CAHİLİYE DEVRİNDE KADIN...
Cahiliye devrindeki Arabistan'da kadın yaratıkların en aşağılığı demekti.
Netekim Cahiliye devrinin bir şairi şöyle söyler:
''Kadınlar bizim için yaratılmış şeytan şerridirler
İşte şeytanların şerrinden ben Allah'a sığınırım''.
Behrah'ın hükümdarının kızı öldüğü zaman meşhur Ebu Berkir Huarizmi şiiri, tesliyat makamında yazıp göndermişti.
Başka bir şair de şöyle der;
''O benim yaşamamı arzu ediyor.
Ben ise, şefkat göstermek için onun ölümünü istiyorum.
Çünkü ölüm, bir kadın için en değerli misafirdir''.
FRANSIZLARA GÖRE KADIN:
Bunların kadın hakkındaki sözleri pek zalimanedir. Montesquieeu şöyle diyor:
''Tabiat, erkeğe akıl ve fikir vermiştir, kadına sadece güzellik ve süsü. eğer kadının bu dış görünüşü ortadan kalkacak olursa onun ehemmiyeti ve değeri kalmayacaktır.''
Diderot'un akidesine göre kadınlar; sadece şehvet eğlence için yaratılmışlardır.
Rousseau bir az daha nezih kelimeler kullanarak kadın hakkında şöyle söyler:
''Kadın erkeğin gönlünü hoş etmek için yaratılmış bir mahluktur,
Fakat, ''niçin erkek de kadının gönlünü hoş eylemek için yaratılmış olmasın?" diye bir sual karşısında Montesquieeu şöyle der;
''Bu mesele erkek için pek de mühim bir vecibe değildir.''
''Kadın tabiat tarafından erkeğe verilmiş bir hediyedir ki, çocuk yapsın. Kadın bizim malımızdır, mülkümüzdür, biz kadının malı-mülkü değiliz.'' (NAPOLYON)
ALMANLARA GÖRE KADIN:
Kadınlara karşı düşmanlık hususunda Alman milletide nam kazanmıştır. Netekim onlar bu mevzuu, ilmi ve felsefi esaslarada bağlamak yolunda çalışayorlardı.
Schopenhawer'in dediğine göre;
''Erkeğin zekası ve fikri inkişafı 28 yaşında kemal haddini bulur. Kadının ise, 18 yaşında.
Bu yaştan sonra kadın ne akli ne de fikri hiç bir inkişaf göstermez.
İSLAMDA KADIN:
Cenab-ı Hak buyuruyor:
''…. Anaya iyi davranın …….'' (Nisa Suresi; 36)
''… Anaya iyilik edin'' (Enam; 151)
''Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti.
Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine ''öf!'' bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.
Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve; ''Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara öyle rahmet et!'' diyerek, dua et. (İsra; 23-24)
''Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. Önce bana, sonra da ana-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur…'' (Lokman; 14)
''Biz insana, ana-babasına iyiliketmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. Taşınması ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer. Nihayet insan, güçlü çağına erip kırk yaşına varınca der ki; Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et ….'' (Ahkaf; 15
Bir gün Resulullah'a bir kimse gelir ve sorar:
''Benim kendisine hizmet ve ülfet etmeme, insanlar içinde en layık ve en haklı olan kimdir?'' Resulullah efendimiz:
Anandır.
Sonra kimdir?
Sonra anandır.
Sonra kimdir?
Sonra anandır, buyurdular.
O zat gene;
''sonra kimdir, deyince Peygamber Efendimiz buyururlar;
Sonra babandır.
Bu hadiste, anaya ihsanın üç kere tekrar olunması, ananın evlat üzerinde, babanın üç misli iyilik ve ihsan hakkı oılduğunu ifade eder.
Bunlar, hamilelik yorguluğu, doğurma eziyeti, ve emzirme ye karşı sayılabilinir.
Anne'ye günah olan bir şeyi emretmedikçe itaat etmek vacipdir.
Oğul nafile namaz kılarken, annesi kendisine seslense, ona eziyet vermemek için namazı bozması gerekir. Hatta bazı Şafii alimleri, farz olsun nafile olsun mutlaka namazı bozmak gerektiğini genel bir kaide olarak kabul etmişlerdir.
İslam'a göre, ana kafir olsa bile, mü'min olan evladının iman ve itikadına ilişmedikçe, ona ihasan ve güzellikle muamele etmesi evladı üzerine vaciptir.
Anne hukukunun yüksekliği hususunda en meşhur hadis-i şerif şudur.
''CENNET ANNELERIN AYAGI ALTINDADIR''
İşte büütn bu ayet ve hadislerden anlaşılacağı üzere, İslamiyet anne olmak haysiyetiyle kadına en büyük, en muhterem bir mevkii vermiştir.
