Ruhun hakikati ve Ölümden Sonraki Hali...
De ki; ''Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp buluşacaltır.
Sonra gaybıda; müşahadeedilebilmesi de bilen; Allah'a döndürüleceksiniz.
Oda size yaptıklarınızı haber verecektir''.
(Cuma Suresi; 8)
***
Sana ruhun ne olduğunu soruyorlar, de ki;
''Ruh, Rabbimin emrinden ibarettir. Bu hususta size pek az bilgi verilmiştir.'' (İsra; 85)
***
Evet, ölüm gerçeğinin üzerindeki perdeyi kaldırıp onun hakikatini tam anlamıyla kavramak mümkün değildir. Çünkü hayatı yaşamayı bilmeyen ölümü de bilemez. Hayatın bilinmesi de ruhun hakikatinin ve onun neden ibaret olduğunun bilinmesine bağlıdır. Allah Te'ala Resulü'ne dahi ruh hakkında; ''Ruh rabbimin emrindedir'' diye izahta bulunmasının dışında izin vermemiştir.
Hiçbir din alimi de ruh gerçeği hakkında beyanatta bulunmaya müsaadeli değildir. Bu hususta izin verilen tek şey; ölümden sonra ruhun halinin ne olacağı bahsidir.
Bir çok ayet ve hadis ölümle beraber ruhun yok olmayıp hem zatı hem de idrak özellikleri ile beraber varlığını sürdürdüğünü açıklamıştır.
Bu hususta rivayet edilen ayetlerden biri şehitler hakkında nazil olmuştur. Allah Te'ala onlar hakkında şöyle buyurmuştur:
''Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Allah'ın lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar.''
Büyük bedir muharebesinde Kureyş'in reisleri öldürülüp de ''akrabaları sahiplenmediği için'' cesetleri bir kuyuya atıldıklarında, Resulullah (s.a.v) kuyunun yanına kadar geldi ve her birinin adını belirterek;
''Ey falan oğlu falan! Ben rabbimin bana vaad ettiğini yardımı gerçekten gördüm; sizler de rabbinizin vaad ettiklerini gerçek olarak buldunuz mu?" diye seslendi.
Ömer b. Hattab; ''Ey Allah'ın Resulü! Onlar ölüler, onlara mı sesleniyorsunuz?'' diye sorunca, Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
''Nefsimi kudret elinde bulunduran yüce Allah'a yemin olsun ki, onlar bu sözleri sizlerden daha iyi işitmektedirler, fakat konuşmaya takatleri yoktur''
İşte bu hadis, ölen kimsenin şaki dahi olsa ruhunun varlığını devam ettirdiğine ve idrakinin olduğuna bir delildir. Yukarıdaki ayet de şehitlerin ruhlarının varlıklarını sürdüğünü ve Allah'ın kendilerine bahşettiği nimetlerden haz aldıklarını ispat etmektedir.
Ölen kişi ya said ''cennetlik'' ya da şakidir ''cehennemlik''. Bu hususta Resul-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
''Kabir, ya cehennem çukurlarından bir çukur ya da cennet bahçelerinden bir bahçedir.''
(Rıyazüs-Salihin)
Bu hadis de, ölümün sadece bir hal değişimi olduğuna, kişinin şaki ve said olduğunun ölümünün hemen ardınd belli olduğuna, ertelenenin ise, sevap ya da azap çeşitlerinin olduğuna bir delildir.
Dipnotlar:
(Buhari, Tefsir, 13; Müslim, Sıfatü'l-Kıyame, Tirmizi, Tefsir, 18; Nesai, es-Sünenü'l-Kübra.)
***
Ne Söylerler Ne Bir Haber Verirler:
Yalancı dünyaya konup göçenler
Ne söylerler ne bir haber verirler
Üzerinde türlü otlar bitenler
Ne söylerler ne bir haber verirler
***
Kiminin başında biter ağaçlar
Kiminin başında sararır otlar
Kimi masum kimi güzel yiğitler
Ne söylerler ne bir haber verirler
***
Toprağa gark olmuş nazik tenleri
Söylemeden kalmış tatlı dilleri
Gelin duadan unutman bunları
Ne söylerler ne bir haber verirler
***
Kimisi dördünde kimi beşinde
Kimisinin tâcı yoktur başında
Kimi altı kimi yedi yaşında
Ne söylerler ne bir haber verirler
***
Kimisi bezirgân kimisi hoca
Ecel şerbetini içmek de güç a
Kimi ak sakallı kimi pir koca
Ne söylerler ne bir haber verirler
***
Yunus der ki gör takdirin işleri
Dökülmüşler kirpikleri kaşları
Başları ucunda hece taşları
Ne söylerler ne bir haber verirler.
