13 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Vatan Sevgisi...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

 

Meşhur şair Namık Kemal; 

''İnsan vatanını sever, çünkü hürriyeti, rahatı, hakkı ve menfaati vatan sayesinde kaimdir, "der.

Asr-ı saadette Peygamber Efendimiz ve ilk müslümanlar, Mekke'de müşriklerin şiddetli eza ve cefalarına, insanlık dışı baskı ve zulümlerine maruz kalıp dinlerinin emirlerini rahatça yerine getiremedikleri, ibadetlerini serbestçe yapamadıkları için Medine'ye hicret edip, orayı ikinci bir vatan edinmişlerdir. 

Asıl vatanları olan Mekke'ye de sevgi ve özlemleri de devam etmiştir.

Sevgili Peygamberimiz Mekke'den Medine'ye hicret ederken devesini Hazvere mevkiinde durdurarak Mekke'ye mahzun mahzun bakar ve;

"Vallahi sen Allah'ın yarattığı yerlerin en hayırlı, Allah katında en sevgili olanısın. 

Senden çıkarılmamış olsaydım çıkmazdım. 

Bana senden daha güzel, daha sevgili yurt yoktur. Kavmin beni, senden çıkarmamış olsaydı çıkmaz, senden başka bir yerde yurt yuva tutmazdım" demiştir. 

Bunun üzerine yüce Allah Peygamber Efendimize şöyle vahyetmiştir; 

"Elbette o Kur'an'ın tebliğini üzerine farz kılan Allah, seni yine döneceğin yere döndürecektir." (Kasas; 85)

Bir tefsire göre döneceği yerden maksad Mekke'dir. Gerçekten Peygamber Efendimiz ve ashabı hicretin sekizinci yılında Mekke'ye dönerek, fethetmişlerdir.

Vatan; doğup büyünen ve üzerinde yaşanan toprak parçasıdır. 

Vatan; görünüşte sade bir toprak parçasıdır. Fakat alelade, sıradan bir toprak parçası değildir. 

Bir milletin hakim olarak üzerinde yaşadığı, hakimiyet kurduğu, barındığı, gerekirse uğrunda canını feda edeceği toprak parçasıdır. Yurt da aynı anlamdadır. Mübarek vatanımızın her karış toprağı şehid kanlarıyla yoğrulmuştur. 

Şairinde söylediği gibi, binlerce kefensiz şehidimizin kutsal emanetidir bu vatan.

Herkes vatanını sever. Bu duygu fıtridir, insanın içinde yaratılıştan vardır. Vatan sevgisi övünülecek bir şeydir. 

Büyük şair Abdulhak Hamid, bir dörtlüğünde vatan sevgisini şöyle ifade eder;

''Fikrine girmemiş ise hüsn-i vatan

Onu sen kale alma bari utan,

Kız! Köpekler bile vatanperver.

Vatanını sevmeyen acep ne sever?''

Merhum Mehmet Akif bir dörtlüğünde bu gerçeği şöyle ifade eder:

''Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı,

Düşün altında binlerce kefensiz yatanı,

Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı

Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.''

Şairin dediği gibi:

''Bayrakları bayrak yapan, üstündeki kandır.

Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.''

Şair Abdulhak Hamid'in dediği gibi vatanını seven, ona hizmet eder ve bununla övünür, iftihar eder.

Hz. Ali şöyle der; "Şahsınıza kötülük eden bir düşmanı affediniz." Lakin vatanınıza ve milletinize kötülük eden bir kimseyi asla affetmeyiniz." der.

Süleyman Nazif'te şöyle der; "Vatan sıhhate benzer, değeri kaybedilince anlaşılır" der.

Yurt edinmede, devlet kurmada mahir olan şanlı Türk Milleti, üzerinde yaşadığımız Anadolu topraklarını kanlarını ve canlarını feda ederek vatan edinmişler, asırlarca İslam'ın bayrağını dalgalandırmışlardır. Mehmet Akif'inde söyledşğş gibi; 

''Zannetme ki ecdadın asırlarca uyudu,

Nereden bulacaktın o zaman eldeki yurdu?

Üç kıtada yer yer kanayan izleri şahid,

Dinlenmedi bir gün o büyük şanlı mücahid.''

***

Vatanımıza Hainlik Yapanlara Cevap:

Kur'anda açıkça; 

''vatan hainliği'' kavramı geçmemektedir. 

Ancak meşru devlet düzenine karşı gelen, yol kesen, terör estiren, emniyeti ihlal eden, kamu düzenini bozan, fitne fesat çıkarmak için silahlı örgüt kuran ve silahlı eylem yapanların Kur'an'da ''özet halde'' söz konusu edildiğini değişik ayetlerden anlamak mümkündür;

''Allah ve Resulüne karşı savaşan ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri ya asılmaları yahut el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut da bulundukları yerden sürgün edilmeleridir. 

Bu onların dünyada çekecekleri rezilliktir, ahirette ise, onlara büyük bir azap vardır.'' (Maide; 5/33)

"Eğer mü'minlerden iki topluluk birbirleriyle vuruşursa, onların aralarını bulun. Buna rağmen biri öbürüne saldırırsa, bu saldıran tarafla, Allah'ın emrine dönünceye kadar siz de vuruşun. 

Döndüğü takdirde aralarını hakkaniyetle düzeltin ve hep adil olun, çünkü Allah adil davrananları sever." (Hucurât, 49/9).


 

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *