29 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
5°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Faiz ve Kan Davasının Kaldırılışı...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

 

Süleyman b. Amr; babası, Amr b. el-Ahfas'ın şöyle de­diğini rivayet etmiştir;

Rasulullah'ı (s.a.v) Veda Haccında dinledim. Şöyle diyordu;

"Haberiniz olsun, şüphesiz cahiliye faizlerinden olan tüm faizler kaldırılmıştır. Sermayeleriniz ise kendinize aittir. Siz zulmetmeyiniz, zulme de uğramayınız.

Haberiniz olsun, şüphesiz cahiliye devrinin bütün kan davaları kal­dırılmıştır. 

Kaldırdığım ilk kan davası Abdülmuttalib'in oğlu Hâris'-in kan davasıdır."

Haris, Beni Leys kabilesinde çocuğuna süt annesi aramakta idi. Onu Huzeyl öldürdü.

Hz. Peygamber devamla şöyle dedi; 

"Ey ALLAH'ım! Tebliğ ettim mi?"

Sahabiler üç kerre; Evet, dediler. 

Rasulullah da üç sefer:

"ALLAH'ım, sen şahid ol" dedi.

*** 

Hadisin Tirmizi ve İbn Mace'nin Sünen'lerindeki rivayetleri buradakinden daha uzundur. 

Hadisin buradaki bölümü, Veda hutbesinin bir bölümüdür ve kan da­vası ve faizle alakalı kısmıdır. 

Hutbenin bu bölümünün rivayetleri arasında da bazı farklar göze çarpmaktadır. Bunlardan birisine dipnotta işaret edil­miştir. Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.v)'in kaldırdığını bildirdiği kan davası, bu rivayete göre Abdülmuttalib'in oğlu Haris'in kan davasıdır. Tirmizi ve İbn Mace'nin rivayetleri de böyledir. 

Görüldüğü gibi bu hadiste faiz ve kan davasının yasaklandığı belirtil­mektedir. 

Hz. Peygamber'in; anılan hükmün yerleşmesini temin için, önce amca­larının faiz ve kan davasından başlaması fevkalade psikolojik bir hadisedir. Çünkü bu adetler, Araplar arasında asırlardır uygulanan köklü birer adetti. 

Hattabi şöyle der; 

"Bu hadiste fıkıh acısından şu vardır. Cahiliye hükümlerinden, İslam devrine kadar gelenler red ve inkar ile kaldırılır. Kafir olan birisi, faizle para verse ve parayı almadan müslüman olsa sadece ana parasını ahr, faizi al­maz. Daha önceki yaptıklarını ise, İslamiyet hesaba katmaz. Onların kendi hükümlerine göre yaptıklarının peşine düşmez. Bir kimse kafirken, dar'ı harp'de adam öldürse sonra da müslüman olsa, kafirken işlediği bu cinayetten dolayı takibata uğramaz.

Kafir olan karı koca müslüman olsalar, şarap, domuz ve benzeri haram şeylerden olan mehirleri konusunda dava ile bize müracaat etseler; eğer ka­dın, haramdan olan mehrinden almamışsa kendisine mehri misi verilmekle hükmederiz. Ama yarısını almış da yarısını almamışsa, yarı mehir verilmesi­ni emreder, diğer yarısını yok sayarız. 

Bu hadisten; faizin Veda Haccına kadar müslümanlar arasında cari ol­duğu anlaşılmaktadır. 

Çünkü Hz. Peygamber'in, "İlk kaldırdığım faiz Ab­dülmuttalib'in oğlu Abbas'ın faizidir" buyurması,  

o zamana kadar Hz.Abbas'ın faiz alacağının devam ettiğini gösterir. Hz. Peygamber'in, Abbas'ın faizini daha evvel kaldırıp da bunu Veda hutbesinde ilan etmiş olması da mümkündür.

Elmahlı Hamdi Yazır Hak Dini Kur'an Dili adındaki tefsirinde faizin yasaklanışını şöyle anlatmaktadır:

"Faizin hükümleri, Rasulullah'ın Peygamber olarak gönderilişinin son senelerinde ve Mekke'nin fethedildiği sıralarda nazil olmuştur. Hatta bu hü­kümlerin genel tatbikatı ve ilanı Veda Haccına rastlar. Bu sıralarda ise; "Bu­gün size dininizi ikmal ettim..." (Maide, 5/3) ayeti gereğince İslam dini ke­male eriyordu. 

Evvela Al-i İmran süresindeki; "Ey iman edenler! Faizi kat kat artırılmış olarak yemeyiniz..." ayeti, daha sonra da bu (Bakara, 275-279) ayetler nazil oldu. 

Bu bize gösteriyor ki, faizin kaldırılması bir ge­lişme, olgunlaşma gayesine mebnidir. Faizin yaygın olduğu bir toplum, he­nüz tekamül etmemiştir ve tekamül etmeyen milletlerden faiz kaldırılama­yacaktır. 

Dini ahlakı yükselmemiş, sosyal yardımlaşması ağızlardan kalple­re geçmemiş, sosyallikleri baskı ve tahakkümden kurtulup kardeşlik dairesi­ne girememiş olan toplumlar faizden kurtulamazlar, kurtulamadıkça da Al­lah'ın rızasına uygun olan ahlaki ve sosyal olgunluğu bulamazlar. 

Kişi ve top­lum çıkarları arasındaki çatışmayı önleyemezler. Herhangi bir toplumda, fa­izsiz yaşanamayacağı hissi çoğalmaya ve faizin meşruiyyetine çareler aran­maya başlanırsa orada çöküş ve cahiliye devrine dönüş başlamıştır...

Demek oluyor ki, İslam'da faizin yasaklanışı Veda Haccından daha ev­vel olmuş fakat umuma ilam Veda Haccı esnasında gerçekleşmiştir. 

Sakif kabilesinden Amr oğullarının, Muğire oğullarından faizli alacak­ları vardı. Vadesi gelince bu faizi istediler. Bunun üzerine, "Ey iman eden­ler! ALLAH'tan korkun ve faizin kalanım bırakın..." diye başlayan ayetler in­di. Sakifliler de, "Bizim ALLAH ve Rasülü ile savaşacak gücümüz yoktur" dediler, tevbe ettiler ve sadece ana paralarım aldılar.

 

 

 

 

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *