Abdullah bin Mes'ud...
Genç bir çobandı. Akabe bin Ebi Muit'in koyunlarını güderdi. Bir gün koyunlarının başında iken iki misafir geldi.
Misafirler susadıklarını söyleyerek ondan süt rica ettiler. Genç çoban onlara şöyle cevap verdi:
"Var, ama veremem! Bu koyunlar bana emanet edilmiştir. Sahibinin iznini almadan süt veremem.
Aksi halde emanete hıyanet etmiş olurum."
Bunun üzerine misafirler, henüz çocuk yaştaki çobandan, hayatında hiç teke yüzü görmemiş bir keçi istediler.
Çoban o vasıftaki bir keçiyi alıp onlara götürdü.
Misafirlerden biri keçiyi tuttu, dua etti.
Sonra da sütten kesilmiş keçiyi sağmaya başladı.
Sanki keçinin memeleri bir anda sütle doluvermişti...
Bir tabak götürüp sütü ona doldurdular. Sağılan sütü sırayla içip susuzluklarını giderdikten sonra, keçiyi sağan zat tekrar dua etti, keçi eski haline döndü.
Karşısındaki zatın Allah'ın Resul'ü (s.a.v), yanındakinin de Hz. Ebu Bekir (r.a.) olduğunu bilmeyen genç çoban, heyecan içinde sordu:
"Şu okuduklarınızı bana da öğretir misiniz?"
Resulullah mübarek elini çobanın başına koyarak ona:
"Sen öğretilmiş bir gençsin" diye cevap verdi.
Ve daha İslam'a girdiği anda Allah Resulü'nün mübarek dualarına mazhar olan bu çocuk yaştaki çoban, sonradan Kur'an'ı Kerim'i okuma hususunda bütün diğer Ashabın üstüne çıktı ve sahabilerin "Altı Abdullah"ından biri olarak tarihe geçti.
Evet, bu masum ve hassas çoban, Abdullah bin Mes'ud Hazretleri idi.
Hz. Abdullah:
"Ben, Kur'an'ı onlara duyururum." dedi.
Diğerleri:
"Onların sana bir şey yapmalarından korkarız!" diye cevap verdiler. Kur'an'ı aşireti ve sülalesi kuvvetli birinin okumasından yana olduklarını söylediler.
Abdullah:
"Bana müsaade edin, Allah beni korur." deyip çıktı ve Kabe'nin yakınında Kureyş müşriklerinin toplandığı yere gitti. Besmele çekerek Rahman Suresi'nin başından okumaya başladı.
Onlar endişeyle yanına koştuklarında, Abdullah şöyle diyordu:
"Vallahi benim gözümde, Allah'ın düşmanları arasında bunlardan daha basit olanı yoktur. İsterseniz yarın da gidip aynı şeyi yapayım."
Abdullah bin Mes'ud (r.a.) iki defa hicret etme faziletini kazanan sahabilerdendi.
Müşriklerin işkenceleri dayanılmaz bir hal alınca Habeşistan'a hicret etti. Fakat Peygamberimizin hasretine dayanamadı. Bir müddet sonra tekrar Mekke'ye döndü.
Hicret izni çıkınca da Medine'ye hicret etti.
Resulullah, onu Zübeyr bir Avvam'la kardeş yaptı.
O, bu hususta şöyle diyor:
"Biz bir defa Huzeyfetü'l-Yemen'e gelip, sahabiler içerisinde meslek ve meşrep cihetiyle Resulullah'a en yakın olan kimdir ki, biz onu bilip onun haline bakarak hayatından örnek alalım, diye sorduk.
Hz. Huzeyfe şöyle dedi:
Güzel yaşayışıyla, meslek, meşrep ve siret cihetiyle Resulullah'a en yakın olan, Abdullah ibni Mes'ud'dur. Ondan başkasını bilmiyoruz.'"
Hz. Abdullah çok güzel Kur'an okurdu:
Peygamber Efendimiz, Hz. Abdullah'tan kendisine Kur'an okumasını istemişti. Bunun üzerine İbni Mes'ud Hazretleri:
"Ey Allah'ın Resul'ü! Kur'an sana indirildiği halde ben mi sana okuyacağım?!" diye sordu.
Peygamberimiz de:
"Evet, onu başkasından dinlemek benim hoşuma gider!" diye cevap verdi.
İbni Mes'ud okumaya başladı. "Her ümmetten bir şahit gönderdiğimiz zaman durumları ne olacak?" mealindeki ayete kadar geldiğinde, Resalullah:
"Şimdilik yeter." dedi; o anda gözlerinden yaşlar boşanıyordu…
Abdullah bin Mes'ud'un Peygamberimizin yanında ayrı bir yeri vardı. Bir defasında şöyle buyurdu:
"Benden sonra iki kişiye, Ebu Bekir ve Ömer'e uyunuz. Ammar'ın gösterdiği yoldan gidiniz. İbni Mes'ud'un tavsiyelerine sımsıkı sarılınız."
İbni Mes'ud, hadis ilminde de mümtazdı.
848 hadis rivayet etti. Hadis rivayet ederken çok ihtiyatlı davranırdı. Resulullah:
"Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez." buyurdu. Bunun üzerine bir zat:
"Ya Resulallah, insan, elbisesinin ve ayakkabılarının güzel olmasını sever, arzu eder." dedi.
Resulullah; "Şüphesiz ki, Allah güzeldir ve güzelliği sever. Kibir ise, kendini yüksek görerek hakkı inkar etmek ve insanları hor görmektir." buyurdu.
"Doğruluğa sarılınız. Şüphesiz ki, doğruluk iyiliğe, iyilik de cennete götürür.
İnsan doğruyu söyleye söyleye, neticede Allah indinde Sıddık pek doğru sözlü mertebesine yazılır.
Yalan söylemekten kaçının. Çünkü yalan söyleye söyleye neticede Allah yanında Kezzab, çok yalancı olarak yazılır."
"Kim geçim sıkıntısından dolayı insanlara dert yanarsa, onun ihtiyacı giderilmez, açığı kapanmaz.
Fakat kim geçim darlığını Allah'a arz ederse, Allah, onun sıkıntısını giderir, bolluğa çıkarır."
"Hastalığa veya başka türlü bir sıkıntıya maruz kalan hiçbir Müslüman yoktur ki, Allah bu vesileyle, ağacın yapraklarını dökmesi gibi, onun günahlarını affetmesin."
