29 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
8°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Hz. Abdullah İbn. Aabbas...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

 

Ashab-ı kiramın meşhurlarından. 

Tefsir, hadis, fıkh ilimlerinde ve diğer ilimlerde büyük alimdir. 

İsmi; Abdullah bin Abbas bin Abdulmuttalib bin Haşim bin Abd-i Menaf el-Kureyşi, el-Haşimi'dir. 

Babası; Peygamberimizin amcası Hazreti Abbas'dır. 

Annesi; Lübabet-ül-Kübra binti Harisi Hilaliyye'dir. Annesi ilk müslüman olanlardandır. 

Babası Hazreti Abbas önceden müslüman olduğu halde gizli tutup, Mekke'nin fethinde açıklamıştır. Abdullah İbn-i Abbas, Hicretten bir kaç sene önce Mekke'de doğdu. 

687 senesinde Taifte vefat etti.

Abdullah İbn-i Abbas doğduğunda babası onu Peygamberimize götürmüştür. Peygamberimiz, kucağına alıp, ağzının suyundan parmağına alıp, Abdullah İbn-i Abbas'ın damağına sürdü ve; 

''Allahım onu dinde fakih kıl ve kitabını ona öğret.'' diyerek dua etti. 

Bu dua bereketiyle ilimde çok yüksek derecelere ulaştı. 

Namaz kılmayı abdest almayı bizzat Peygamberimizden görerek öğrenmiştir. 

Bir defasında Peygamber efendimiz, mübarek elini Abdullah İbn-i Abbas'ın başına koyarak şöyle dua etmiştir:

"Allah'ım bütün ilim ve hikmeti bu başa ver. 

Onları te'vil ve tefsir edebilsin." Bir başka gün de mübarek elini onun göğsü üzerine koyup, "Allahın insan oğluna ihsân ettiğin her ilim ve her hikmet bu güzel göğüste toplansın." buyurmuştur.

Abdullah İbn-i Abbas henüz küçük yaşta iken Peygamber efendimizi sık sık görüp, nübüvvet kaynağından feyz almıştır. 

Peygamberimiz, Medine'ye hicret ettikten sonra Abdullah İbn-i Abbas ailesi ile birlikte hicretin sekizinci senesine kadar Mekke'de kalmıştır. Mekke'nin fethinden sonra Medine'ye hicret etmiştir. Bu sıralarda henüz 11-12 yaşlarında bulunuyordu. Aklı, zekası, çabuk kavrayışlılığı ile dikkati çekiyor ve seviliyordu. 

Peygamberimiz, zamanında Kur'an-ı kerimin bir kısmını ezberlemişti. Peygamberimiz, vefat ettiği sırada Abdullah İbn-i Abbas 13 veya 15 yaşında bulunuyordu. Bundan sonra Kur'an-ı kerimi tamamen ezberleyip, Übey bin Ka'b'a ve Zeyd bin Sabit'e ezberini arz edip, dinletmiştir. 

Hazreti Ömer'in sohbetlerine ve ilim meclisine devam edip, Onun Peygamberimizden aldığı ilme, feyze ve marifete kavuştu.

Hazreti Ömer, Onu ilim meclisinde bulundurur, daima ilme teşvik ederdi. Böylece henüz daha gençlik çağında ilimde yüksek dereceye ulaşmıştır. 

Hazreti Ebu Bekir'in halifeliği sırasında ilim öğrenmekle meşgûl oldu. Tefsir, hadis, fıkıh ilimlerinde ayrıca şiir ve edebiyat gibi diğer mevzûlarda çok iyi bir şekilde yetişmiştir. 

Hazreti Ömer'in ve Hazreti Osman'ın halifelikleri sırasında müftülük yapmış, fetva vermiştir. 

Sorulan meselelere cevap verirken önce Kur'an-ı kerime bakar açıkça bulamazsa, Hazreti Ebu Bekir'in ve sonra Hazreti Ömer'in o hususta verdikleri hükümleri araştırırdı. 

Hazreti Osman devrinde de fetva vermeye devam etmiştir. O sırada yapılan Afrika seferine katılmıştır. Bu seferde İslam Ordusu adına kendisine elçilik vazifesi verilmiştir. Afrika'da hükümdarlık eden Cercis ile görüşmüştür. Cercis ve adamları onun aklını, zekasını, fikri kuvvetini ve ilmini görerek şaşırmışlardır. 

Onun hakkında; "Bu Arapların mütebahhir en derin alimidir" demişlerdir. Hazreti Osman'ın emriyle yerine hac emirliği yapmıştır. Bu hac emirliğinden döndüğünde Hazreti Osman şehid edilmişti. 

Hazreti Ali'nin halifeliği sırasında Basra valiliği yapmıştır. Daha sonra Mekke'ye yerleşmiştir.

İbn-i Mes'ud onun hakkında "O, Sultan-ül-Müfessirin'dir" buyurdu. İlminin genişliğinden dolayı "Hibril Ümme Ümmetin Alimi ve Bahr deniz, ilimde derya ismi verilmiştir. 

"İbn-i Abbas'ın ilim meclisi ile bütün Kureyş iftihar etse değer." demiştir. 

Onun derslerinde tefsir, hadis, fıkıh ilimlerinden başka lisan, şiir, edebiyat, tahrir gibi mevzular işlenirdi. Bütün bu mevzularda derin ilme sahipti. Kur'an-ı kerimin tefsiri üzerinde ders verirken herkesi doyuracak şekilde izahlar yapardı. 

Ömrünün sonuna doğru Mekke'de yerleştiği sırada da uzaktan, yakından çok kimse yanına gelerek onu ziyaret edip, derslerini dinlerlerdi. 

Abdullah İbn-i Abbas, Peygamberimizden bizzat işiterek hadis-i şerif rivayet etmiştir. 

Ayrıca babası Hazreti Abbas'tan, annesinden, Hazreti Ebu Bekir'den, Hazreti Ömer'den, Hazreti Osman'dan, Hazreti Ali'den, Hazreti Abdurrahman bin Avf'dan Hazreti Muaz bin Cebel'den, Hazreti Ebu Zer Gıfari'den ve diğer bir çok sahabiden hadis-i şerif rivayet etmiştir. 

Rivayetleri Kütüb'üs-Sittede; ''altı hadîs kitabı'' yer almaktadır.

Efendimizden işiterek rivayet ettiği bazı hadis-i şerifler; 

"Kur'an-ı kerime saygı göstermek, E'uzü okuyarak başlamakla olur ve Kur'an-ı kerim'in anahtarı besmeledir."

"Ölünün mezardaki hali, imdad diye bağıran denize düşmüş kimseye benzer. Boğulmak üzere olan kimse, kendisini kurtaracak birini beklediği gibi, meyyit de babasından, anasından, kardeşinden arkadaşından gelecek bir duayı gözler. Kendisine bir dua gelince, dünyanın hepsi kendisine verilmiş gibi sevinmekten daha çok sevinir. 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *