Haccac-ı Zalim...
İslam tarihine "zalim" lakabıyla girmiş ve bu lakabıyla meşhur olmuş Emevi valisidir.
Emeviler'e körükörüne bağlı olması ve her emri tereddütsüz yerine getirmesinden dolayı kendisine; "köpek yavrusu" anlamına gelen "Küleyb" denilmiştir.
Ölüm haberini alan alimler, adet olduğu üzere ölüler için rahmet dilendiği halde kendisi için rahmet dilememişlerdir.
Künyesi; ''Ebu Muhammed Haccac bin Yusuf bin Hakem es-Sekafidir.''
Haccac, 661 yılında Taif'de doğdu. Hem anne hem baba tarafından Sakif kabilesinin Ahlaf koluna mensuptur. Muaviye'nin halifeliği sırasında doğduğu için Emeviler döneminde yetişti.
Kabilesi ile Emeviler arasında mevcut olan sıkı bağlılık ve ilişkiler bu dönemde de devam etti. Haccac'ın kabilesi, çok kısa süren II. Muaviye'nin halifeliğinden sonra Mervan bin Hakem'in seçiminde etkili oldu.
Haccac, halifeliğini ilan ettikten sonra Hicaz bölgesinde bunu devam ettiren Abdullah bin Zübeyr'in üzerine gönderilen iki bin kişilik ordunun başına kumandan olarak tayin edildi.
Karargahını Taif'te kurdu ve ilk etapta Mekke'ye giden yolları keserek şehri dolaylı yoldan abluka altına aldı. Şehre gıda sevkıyatının yapılmasını önledi.
Bir süre sonra beklediği beş bin kişilik destek ordusunun gelmesinden sonra Mekke'yi kuşattı. Kuşatma altı aydan fazla sürdü. Kuşatma devam ederken Abdullah İbn Zübeyr bir huruç hareketi neticesinde şehit oldu.
Bu olay neticesinde dokuz yıldır sürdürmüş olduğu halifeliği de son bulmuş, diğer taraftan Emeviler, Hicaz bölgesinde de hakimiyetlerini sağlamış oldular. Akabinde Haccac Hicaz, Yemen ve Yemame'ye vali olarak atandı.
Haccac, burada üç yıl valilik yaptıktan sonra Irak'a tayin edildi.
Daha önce bu bölgede Hazret-i Ali taraftarları ve Hariciler sık sık Emeviler'e karşı isyan ediyorlardı. Emeviler bu isyanlardan ötürü büyük sıkıntılar çekmekte olup, orduları da mağlup olmaktaydı. Haccac, çok sert tedbirlere başvurarak kontrolü sağlamaya çalıştı.
Muhaliflere destek çıkan Hicaz valisi Ömer bin Abdülaziz'in görevden alınmasını sağladı.
Daha sonra yetkileri ve valilik yaptığı alan genişletildi. Yirmi yıl boyunca Irak ve doğu illerinin valiliğini yaptı.
Haccac, ömrü boyunca Emevi saltanatı için çalıştı. Bütün gücünü devletin düzeni için harcadı.
Aynı zamanda kendisi de Emeviler'in "Mervanı" kolunun büyük desteğini gördü ve onlar tarafından kollandı.
Gerek Ehl-i Beyt ile mücadelelerinde, gerekse iç isyanlarda hep Emeviler'e sadık kaldı.
Aralarında Enes bin Malik'in de bulunduğu çok sayıda kişiye zulmetti. Çok sayıda kişiyi katletti.
Müslüman oldukları halde Arap olmayan ve diğer milletlere mensup bulunanlar "Mevali" olarak adlandırıldı.
Peygamber Efendimiz (sav) bir hadis-i şerifinde; "Sakif kabilesinden biri dava'yı nübüvvet edecek ve biri hunhar zalim zuhur edecek" (Mektubat)şeklinde gaybi bir işarette bulundu.
Abdullah ibn Zübeyr'in şehit edilmesinden sonra Haccac'ın yanına giden Esma bint Ebubekir;
"Resul-i Ekrem Sakif'ten bir yalancının, bir de bozguncunun çıkacağını haber vermişti; gördük ki, yalancı Muhtar es-Sekafi imiş, bozguncu da sensin" dedi.
Meşhur hadis ve tefsir alimi olan Said bin Cübeyr'i bile öldürmekten çekindi.
Ömrünün sonuna doğru büyük ruhi bunalım yaşayan Haccac, ölümünü isteyecek kadar büyük sıkıntıların içine düştü. Dayanılması güç hastalığa duçar oldu. Bu elem ve ızdıraplar içinde öldü 714.
Ölümünü haber alan İslam alimleri kendisi için rahmet dileğinde bulunmadılar.
Haccac-ı Zalim, Yezid ve Velid gibi heriflere ilm-i kelamın büyük allamesi olan Sadeddin-i Taftazani, ''Yezide lanet caizdir'' demiştir.
Haccac'ın küçük yaşta Kur'an-ı Kerim'i ezberlediği ve kardeşi ile birlikte Taif'te bulundukları tarihlerde çocuklara Kur'an-ı Kerim'i öğrettikleri rivayet edilmektedir.
Zalim, cebbar, kan dökücü sıfatlarla anılan Haccac'ın Kur'an-ı Kerim'in harekelenmesi ve noktalanması faaliyetleriyle de ilgilendiği nakledilmektedir.
Önemli vasıflarından bir tanesi de iyi bir hatip olmasıdır. Irak'a vali tayin edildikten sonra okuduğu hutbe Arap edebiyatının örnek metinleri arasında sayılmaktadır.
Ancak, müspet faaliyetleri kötü şöhretinin çok çok gerisinde kalmış, inancını hal ve hareketine yansıtmadığından ötürü ümmetin nazarında itibar görmemiştir.
