09 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
9°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Ruhun hakikati ve Ölümden Sonraki Hali...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

 

De ki; ''Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp buluşacaltır.

Sonra gaybıda; müşahadeedilebilmesi de bilen; Allah'a döndürüleceksiniz.

Oda size yaptıklarınızı haber verecektir''. 

(Cuma Suresi; 8)

***

Sana ruhun ne olduğunu soruyorlar, de ki; 

''Ruh, Rabbimin emrinden ibarettir. Bu hususta size pek az bilgi verilmiştir.'' (İsra; 85)

***

Evet, ölüm gerçeğinin üzerindeki perdeyi kaldırıp onun hakikatini tam anlamıyla kavramak mümkün değildir. Çünkü hayatı yaşamayı bilmeyen ölümü de bilemez. Hayatın bilinmesi de ruhun hakikatinin ve onun neden ibaret olduğunun bilinmesine bağlıdır. Allah Te'ala Resulü'ne dahi ruh hakkında; ''Ruh rabbimin emrindedir'' diye izahta bulunmasının dışında izin vermemiştir. 

Hiçbir din alimi de ruh gerçeği hakkında beyanatta bulunmaya müsaadeli değildir. Bu hususta izin verilen tek şey; ölümden sonra ruhun halinin ne olacağı bahsidir.

Bir çok ayet ve hadis ölümle beraber ruhun yok olmayıp hem zatı hem de idrak özellikleri ile beraber varlığını sürdürdüğünü açıklamıştır. 

Bu hususta rivayet edilen ayetlerden biri şehitler hakkında nazil olmuştur. Allah Te'ala onlar hakkında şöyle buyurmuştur:

''Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Allah'ın lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar.''

Büyük bedir muharebesinde Kureyş'in reisleri öldürülüp de ''akrabaları sahiplenmediği için'' cesetleri bir kuyuya atıldıklarında, Resulullah (s.a.v) kuyunun yanına kadar geldi ve her birinin adını belirterek;

''Ey falan oğlu falan! Ben rabbimin bana vaad ettiğini yardımı gerçekten gördüm; sizler de rabbinizin vaad ettiklerini gerçek olarak buldunuz mu?" diye seslendi. 

Ömer b. Hattab; ''Ey Allah'ın Resulü! Onlar ölüler, onlara mı sesleniyorsunuz?'' diye sorunca, Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:

''Nefsimi kudret elinde bulunduran yüce Allah'a yemin olsun ki, onlar bu sözleri sizlerden daha iyi işitmektedirler, fakat konuşmaya takatleri yoktur''

İşte bu hadis, ölen kimsenin şaki dahi olsa ruhunun varlığını devam ettirdiğine ve idrakinin olduğuna bir delildir. Yukarıdaki ayet de şehitlerin ruhlarının varlıklarını sürdüğünü ve Allah'ın kendilerine bahşettiği nimetlerden haz aldıklarını ispat etmektedir. 

Ölen kişi ya said ''cennetlik'' ya da şakidir ''cehennemlik''. Bu hususta Resul-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurmuştur;

''Kabir, ya cehennem çukurlarından bir çukur ya da cennet bahçelerinden bir bahçedir.'' 

(Rıyazüs-Salihin)

Bu hadis de, ölümün sadece bir hal değişimi olduğuna, kişinin şaki ve said olduğunun ölümünün hemen ardınd belli olduğuna, ertelenenin ise, sevap ya da azap çeşitlerinin olduğuna bir delildir.

Dipnotlar:

(Buhari, Tefsir, 13; Müslim, Sıfatü'l-Kıyame, Tirmizi, Tefsir, 18; Nesai, es-Sünenü'l-Kübra.)

***

Ne Söylerler Ne Bir Haber Verirler:

Yalancı dünyaya konup göçenler

Ne söylerler ne bir haber verirler

Üzerinde türlü otlar bitenler

Ne söylerler ne bir haber verirler

***

Kiminin başında biter ağaçlar

Kiminin başında sararır otlar

Kimi masum kimi güzel yiğitler

Ne söylerler ne bir haber verirler

***

Toprağa gark olmuş nazik tenleri

Söylemeden kalmış tatlı dilleri

Gelin duadan unutman bunları

Ne söylerler ne bir haber verirler

***

Kimisi dördünde kimi beşinde

Kimisinin tâcı yoktur başında

Kimi altı kimi yedi yaşında

Ne söylerler ne bir haber verirler

***

Kimisi bezirgân kimisi hoca

Ecel şerbetini içmek de güç a

Kimi ak sakallı kimi pir koca

Ne söylerler ne bir haber verirler

***

Yunus der ki gör takdirin işleri

Dökülmüşler kirpikleri kaşları

Başları ucunda hece taşları

Ne söylerler ne bir haber verirler.

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *