Faiz ve Kan Davasının Kaldırılışı...
Süleyman b. Amr; babası, Amr b. el-Ahfas'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir;
Rasulullah'ı (s.a.v) Veda Haccında dinledim. Şöyle diyordu;
"Haberiniz olsun, şüphesiz cahiliye faizlerinden olan tüm faizler kaldırılmıştır. Sermayeleriniz ise kendinize aittir. Siz zulmetmeyiniz, zulme de uğramayınız.
Haberiniz olsun, şüphesiz cahiliye devrinin bütün kan davaları kaldırılmıştır.
Kaldırdığım ilk kan davası Abdülmuttalib'in oğlu Hâris'-in kan davasıdır."
Haris, Beni Leys kabilesinde çocuğuna süt annesi aramakta idi. Onu Huzeyl öldürdü.
Hz. Peygamber devamla şöyle dedi;
"Ey ALLAH'ım! Tebliğ ettim mi?"
Sahabiler üç kerre; Evet, dediler.
Rasulullah da üç sefer:
"ALLAH'ım, sen şahid ol" dedi.
***
Hadisin Tirmizi ve İbn Mace'nin Sünen'lerindeki rivayetleri buradakinden daha uzundur.
Hadisin buradaki bölümü, Veda hutbesinin bir bölümüdür ve kan davası ve faizle alakalı kısmıdır.
Hutbenin bu bölümünün rivayetleri arasında da bazı farklar göze çarpmaktadır. Bunlardan birisine dipnotta işaret edilmiştir. Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.v)'in kaldırdığını bildirdiği kan davası, bu rivayete göre Abdülmuttalib'in oğlu Haris'in kan davasıdır. Tirmizi ve İbn Mace'nin rivayetleri de böyledir.
Görüldüğü gibi bu hadiste faiz ve kan davasının yasaklandığı belirtilmektedir.
Hz. Peygamber'in; anılan hükmün yerleşmesini temin için, önce amcalarının faiz ve kan davasından başlaması fevkalade psikolojik bir hadisedir. Çünkü bu adetler, Araplar arasında asırlardır uygulanan köklü birer adetti.
Hattabi şöyle der;
"Bu hadiste fıkıh acısından şu vardır. Cahiliye hükümlerinden, İslam devrine kadar gelenler red ve inkar ile kaldırılır. Kafir olan birisi, faizle para verse ve parayı almadan müslüman olsa sadece ana parasını ahr, faizi almaz. Daha önceki yaptıklarını ise, İslamiyet hesaba katmaz. Onların kendi hükümlerine göre yaptıklarının peşine düşmez. Bir kimse kafirken, dar'ı harp'de adam öldürse sonra da müslüman olsa, kafirken işlediği bu cinayetten dolayı takibata uğramaz.
Kafir olan karı koca müslüman olsalar, şarap, domuz ve benzeri haram şeylerden olan mehirleri konusunda dava ile bize müracaat etseler; eğer kadın, haramdan olan mehrinden almamışsa kendisine mehri misi verilmekle hükmederiz. Ama yarısını almış da yarısını almamışsa, yarı mehir verilmesini emreder, diğer yarısını yok sayarız.
Bu hadisten; faizin Veda Haccına kadar müslümanlar arasında cari olduğu anlaşılmaktadır.
Çünkü Hz. Peygamber'in, "İlk kaldırdığım faiz Abdülmuttalib'in oğlu Abbas'ın faizidir" buyurması,
o zamana kadar Hz.Abbas'ın faiz alacağının devam ettiğini gösterir. Hz. Peygamber'in, Abbas'ın faizini daha evvel kaldırıp da bunu Veda hutbesinde ilan etmiş olması da mümkündür.
Elmahlı Hamdi Yazır Hak Dini Kur'an Dili adındaki tefsirinde faizin yasaklanışını şöyle anlatmaktadır:
"Faizin hükümleri, Rasulullah'ın Peygamber olarak gönderilişinin son senelerinde ve Mekke'nin fethedildiği sıralarda nazil olmuştur. Hatta bu hükümlerin genel tatbikatı ve ilanı Veda Haccına rastlar. Bu sıralarda ise; "Bugün size dininizi ikmal ettim..." (Maide, 5/3) ayeti gereğince İslam dini kemale eriyordu.
Evvela Al-i İmran süresindeki; "Ey iman edenler! Faizi kat kat artırılmış olarak yemeyiniz..." ayeti, daha sonra da bu (Bakara, 275-279) ayetler nazil oldu.
Bu bize gösteriyor ki, faizin kaldırılması bir gelişme, olgunlaşma gayesine mebnidir. Faizin yaygın olduğu bir toplum, henüz tekamül etmemiştir ve tekamül etmeyen milletlerden faiz kaldırılamayacaktır.
Dini ahlakı yükselmemiş, sosyal yardımlaşması ağızlardan kalplere geçmemiş, sosyallikleri baskı ve tahakkümden kurtulup kardeşlik dairesine girememiş olan toplumlar faizden kurtulamazlar, kurtulamadıkça da Allah'ın rızasına uygun olan ahlaki ve sosyal olgunluğu bulamazlar.
Kişi ve toplum çıkarları arasındaki çatışmayı önleyemezler. Herhangi bir toplumda, faizsiz yaşanamayacağı hissi çoğalmaya ve faizin meşruiyyetine çareler aranmaya başlanırsa orada çöküş ve cahiliye devrine dönüş başlamıştır...
Demek oluyor ki, İslam'da faizin yasaklanışı Veda Haccından daha evvel olmuş fakat umuma ilam Veda Haccı esnasında gerçekleşmiştir.
Sakif kabilesinden Amr oğullarının, Muğire oğullarından faizli alacakları vardı. Vadesi gelince bu faizi istediler. Bunun üzerine, "Ey iman edenler! ALLAH'tan korkun ve faizin kalanım bırakın..." diye başlayan ayetler indi. Sakifliler de, "Bizim ALLAH ve Rasülü ile savaşacak gücümüz yoktur" dediler, tevbe ettiler ve sadece ana paralarım aldılar.
