YAŞLILARA BİRAZ DAHA SAYGILI OLALIM...
Her toplumun değer yargıları vardır.
Tarih boyunca bizi biz yapan, ayakta durmamızı sağlayan değer yargıları içinde; ''küçüklere şefkat, büyüklere saygının'' büyük bir yeri vardır.
Toplumun saygı gösterilmeye en layık insanları, yaşlılardır.
Çünkü onlar, ömürlerinin büyük bir bölümünü gençleri yetiştirmek ve topluma hizmet etmekle tüketmişlerdir.
Toplumun temel direği olan yaşlılara gereken ilgi ve saygıyı göstermek hem dini hem insani bir görevdir. Hele bu yaşlılar, insanın anne ve babası olursa, onları incitmek bir yana, ''ÖF'' demek bile haram kılınmıştır.
İsra Suresinin 23. ayetinde Allah'a kulluk görevinin hemen ardından ana babaya saygılı olmanın ve iyi davranmanın farz olduğu bildirilmiştir.
Bugünün gençleri yarının yaşlıları olacaktır.
İnsan ektiğini biçecek, iyilik eden iyilik, kötülük eden de fazlasıyla kötülük bulacaktır.
Hz. Peygamber Efendimiz, bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur;
''Herhangi bir genç, yaşından dolayı bir ihtiyara saygı gösterirse, Allah da ihtiyarlığında ona hizmet edecek kimseler yaratır.''
Bugünlere yaşlılar sayesinde gelindiğini göz ardı edip, onları yük olarak görmek nankörlüktür.
Yaşlılar, bir aile için yük değil, aksine rahmete, berekete vesiledirler.
Nitekim Peygamberimiz (S.A.V.);''Bereket yaşlılarınızla beraberdir'' buyurmuştur.
Bir başka hadis-i şeriflerinde Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur;
''Süt emen bebekler, beli bükülmüş yaşlılar ve otlayan hayvanlar olmasaydı, üzerinize azap sel gibi inerdi.''
''Siz ancak zayıflarınızın duası sayesinde yardım görür ve rızıklandırılırsınız.''
Yaşlılara saygı gösterilmesini, yaşlılara hürmette kusur edilmemesini emreden Sevgili Peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde;
''Küçüklerimize merhamet etmeyen ve büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir'' buyurmuş, diğer bir hadislerinde de yaşlılara saygı göstermenin Allah'a duyulan saygıdan ileri geldiğini ifade etmiştir.
Hz. Peygamber, yaşlıların namazda bile gözetilmesini emretmiş ve şöyle buyurmuştur;
''Sizden biri cemaatle namaz kıldırınca, namazı fazla uzatmasın, hafif tutsun. Çünkü cemaat içerisinde güçsüz, hasta ve yaşlı olabilir.
Sizden biri kendi başına namaz kılarken ise dilediği kadar uzatsın.''
Yaşlılara karşı güler yüzlü ve tatlı dilli olmalıyız, onların maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamalı, huzurlu bir hayat yaşamalarını sağlamaya çalışmalıyız.
Yaşlıların en iyi barınma yerinin evlatların, torunların bulunduğu sıcak aile ortamı olduğunu unutmamalıyız.
Yaşlıların gönüllerini hoş tutmalı, onlara karşı sabırlı, şefkatli ve merhametli olmalı, onlardan şikayetçi olmamalı, hizmetlerine koşmalı, itibarlarını korumalı, dini yönden uyarılmaları gereken durumda bile bunu incitmeden yapmalı, haram olmayan isteklerini yerine getirmeye çalışmalı, onlara ''ÖF'' bile dememeliyiz. Onların hayır dualarını almalıyız.
Ancak, Ana ve babanın yaşlanması ve artık gücünün tükendiği zaman, çocuklarının onu bakım evine veya Darül-Acezeye bırakmasında daha büyük felaket olabilir mi..!
Biz Türk toplumu olarak, aile ve çocuklarına düşkün insanlarız. Bir baba 12 tane çocuğuna bakar ama, malesef, o çocuklar, bir babaya bakmaktan rahatsız oluyor.
Hükumet, yaşlılara güzellik olsun, eve hapsolmasın diye 65 yaş üzeri toplu taşımalarda kolaylık sağladı.
Ammaa.. gelde özel halk otobüs şoforlarına anlat..
Mutlaka homurdanır veya durakta yaşlı görünce basar gaza gider.
Ama, zaman gelecek sizde o yaşlılar gibi olacaksınız...bunu unutmayın..
