziyaret ederek, burada namaz kılmalarını şu sözleriyle teşvik etmiştir.
"Kim güzelce hazırlanıp namaz kılmak için abdestli olarak Küba mescidine gider ve orada iki rekat namaz kılarsa bir umre yapmış gibi sevap kazanır".
***
MESCİD-İ DIRAR:
Peygaberimizin inşasında bizzat çalıştığı İslam'ın ilk Mescidi Kuba Mescidi; Peygamberimizin bizzat yakılıp-yıkılması emrini verdiği ilk ve son mescid Mescid-i Dırar.
HER İKİ MESCİD KUBA'da ve yanyanaydı.
İkisi de aynı şekilde taştan topraktandı ve adı da mescid idi. Fark fonksiyonuydu.
Münafıklarca Medine'de inşa edilen mescit. Müslümanlara zarar verme amacıyla yapıldığı için Kur'an'da Mescid-i Dırar olarak nitelenmiş ve daha sonra bu adla anılmıştır. Hz. Peygamber (s.a.v), münafıkların amacını bildiren vahiy üzerine bu mesciti yaktırarak müslümanlar arasında fitne kaynağı olmasına izin vermemiştir.
Medine'de münafıklar, İslam aleyhindeki faaliyetlerini açıkça ve rahatça yapamadıkları için İslam devletinin takibinden kendilerini koruyacak, gizli çalışmalarını yürütmeye elverişli bir merkeze ihtiyaç duyuyorlardı.
Aslen Medineli olduğu halde, Hz. Peygamber'in Medine'ye hicret etmesi üzerine İslama ve Hz. Peygamber (s.a.v.)'e düşmanlığı ve hışmı dolayısıyla önce Mekke'ye daha sonra da Bizans ülkesine giden Ebu Amir er-Rahib'el-Fasık.
Hz. Peygamber, onun er-Rahib lakabını el-Fasık şeklinde değiştirmiştir. İrtibatlı bulunduğu Medine'deki münafıklara mescit şeklinde bir merkez kurmaları tavsiye ve tahrikinde bulundu.
Bunun üzerine münafıklar, 630 senesinde Medine'de Salim b. Avf Oğullarının bölgesinde Kuba Mescidi'ne yakın bir yerde sözde bir mescit inşa ettiler.
Bundan sonra Hz. Peygamber'e müracaatla içlerinden yaşlıların ve özür sahiplerinin devamlı merkezdeki Medine Mescidi'ne gelemediklerini, bazen yağmurlu ve soğuk günlerde kendilerinin de cemaata katılamadıklarını, bu sebeple kendi bölgelerinde namazı cemaatla kılabilmek üzere bir mescit inşa ettiklerini belirterek, mescitlerine gelip namaz kıldırmasını ve böylece bu mescitin açılışını yaparak resmen tanınmasını istediler.
Bu sırada Hz. Peygamber (s.a.v), Tebük Gazvesi'nin hazırlıkları ile son derece meşguldu ve sefere çıkmak üzere idi. Bu sebeple kendisine müracaat edenlere, ancak seferden döndükten sonra mescitlerine gelebileceğini belirtti.
Fakat Hz. Peygamber (s.a.v), Tebük Seferinden dönerken Medine yakınlarında Tevbe Suresinin 107-110. ayetleri nazil oldu.
Bu ayetlerde sözkonusu mescitin zarar verme ''dırar'' inkar etme, Müslümanlar arasında ayrılık çıkarma, daha önce Allah ve Resulune karşı savaşanlara gözetleme yeri hazırlama amacıyla yapıldığı, münafıkların bu amaçlarını gizlemek için
"Biz sadece iyilik yapmak istiyorduk" diye yemin ettikleri, buna rağmen yalancı oldukları belirtilerek şöyle buyuruluyordu:
(Tevbe; 9/107-110)
"Ey Nebi! Bu mescitte asla namaza durma.
Şüphesiz ki başlangıcından itibaren takva üzere kurulan mescitte namaz kılman daha hayırlıdır. O mescitte kendilerini maddi ve manevi kirlerden temizlemeyi seven adamlar vardır.
Allah kendisini temizleyenleri sever. Binasının temelini Allah'tan korkma ve rızasını kazanma esası üzerine kuran mı, yoksa binasını bir uçurumun kenarına kurup da onunla Cehennemin ateşine göçen mi daha hayırlıdır!
Allah zalimler güruhunu doğru yola sevketmez. Yürekleri paramparça oluncaya kadar yaptıkları o mescit daima bir şüphe kaynağı olarak kalblerinde kalacaktır. Allah Alim'dir, Hakim'dir"
Münafıklar Dırar Mescidini açmak için Hz. Peygamber (s.a.v)in seferden dönmesini bekliyorlardı.
Hz. Peygamber (s.a.v.), Medine'ye dönünce, gerçek mahiyeti konusunda bilgilendirildiği, yönlendirildiği Dırar mescitini görevlendirdiği birkaç sahabe vasıtasıyla yaktırarak ortadan kaldırdı.
Böylece münafıkların belli bir merkezde üslenerek faaliyette bulunmalarına fırsat vermedi.
Dırar mescidinin yakılması, İslam tarihinde bir ibadet mahalline yönelik ilk ve son eylemdir.
Bu eylem İslam toplumunun birliğini bozmaya yönelik faaliyetlere hiç bir şekilde izin verilmeyeceğinin bir kanıtıdır.
