22 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Bir İnsanı Tanıma Yolları Nelerdir...?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

 

Bir adam Hz. Ömer'in yanında bir hususta şahitlikte bulunmuştu. Ömer ibnü'l-Hattab hazretleri ona;

''Ben seni tanımıyorum, seni tanıyan birini getir, '' dedi.

Orada bulunanlardan birisi,

Ben onu tanıyorum, deyince Hz. ömer,

Nasıl bilirsin? diye sordu. 

O da; Emin ve adil bir adam olarak, tanıyorum, cevabını verdi.

Hz. Ömer (r.a.) tekrar sordu:

Gecesini gündüzünü bildiğin, yakın bir komşun mudur?

Hayır, diye cevap verdi adam.

Hz. Ömer (r.a.) sormaya devam etti:

İnsanın takvasını ortaya koyan, muamelesidir. 

Bu adam, alış'veriş yaptığın bir kimse midir?

Adam tekrar;

Hayır, dedi.

Hz. Ömer (r.a.) bu defa;

Bununla, insanın ahlakının güzel veya çirkin olduğunu anlamaya imkan veren bir yolculuk yaptın mı? diye sordu.

Adam bu soruya da;

Hayır, cevabını verince, Hz. Ömer (r.a.),

Sen onu tanımıyorsun, dedi ve sonra da adama dönerek;

''Git, seni tanıyan birini getir, buyurdu.''

Demek ki, bir insanı iyi tanıyabilmek, doğruluk ve dürüstlüğünden emin olabilmek için; onunla, ya yakın komşuluk yapacaksın veya alış-verişte bulunacaksın yahut da beraber yolculuk edeceksin... 

Aksi takdirde, yani bu ölçülerden hiçbirisi ile tartmadığın bir kişi hakkında, müsbet veya menfî yönde şahadette bulunmayacaksın. 

Zira bu demektir ki, sen onu tanımıyorsun

***

Komşunun Şikayeti:

Biri, Resul-i Ekrem (s.a.v)'in huzuruna geldi ve;

''Bana eziyet ederek huzurumu bozuyor'' diye komşusunu şikayet etti.

Resul-i Ekrem (s.a.v):

''Tahammül et ve komşunun gürültü patırtısına aldırma, belki gidişatını değiştirir, buyurdu.''

Bir müddet sonra ikinci defa gelerek, şikayet etti. Resul-i Ekrem (s.a.v) bu kez de tahammül et buyurdu.

Üçüncü defa geldi ve;

''Ya Resulallah, benim bu komşum gidişatını düzeltmiyor, beni ve ailemi rahatsız etmek için gerekenlerin hepsini yapıyor'' dedi.

Resul-i Ekrem (s.a.v) bu defa ona;

''Cuma günü, ev eşyalarını dışarı çıkar, yoldan gelip geçen halk görsün. Halk, sana; niçin ev eşyalarını buraya döktün? diye soracaktır. 

Kötü komşunun elinden diyerek, şikayetini bütün halka söyle.

Şikayetçi aynısını yaptı, eziyet eden komşu ise, peygamber daima tahammül et diyecek diye, hayal ediyordu. Halbuki zülmün def edilmesi hukukun müdafaası hususunda İslamiyetin, mütecavize saygı göstermeyeceğini bilmiyordu. 

Böylelikle herkesin huzurunda rezil olacağını sezen eziyetçi komşu, konuyu öğrenince yalvarıp yakarmaya başladı ve adamın, eşyasını evine taşımasını rica etti. 

Aynı zamanda komşusunu incitecek şekilde bir şey yapmamaya söz verdi

***

Gerçek Dostlar Azaldı mı:

Bir kimse, Cüneyd-i Bağdadi Hazretlerine,

''Bu zamanda hakiki kardeşlikler azaldı. Nerde o, Allah için olan kardeşlikler,

eski dostluklar? demişti.

Cüneyd-i bu sözün sahibini şu karşılığı verdi:

''Eğer senin sıkıntılarına katlanacak, ihtiyaçlarını giderecek birini arıyorsan, bu zamanda,

öyle bir kardeşi ve dostu bulamazsın.

Ama, kendisine Allah için yardım edeceğin, sıkıntılarına Allah rızası için katlanacağın kardeş

ve dost arıyorsan, böyleleri çoktur.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *