AYN-I ZÜBEYDE...
Hadis-i Şerif.
''Kim, beş vakit farz namazın arkasında Ayetü'l-Kürsi'yi okursa o kimse, diğer namaza kadar Allah'ın zimmetinde ''himayesinde'dir.''
(Taberani)
Mekke halkı eskiden, şehrin içinde veya dışında bulunan kuyu sularını içiyorlardı.
Muaviye'nin halifeliği zamanında on kanalla Mekke'ye su getirildi. Abdullah b. Amir, bu suları birleştirdi, Arafat Meydanı'nda havuzlar yaptırdı ve suları oraya akıttı, insanlar Mekke ve Arafat'ta sudan rahatladılar.
Emevi Devletin'den ''132 h.'' sonra bu kanallar harap oldu. Mekke halkının suları kesildi, hem hacılar hem de Mekke halkı büyük sıkıntıya düştüler.
Harun Reşid, zamanına kadar böyle devam etti.
Halife Harun Reşid'in hanımı, Halife Emin'in annesi Zübeyde Hanım, hayır işlerini çok severdi.
Huneyn'deki su kaynağının yani; ''Ayn-i Zübeyde'nin- Mekke'ye akıtılmasını istedi. Bu suyun kaynağı, "Haitu Huneyn" denilen ve Peygamberimiz'in (s.a.v.) Huneyn Savaşı'nı yaptığı yerde idi.
Zübeyde Hanım, bu araziyi satın aldı. Dağları yardırarak suyun akacağı bir kanal açtırdı. Yağmurlar bol yağdığı zaman, suyun toplanabileceği yerlere su depoları yaptırdı, ayrıca Taif dağlarından Arafat'a bir kanal daha açtırdı.
Ayn-ı Zübeyde 40 km.lik bir mesafeden bir nehir gibi gelerek Belde-i Haram'ın sakinlerini ve dünyanın her yerinden gelen hacıları suladı, hatta o su ile ziraat yapıldı, bahçeler sulandı.
Zübeyde hanım, bu iş için hesaba gelmez paralar sarf etmişti. İş bitince kalfalar ve memurlar, zimmetlerinde bir şey olmadığını göstermek, hazineden bu iş için almış oldukları paraların hesabını vermek üzere defterleriyle birlikte huzurunda toplandılar.
Zübeyde Hanım, o vakit Dicle'ye bakan yüksek bir köşkte oturuyordu. Defterlerin Dicle'ye atılmasını emretti ve ''Kimin yanında birşey kalmışsa o, ona aittir.
Kimin bizde bir alacağı varsa ödeririz.'' dedi ve onlara pahalı elbiseler giydirdi.
***
Zübeyde Hanımın Rüyası:
Harun Reşid'in hanımı Zübeyde Sultan bir gece, uykusundan dehşet ve korku ile sıçrayarak uyandı.
Rüyasında meşru olmayan bir yakınlıkta bulunmuştu.
Sabahın pek erken saatlerinde güvendiği bir cariyesini zamanın şöhretli rüya tabircisi İbn-i Şirin hazretlerine gönderdi.
Cariye rüyayı anlatınca İbn-i Şirin sordu:
''Bu rüyayı kim gördü?''
Cariye rüyayı kendisinin gördüğünü söyledi.
İbn-i Şirin itiraz etti:
''Bu mümkün değil!.. Böyle bir rüyayı ancak hükümdar hanımı veya kızı görebilir.'' Ancak doğru söylersen rüyayı tabir edebilirim.
Cariye, gerçeği söylemek zorunda kaldı.
Evet efendim. Rüya benim değil hanımım Zübeyde Sultanın
dır.
Bunun üzerine İbn-i Şirin:
''Git hanımına müjdele. Öyle büyük bir hayır yapacak ki, bütün Müslümanlar bundan fayda görecek.
Cariye sevinç içinde saraya döndü. Rüyanın tabirini Zübeyde Sultana anlattı.
Nitekim çok geçmeden rüya gerçekleşti. Zübeyde Sultan bugün de kendi adıyla anılan su kanallarını yaptırmakla Mekke'nin su ihtiyacını karşılamış böylece de büyük bir hayır yapmış oluyordu.
Harun Reşid'in hanımı Zübeyde Hatun gördüğü garip bir rüyanın güzel bir yorumu üzerine Arafat'a Haneyn tarafından bir su getirtmiştir. Bu su Müzdelife yoluyla gelmiştir. Mukaddes beldeyi çeşmelerle donatmış ve bu çalışmalar esnasında bir ara hazinedeki para tükenince Zübeyde hatun bütün mücevherlerini vererek, suyun bir an önce gotürülmesini istemiştir. Bu sebeple o günden beri bu suya; ''Zübeyde suyu ya da Ayn-ı Zübeyde denir''.
Osmanlıların tamir edip yeniden kullanıma hazır hale getirdiği o kanallar ve çeşmeler yakın zamana kadar da milyonlarca insanın ihtiyaçlarını gidermiştir.
Zübeyde Hatun; hicaz su yolunun yanı sıra han hamam imarethane ve şifahane gibi daha pek çok hayır müessesesi yaptırmıştır.
Kanuni Sultan Süleymanın kızı Mihrimah sultan zamanla bozulan su yollarını duymuştu.Derhal babasının huzuruna çıkıp o da sahib olduğu bütün mücevheratını bu yolda kullanmak için izin istedi. Mimar Sinan'ın da bu işe memur edilmesini talep etti.
Süleymaniye Camiinin temellerini attıktan sonra ortadan kaybolan Mimar Sinan, Mekke'den Arafat'a kadar yeniden su yolunu tamir etmiş ve suyu akıtmıştır.
Şu anda Arafat'tan müzdelifeye giderken yolun sağındaki taş yapılardan müteşekkil su kemerleri Mimar Sinan'ın yaptığı su yoludur
***
MİHRİMAH SULTAN'IN BÜYÜK HİZMETİ:
Osmanlı devrinde, başta saray hanımları olmak üzere; vezirlerin, valilerin ve imkan sahibi zenginlerin hanımları ellerinde mülk olarak, bulunan malları vakıflaştırmış, nakit servetleriyle de hayır-hasenata koşmuşlardır.
Pek çok fukara hanımı da, bu yarıştan geri kalmamıştır. Kanuni'nin sevgili kızı Mihrimah Sultan da, Allah'ın rızasına nail olma, Peygamber'in şefaatini kazanma, içinde bulunduğu Osmanlı ahalisine hizmet gayesiyle dönemindeki hayırseverlerle yarışırcasına ömrü boyunca dini ve sosyal müesseseler kurmaya gayret etmiştir.
İstanbul'da ilki Üsküdar sahilinde, diğeri Edirnekapı'da olmak üzere iki külliye inşa ettirerek, büyük hayırlara vesile olmuştur.
Saray hanımları arasında da Haremeyn'e, Hazreti Rasul'in yaşadığı o mukaddes mekanlara hizmet edebilmek amacıyla tahsis edilen vakıflar büyük yer tutmaktadır.
