29 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
3°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

ŞAİR REŞİT AKİF HÜRMÜZLÜ...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

 

Babasının resmi görevi dolayısıyla, 1893'te Irak'ın Nasıriyye kentinde doğdu. Hürmüzlü ailesine mensup Ali Efendi'nin oğludur. 

İlk öğrenimini Kerkük'te yaptı. İngiliz işgaline karşı, gazete ve dergilerde yazdığı şiir ve yazılardan dolayı Bağdat'a sürgüne gönderildi. 

İki yıl süren Bağdat'taki sürgün hayatı, kefalet ile son buldu ve tekrar Kerkük'e döndü. 

25 yıl öğretmenlik görevinde bulundu. Daha sonra, mülkiyeye intisab etti. 1937'de tayin edildiği nahiye müdürlüğü 14 yıl sürdü. 

1950 yılında emekli oldu. Ölümüne kadar Kerkük'te yaşadı.

Reşit Akif, şiir ve yazılarını Kerkük'te yayımlanan Necine, Afak, Musul'da yayımlanan El Necah ve İstanbul'da bir zamanlar çıkan Yeşilada ve Fuzuli adlı gazete ve dergilerde yayınlamıştır. 

1961'den sonra şiir ve yazıları Bağdat'ta çıkan Kardeşlik Dergisi'nde yer almıştır. "Yarınki Türkmen evladına vasiyetim" adlı şiirinde ise,  

14 Temmuz 1959 yılında Kerkük'te yaşanan acı faciaları ve katliamı anlatmıştı. O elim hadisede şehit düşen Türkmenleri en iyi şekilde anlatmıştır. 

Şiirleri, ne yazık ki kitap halinde basılmamıştır.

17 Şubat 1973 yılında Kerkük'te vefat etmiş, Şüheda Mezarlığı'nda defnedildi.

Kaynak: (Kerkük Şuarası, Kardaşlık, 5/5, Eylül 1965, s.20; Habib Hürmüzlü, Reşit Akif Hürmüzlü'den Hatıralar.)

 

Yarınki Türkmen evladına vasiyetim:

''Dille tarif edeyim ben şu elim vakiayı

Kerkük'e düşman eliyle yapılan faciayı

Bin dokuz yüz elidokuz yılının Bayramı

Cumhuriyet günü ondört Temmuz'un akşamı

O ne meşum gün idi bir sürü vahşi canavar

Verdi Türk gençlerini eyledi yağma nagivar

Evlerinde otururken kız, oğul, anne, baba

Kadın erkek demeden canlara kıydı sefha

Ne fazahat ne feci mateme döndü Bayram

Hiç hatıra gelmezdi olur böyle bir encam

Koydu her eve o gün acı, hazin ve veyla

Anneler bağırıyor Fatma, Ahmet ve Leyla

Ak sakallı babalar çağırıyor yandım aman

Nerede kaldı bilemem yavrular Orğan, Osman

Kınalı taze gelinler döküyor göz yaşı

Gizli gizli inliyor o gene almış başını

Kardeşim gitti yazık ben kime feryad edeyim

Babamı aldılar ondan kime istimdad edeyim

Mahşere döndü o gün sanki kuduzlandı beşer

Nerede kaldı yiğitler ne haber var ne eser

Kasım'ın beli kırılmış Ata başsız yatıyor

Serseriler o yiğit Cahid'e ipler atıyor

Bahçesinde vuruldu kana boyandı İhsan

Doktor insanlığa hadim ona kıymaz er olan

Ali göğsünden vurulmuş inliyor Nazlı "Emel"

Yumdu dünyaya ak gözlerini söndü Emel

Sarmaşıb birbirine Avcı Muhammet ile Salah

İki kardeş ne hazin manzara yareb o sabah

Alınıp evden asıldı baş aşağı Nurettin

Söyle Allah'ım niçin olsun bu ne insaf bu ne din

Verildi Nadi içinde daş ile Abdullah'ı

Kendin göster o kafirlere ey adli ilahi

Astı Şakir ile Zuheyri, Nakip oğlu Gani'yi

Kahret Allah, bu zulmü yapan alçak denii

Çaycı Osman hele o mert yiğit bak ne yaman

Göğsünü deldi o zalim başını aldı nişan

Fuat'ın oğlu Nihat ile Cihad'ı bir arada

Dizdiler kurşuna yareb ev içinde odada

Ne fazahatle şehit etti Mühendis Kemal'i

Sonra Bağdat'a sevk ettiler ehli ve eyali

Kazım ile Refik'i Cuma Tisinli o yiğitler

"Türkmendir bunlar" dediler öldürdüler itler

Parçalandı tomiken ile Enver'in de kafası

Baş açık yalın ayakla dağlara düştü anası

Hele Sıddik ile Abdülhalık bilsen ne yaman

Vurup öldürdüler yiğitleri ağlasın insan

Necim'in gözü oyulmuş çırpınıyor Fethullah

Diri çıplak ikisi birden asılmış eyvah

Hasip'in İbrahim'in bacıları saç yoluyor

Adil'in annesi oğlum diyerek can veriyor

Zuheyir'e oldu feda mateme döndü gülzar

Şuheda zümresine girdi ne mutlu lazar

Daha birçok koç yiğitler sürüklendi asıldı

Sonra zilletle hakaret ile çirkaba atıldı

Daha namerdcesine facia oldu bunu bil

Babanın, kardeşinin, hemşerinin kanını sil

Hiç unutma kırılan belleri ezilen bacağı

Dökülen kanı çıkan canı kırık el ayağı

Bu cenabet bu fazahet ne için oldu o gün

Komüniste, o kızıl vahşilere oldu düğün

Hep şavaride sürüklendi aziz şanlı şehit

Etmedi kimse bunu sor ne Yahudi ne Yezidi

Başları daşla, demirle ezerek sandı kütük

Her felaket ve fecayi ona nisbtele sönük

Nereler birbirine çarpsa da ateş küle çıksa

Dalgalar kalksa sular daşa deger sahili yıksa

Bir büyük ülkeyi hep parçalasa zelzeleler

Yıkılı verse harap olsa dağı ila kayalar

Bin cehennem ağız açsa fişkırarak bin volkan

Dağılıp her tarafa aksa da seller gibi kan

Hepsi hiçtir, geçici adi birer hadisedir

Unutulmaz Şüheda kanı o bir faciadır

İşte ey ruh şebap sizleredir bunca hitap

İntikamsız hatim olunmaz şu siyah kaplı kitap

Bu mübarek kanı silmezsen eğer bizlere lanet

Nefret bize, zillet bize lanet bize lanet….

***

Bu vesile ile şehitlerimizi minnetle yadediyor, Allah'tan rahmet diliyorum.

Kaynak: Kerkük Türkmen Ocağı...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *