29 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
1°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Bir Kadının Zinası ve Cezası...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

 

Hilal b.Umeyye, Peygamberimize gelerek, Şerik isimli birisi ile karısının zina ettiğini iddia etmiş, o da dört şahid getirmezse kendisine iftira cezası vereceğini bildirmişti. 

Hilal; "Ey Allah'ın elçisi, bir kimse karısının üzerinde bir erkek görürse şahid arar mı?" diye savunma yapmışsa da Peygamberimiz; 

"Ya dört şahid veya sırtına sopa" diyerek, ısrar etmişti.

Hilal, doğru söylediğini ifade ederek işi Allah'a bıraktı, O'nun vahiy ile durumu aydınlatacağı ümidini dile getirdi, arkasından da mulaane ''lanetleşme'' ayeti diye anılan ayetler nazil oldu.(Ebu Davud, "Talak"; 27)

Ashab'dan Hilal b. Umeyye, hanımına zina isnadında bulununca Rasulullah (s.a.v); dört şahidle bunu isbat etmesini, aksi halde zina iftirası cezası ''kazif'' uygulanacağını bildirdi. 

Hilal b. Umeyye şöyle dedi; "Ey Allah'ın Rasulu; bizden birimiz karısını bir erkekle zina halinde görüyor; delil istiyorsunuz. Seni hak olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, ben doğru söylüyorum. 

Şuna inanıyorum ki, Allah, benim sırtımı bu dayaktan kurtaracak şeyi sana indirecektir" (Buhari, Şehadat).

Bu olay üzerine aşağıdaki "mula'ane ayeti" nazil oldu.

"Hanımlarına zina isnat edip de, kendilerinden başka şahidleri olmayanların şahidliği, doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah'ı şahid tutup yemin etmesiyle olur. 

Beşinci defasında, eğer yalan söyleyenlerden ise, Allah'ın lanetinin kendi üzerine olmasını diler. Kadının da kocasının yalancılardan olduğuna dair, Allah'ı dört defa şahid tutup yemin etmesi, cezayı kendisinden kaldırır. 

Beşinci defasında; kocası doğru söyleyenlerden ise, Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını diler" (Nur; 6-9).

Ayetin ilk uygulaması Hilal ailesi üzerinde oldu. Peygamber, Hilal'i çağırdı. Hilal, doğru söylediğine dair, dört defa Allah'ı şahid tutup, beşincide, eğer yalan söylüyorsa, Allah'ın lanetinin kendi üzerine olmasını istedi. 

Sonra karısı getirtilerek, o da aynı şekilde yemin etti. Beşincide, eğer kocası doğru söylüyorsa, Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını diledi. 

Allah'ın elçisi sonra onların arasını ayırdı. 

(eş-Şevkani, Neylul-Evtar).

Lian ayetinin Uveymir el-Aclani ve zina isnadında bulunduğu hanımı hakkında indiği de rivayet edilmiştir. Ayetin hükmünün, önce Hilal ailesine ikinci olarak da, Uveymir ailesine uygulandığı görüşü daha sağlam görünmektedir. (eş-Şevkani)

Yalan ve iftirayı engellemek maksadıyla öngörülen manevi mueyyidelere ek olarak lanetleşmenin camide yapılması uygun görülmüş, böylece alenilik de sağlanmıştır. 

Aksini de caiz gören ictihadlar bulunmakla beraber mulâaneye, ayetteki sıraya göre önce erkek başlar, Allah'ı şahid tutarak, karısını açık ve seçik bir şekilde zina ederken gördüğünü dört defa söyler, beşincisinde "Eğer yalan söylüyorsam Allah'ın laneti üzerime olsun" der. 

Sonra karısı dört kere, Allah'ı şahid tutarak kocasının yalan söylediğini ifade eder, beşincisinde; "Eğer o doğru söylüyorsa Allah'ın gazabına uğrayayım" der.

Hakim ve dinleyici topluluk huzurunda bu yeminleşme yapılınca bazı muctehidlere göre evlilik bağı da çözülmüş olur. 

Bazı ictihadlara göre ise, tarafları hakim karar vererek ayırır, evliliği sona erdirir. Mula'ane yoluyla ayrılmış bulunan çiftin tekrar evliliğe dönmelerinin caiz olup olmadığı konusunda da farklı ictihadlar vardır.

Dört ay veya daha fazla belirli bir zaman ile kayıtlı buluna i'la', bu sürenin sona ermesiyle hükümsüz kalır. Sadece talak-ı bain vaki' olur. 

(Esbab-ı Nuzul; Nur suresi 6-9.ayetlerin tefsiri)

"Çoğu ulema, bir adamın karısının veya bir kocanın karısının zina etmesi halinde nikahın fesh olmayacağı üzerine ittifak etmişlerdir.'' 

Zina, gerek zifaftan önce gerekse de sonra olsun nikah fesh olunmaz. Çünkü erkeğin, kadın aleyhindeki zina davası kesinleşmemiştir. 

Eğer bununla nikahın fesh olunması mümkün olursa, mucerred zina iddiasıyla rıza ile fesholma durumunda olduğu gibi fesholurdu. Çünkü bu hırsızlık gibi İslam'dan çıkarmayıcı bir ma'siyet günah'tır. 

Yani; zina yaptığını kadın itiraf etmiyor, sadece koca iddia ediyorsa.

Ancak lian durumunda fesh gerekli olur. Çünkü karşılıklı lanetleşmişlerdir. Ancak zina yaptığı sabit olmamıştır. Peygamber (s.a.v.) kadına kazf edene haddi vacib kılmıştır. Lian vaki olduğu zaman fesih de vaki olur.

İmam Ahmed, erkeğin zina eden karısından ayrılmasının mustehab olduğunu söyler.

"Erkeğin böyle bir kadını nikahı altında tutmasını hoş görmüyorum" demiştir. "Çünkü bu kadına yatağı ifsad edib etmeyeceği hususunda artık güven duyulmaz. Erkeğin olmayan bir çocuğu ona nisbet edebilir."

İmam Ahmed; ''koca bu durumda karısı üç adet süresi temizlenmeden onunla cinsi ilişkide bulunmaz'' demiştir.

''İffetli kadınlara zina suçu atan, sonra dört şahid getiremeyenlere seksen değnek vurun; ebediyen onların şahidliğini kabul etmeyin. 

Onlar yoldan çıkmış kimselerdir.'' (Nur; 4)


 

 

 

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *