Dua ve Riyakarlık...
Dua; ibadetin bir şekli ve hatta ibadetin özüdür.
Dua; kulun haddini bilmesidir.
Kul, haddini bilince kendisinin aciz, Allah'ın mutlak kadir; kendisinin fakir, Allah'ın El-Muğni; kendisinin zayıf ve güçsüz, Allah'ın El-Azim ve El-Kebir olduğunun farkına varır...
Kul, haddini bilince, dua ibadeti olmayınca, Allah katında değerinin olmayacağının farkına varır... Hayat, imtihan ve bir kez verilen sınav imkanında, kendisine verilen istisnasız her şeyin bir imtihan vesilesi olduğunun farkına varınca, duanın önemi ve duaya olan ihtiyacını daha bir kavrayacaktır…
Allah (cc) duaya verdiği önemi, şu ayetle insanoğluna bildirmiştir:
''De ki; Sizin duanız olmasaydı, Rabbim size değer verir miydi? Fakat siz gerçekten yalanladınız; artık bunun azabı da kaçınılmaz olacaktır.'' (Furkan;77)
De ki, Ey Peygamber, Allah katında, duanız olmasa bir değeriniz yoktur…
Hz. Ali; ''Anlaşılmayan ibadette, hayır yoktur'' buyurarak, önemli bir gerçeğe dikkat çekmiştir... Bunun içindir ki, ne manasının farkında olmadan ezberlenerek tekrar edilen kelimeler ve ne de bir başkasının dillendirdiklerine ''amin'' demekle, dua ibadeti yerine getirilmiş olmaz…
***
EKRANLARDA TOPLU DUA:
Son zamanlarda ekran müdavimleri ve Ramazan hasatçıları var ya..., halkın karşısına çıkarak, riyakar halleri ile içinde olmadığı halde,
''Ah ne güzel dua yaptı hocaefendi desinler'' diye dua ediyor ve taraftarlarıda yüksek sesle; AMİN diyor.
El, kol hareketleri, mübareklerin ağzından adeta bal akıyor sanki. Yeni bir icad yok. Hep eski asılsız israli hikayelerle halkı korkutuyorlar.
Bu Hoca efendiler, ekrandan aldıkları hasatları Gazze halkına dağıtsın ben onlardan özür dileyeceğim.
Dua; Yaradan ile kul arasında yapılan gizli bir sırdır:
Bu sır, ekranlarda değil, kişilerin yüreğindedir. Oranın sahibi yalnız Allah'tır.
Kardeşim, dua; Yüce Mülk Sahibine kişi içinden ne geliyorsa onu duyurmasıdır.
Acizliğini çaresizliğini bildirmesidir.
Aynen Hz. Yusuf ve Hz. Yakup ve Hz. Eyyubun duaları gibi.
Hele hele gece yarısından sonra Rabbi ile başbaşa kalarak, Yaradana acizliğini belirtmesidir.
Ramazan ayında ne kadar hasad alacağını biliyor ve yandaşlar toplayarak, dua şovu yapanlar için o dua ne kadar geçerlidir bilmemiz gerekir.
Dua, sadece Allah için olmalıdır.
Allah'ın emrettiği olmalı ve emrettiği gibi yapılmalıdır…
Kur'an'da, insanlığın önderi olan Peygamberlerin yaptıkları dualar, ne isteyeceğimizi ve nasıl isteyeceğimizi, bize, öğretmektedir.
Tevhid Öğretmeni Hz. İbrahim, sorumluluğunun bilincinde olan bir baba örneğiyle, duasını öğreterek, isteyeceklerimizin ehemmiyetine dikkat çekmiştir.
İbrahim şöyle demişti:
''Rabbim! Bu şehri güvenli kıl; beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut. ''Rabbim! O putlar çok insanları saptırdı; bana uyan bendendir, bana kaşı gelen kimseyi sana bırakırım;
Sen bağışlarsın merhamet edersin.''
(İbrahim; 35-36)
Duasıyla inanç noktasında; ''Rabbim! Beni ve çocuklarımı namaz kılanlardan eyle.
Rabbimiz dualarımı kabul buyur.
Rabbimiz! Hesap görülecek günde beni, anamı, babamı ve inananları bağışla.'' (İbrahim; 40-41)
Dua ederken, dili olmadığı için feryat edemeyen, Filistinli ve Zulüm altında can veren himayesiz çocukların için de Allah'a duada bulunalım.
