Türkmen Lider, Kerkük'te Şehid edildi
Irak Türkmen Cephesi Liderlerinden Münir Kafili, özel otomobili ile evine giderken kalleş ve korkaklar tarafından susturucu silah kullanarak, Münir beyi şehit ettiler.
12 Hazirandan itibaren Kerkük, Peşmerge güçleri'nin elinde idi.
Olayın duyulması sonunda Salihi, bir konuşma yaparak, bu olayın Türkmenleri korkutmadığını, aksine dahada cesaretlendiğini belirterek, Türkmen kardeşlerimizi sabır ve metanetle davranmalarını istiyorum dedi..
***
Merhum Münir Kafili Kendini Anlatıyor:
Münir Kafili, 1953 yılında Kerkük'ün merkezinde doğdum. İlk ve ortaokulu Kerkük'te bitirdim.
Ardından, babamın devlet görevi nedeniyle Diyala iline taşındık.
Orada bazı ailevi nedenlerden dolayı liseyi gece okullarında bitirdim. İdari İşler Enstitüsü'nü bitirdikten sonra bazı siyasi nedenlerle cezaevine gönderildim. Hapse girme sebebim siyasidir;
''Türkçülük davasıdır.'' Aynı yıllarda Türkiye'de de solcu sağcı gibi benzer sıkıntılar vardı.
27 Ekim 1980'de cezaevine girip 21 yıl sonra,
1 Ağustos 2001'de çıktığımda, geride bıraktığım altı aylık kızım artık 22 yaşında fakülte mezunu bir yetişkin olmuştu.
Çıktıktan kısa bir süre sonra Erbil'e yerleştim.
Gençlik yıllarımda özellikle Kerkük'te bir sürü Türk şirketi vardı. Ben bu şirketlerin birinde idare müdürü olarak çalışıyordum.
O zaman bizim içimizde büyük bir Türk sevgisi vardı.
1918'deki İngiliz işgalinin ardından bize daima Osmanlı Devleti'nden kalmış azınlıklar olarak bakıldı. Bu da bizde çok kırgınlık yarattı.
Osmanlılar 564 yıl Irak'ta hakimiyet sürmüşlerdi. Özellikle Araplar üzerinde. Biz Osmanlı Devleti'nin ana unsuru olduğumuzdan yaptığımız her şey Osmanlı'nın tarihine yazılmıştır.
Iraklı Türkmenlerin modern tarihi ise, Osmanlı Devleti'nin çekilmesiyle başlar. Irak'ta Krallık ve Cumhuriyet zamanında Türkmen kimliğini yok etmeyi amaçlayan politikalar uygulandı.
1970'de verilen kültürel ve siyasi haklar ilk 6 ay geçtikten sonra uygulanmadı.
Daha sonra topraklarımızda demografik oyunlar başladı. Özellikle; Kerkük, Diyala, Musul, Selahattin gibi bölgelerde.
Kerkük parçalanmaya başladı:
1976'da Kerkük'ün en büyük ilçesi olan Tuzhurmatu Kerkük'ten alınıp Selahattin ili kuruldu ve ona verildi. Kerkük'ün adı; El-Tamim olarak değiştirildi.
Bu siyasete karşı çıkmak için kendimizi nasıl hazırlamamız gerektiğini düşündük.
1980-2001 arasındaki mahkumiyetinizden sonra gözlemlediğiniz en önemli değişimler nelerdi?
Cezaevine girince orada kendi düşüncelerimize yakın insanlarla bir araya geldik.
Kendimize yakın ve aynı nedenlerle ceza alan insanlar tanıdık. Ama bunun yanında farklı şecereleri, etnik kökenleri, mezhepleri ve siyasi mücadeleleri olan kimselerle de birlikteliğimiz oldu.
Saddam yönetimine karşı olan pek çok insan tanıdık. Onlarla işbirliği yaptık. İlişkimiz cezaevinden sonra da devam etti. Milliyetçilik de budur. Milliyetçilik, insanın damarında eriyen bir kandır, insan daima onun peşinden koşar.
1980'de cezaevine girerken Saddam İran'a savaş ilan edeli bir ay olmuştu. Çıktığımda ise, iki ülkede de savaş bitmiş, Kuveyt nedeniyle Körfez Savaşı olup sonuçlanmıştı.
Bir yıl sonra Amerika Saddam'dan tamamen kurtulmak için hazırlıklara başlayacaktı.
Bu arada gerek İran-Irak Savaşı gerek 1991'deki Körfez Savaşı'nda çok fazla insan kaybı yaşanmıştı. Kimi öldü kimi göç etti. Bunların genellikle gençlerdi. Çoğu hayatını kurtarmak için komşu devletlere ya da Batı'ya göç ettiler. Savaş esiri olarak, İran'da uzun süre tutuklu kalanlar oldu.
Savaştan sonra peyder pey döndüler. Ama geldiklerinde artık onlar için hayatın manası tadı kalmamıştı.
Üzerindeki büyük baskı nedeniyle halk bastırılmıştı. Ama gizli gizli de olsa evlerde köşede bucakta fikriyatını sürdürmeye çalışıyordu.
Çocuklara konulan isimlere dahi Saddam rejiminin müdahalesi vardı. Türkeş, Timur, Alparslan, Arslan gibi isimler kabul edilmiyordu.
Bu isimleri koyduğun anda sıkıntısına katlanman gerekiyordu.
Irak zengin bir devletti ama bütün gelirlerini silaha ayırıyordu.
ABD'nin ambargoları nedeniyle Iraklılar Afrikalıların seviyesine geriledi. Saddam'ın toplum üzerindeki yoğun baskıları da sürüyordu.
Bu arada Saddam'ın yurt içindeki ve dışındaki muhalifleri de artıyordu. Ben 2001'den kısa bir süre sonra Erbil'e yerleştim. Erbil'de o zaman yeni bir bölgesel yapılanma vardı. Orada; Irak Milli Türkmen Partisi'nin merkez karar kuruluna girdim.
10 Nisan 2003 tarihinde Kerkük'e girerken Türkmen bayrağı çeken ilk grup bizim grubumuz oldu.
İki yoldan girdik. Biz Erbil-Kerkük yolunu kullandık. Sabah saat 10 gibi Kerkük'e girdik. Daha sonra siyasi faaliyetlerimiz devam etti. O zaman biz Türkmen Milliyetçi Hareketi (TMH) isimi bir parti kurmaya karar verdik. TMH birinci seçimlere katıldı ve halen varlığını sürdürüyor. Neticede Irak siyasetinde devlete karşı duran bir etnik grup ortaya çıkmıştır. Bu yüzden biz bazı insanlarımızı kaybettik. Devlet tarafından tutuklandılar, sonra cezaevinde yattılar, idam cezası da aldılar.
Ama artık Türkmenlerin varlığını ortaya koyan bir hareket doğmuştu.
