29 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
3°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Örnek Bir İslam Kadını Şair'e Hansa...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

 

Celal ve Cemal Aynasında Kadın kitabında Cevad Amuli, ''Şiir ve Edebiyatta Dahi Kadınlar'' başlığını açar ve bize Hansa'yı anlatır. 

Bölgede kurulan en meşhur ve büyük panayır olan Hicaz'daki Ukaz Panayırı'nda şiiri seçilen on kişiden biri olmuştu Hansa. 

Çok meşhur bir Arap şairinin torunuydu. Peygamberimiz'i işitir işitmez çocuklarını alıp Medine'ye hicret etmiş, ailece Müslüman olmuşlardı. Kumarbaz kocası, Hansa'nın da kendisinin de bütün mal varlığını bu uğurda tüketip eşini ve çocuklarını zor duruma sokunca üvey kardeşi Sahr ona sahip çıkmıştı. 

Önceden de şiirler söylüyordu söylemesine ama asıl şair olarak anılması, kardeşlerinin bir kabile savaşı sırasında ölümü üzerine yazdığı mersiye ile oldu. 

Öz kardeşi Muaviye hemen ölmüş, ablasına ondan daha cömert ve fedakar davranan üvey kardeş Sahr ağır yara almıştı. Yarayı bir yıl tedavi eden Hansa'nın kardeşinin iflah olmayıp ölmesiyle söylediği ''Raiyye'' başlıklı kaside, bütün dil ve belagat ustalarını hayrete düşürdü. 

Peygamberimiz de kimi şiirlerinden hayrete düşmüş hayranlığını dile getirmişti. 

Şiiri kusursuz görülen bir şairdi.

Hansa imana hemen açmıştı kalbini. Peygamberimiz hak dini duyurduğunda Cahiliye kibriyle erkek ve kadın birçok ileri gelen kişi hemen reddetme yoluna giderken o, şairliğinin dehasıyla hakikati kavramakta gecikmemişti.

Kelimelerin gücünü ne kadar iyi tarttığına dair bir örneği Amuli'nin kitabından okumak lazım.

Zamanın en iyi şairlerinden Hassan bin Sabit kendini en büyük şair ilan edince Hansa, okuduğu kasidenin en çok güvendiği beytini, beytül gazelini yeniden okumasını istemişti. 

İki mısradaki her bir kelimeye getirdiği şerhlere hayranlık duymamak mümkün değil. Peygamberimiz'in önümüze örnek olarak koyduğu kadının profili böyle yüksek işte.

Onun şair yüreği öyle hassastı ki Peygamberimiz'in ölümünden sonra nice mersiyeler dizdi. 

İslam için yapılacak Kadisiye savaşı öncesinde dört oğlunu toplayıp yaptığı vasiyet onu eşsiz kılıyor. Onları derin bir şefkatle süzdükten sonra söyledikleri;  ''Dünya, ahiret karşısında değersizdir; payidar olan yurt, payidar olmayan yurttan daha iyidir. Dininiz için çalışın ve cepheleri sıcak tutun. Soylu bir anne babadan geliyorsunuz ve bunu göstermenin zamanı. Siz kendi iradenizle Müslüman oldunuz ve kendi iradenizle hicret ettiniz.'' 

Onları cesaretlendirmek için de Al-i İmran'ın son ayetini okumuştu; sabırda yarışmaktan, nöbetleşmekten söz eden ayet; ''savaş cephesinin ısındığını, tandırın kızdığını gördüğünüz zaman ekmeği tandırdan alın; bu durum iyi bir durumdur artık geri dönmeyin'' diyordu çocuklarına. 

''Şimdi tandır ısınmıştır'' sözü Peygamberimiz'e atfedilir. 

Hansa da elbette ondan işitmiş ve bunu kullanmıştır.

Onun şair yüreği öyle hassastı ki, Peygamberimiz'in ölümünden sonra nice mersiyeler dizdi. 

İslam için yapılacak Kadisiye savaşı öncesinde dört oğlunu toplayıp yaptığı vasiyet onu eşsiz kılıyor. 

Onları derin bir şefkatle süzdükten sonra söyledikleri:  ''Dünya, ahiret karşısında değersizdir; payidar olan yurt, payidar olmayan yurttan daha iyidir. Dininiz için çalışın ve cepheleri sıcak tutun.'' 

Kadisiye savaşında meydan savaşı ısınmış şahadet pazarı kurulmuştu. Oğullarına; ''böyle bir fırsatı ganimet bilin, Allah için koşun'' diyen bir şairle karşı karşıyayız. Kendinizi ortaya koyun, canınızı bu güzel alışverişte esirgemeyin. Kitaplar, sabah olunca dört kardeşin de erkenden cepheye gidip en ön saflara atıldıklarını yazıyor. 

Savaşırken annelerinin onlara vasiyetinden recezler söylüyorlarmış. Hepsi peş peşe şehit düşmüşler. Sonra; Haber ulaştığında Hansa; "beni onların ölümüyle şereflendiren Allah'a hamd olsun" demişti. 

Amuli'ye göre böyle yürekli erkekler, mesela Ebu Zer'ler bolca anılıyor ve daha çok erkeklerin kahramanlıkları nesilden nesle iletiliyor. 

Kadınlar da böyle anılsaydı kimse onlardan kararsız, naif, zavallı, korkak diye söz edemezdi.

Hansa oğullarına; ''bu savaş eski savaşlarımız gibi basit çıkarlar uğruna yapılan çapulculuk ve yağmacılık savaşı değil. 

Elleriyle yaptıkları putlara tapan, kız çocuklarını diri diri gömecek kadar vahşileşen putperestlere hak ve adaleti gösterme savaşı, ta kumandanlarının yanına kadar ilerleyin onunla çarpışın'' diyordu. 

Bu sözler diğer sahabeleri de coşturmuştur. Savaşın zaferle sonlanmasında bu kelimelerin payı var. Ondan ne zaman söz edilse Peygamberimiz ''örnek bir İslam kadını'' buyururlardı. 

Şiiri; hicreti, şehitlerin analığıyla, derin imanıyla içimize işleyen biri.

Şiir her zaman kanla yazılıyor. Hayatın tam içinden süzülüyor.

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *