BİZE "BELLON TURKO" DİYORLAR. NAPACAZ?
Bugün ulvi bir mekândayız.
Cemil Özdemir isimli hayırsever bir işadamımız,
Güzel bir organizasyona imza etmiş.
Çocuk esirgeme kurumundaki,
Garip çocuklarımızı,
Sevindirmek için, hayırsever ressamları bir araya toplamış.
Ve bu güzide 75 ressamımız bir araya gelip,
5"er tane güzide eserini organizasyona bağışlamışlar.
1000-2500 liradan satışa sunulan eserlerden elde edilen gelir,
Çocuk esirgeme kurumundaki yavrularımızın istikbali için harcanacak,
Karınca kararınca da olsa,
Düşünce güzel,
Ortam güzel.
Ortalıkta da çok sanatçı olunca,
Davranışlar nayif,
Hitaplar seviyeli,
Sohbetler içerik olarak kaliteli oluyor.
Ama bana göre gecenin yıldızı,
Ressam Murat Özdemir"in misafiri,
Kıbrıs'tan gelen bir babayiğit ressam hanımdı.
Aslında babayiğit genelde erkekler için kullanılır,
Ama bu annemiz, sanatçı ressamımız,
Babayiğitliği hak ediyor hani.
Gözünü budaktan sakınmayan türde biri.
Sohbet arasında;
"Ben Kuzey Kıbrıs'tan geliyorum" dedi.
Ben müdahale ettim;
"Şuna yavru vatan Kıbrıs Cumhuriyetinden geliyorum desek"
Diyorum, cevabı ilginç oluyor;
"Daha öyle diyemiyoruz.
Eğer bizi satmazlarsa,
Yavru vatan diyeceğiz.
Çünkü gerçek anlamda hala bir vatana sahip değiliz.
Hala üzerimizde, hükümetin-Türkiye'nin bizi,
Rum gâvuruna teslim edeceği korkusu var" diyor,
Ve gözlerimin içine derin derin bakarak ekliyor,
Kıbrıs'ın o en çok kullanılan cümlesiyle;
"Ne olacak halimiz? Napacaz?"
Yavru vatanın köklü ailelerinden,
Osmanlının MISIR PAŞA torunlarından,
Gülsüm Karadayı ile sohbetimize devam ediyoruz.
Hayat dolu yaşam enerjisi çok yüksek annemiz,
Yarın için çok umutsuz.
Rumlar ile yaşamaya rüyasında bile sıcak bakmıyor.
Türkiye garantörlüğünde,
İki ayrı devlet,
İki ayrı ulus,
Olarak yaşamına devam etmek istiyor.
Rumların kendilerine;
"DELİ TÜRK" (Bellon Turko)olarak hitap ettiğini söyleyen Gülsüm Karadayı;
"Onlar biz TÜRKLERLE aynı masaya oturup,
Yemek bile yemek istemezler.
Bizi insan olarak görmüyorlar.
Savaş öncesi bizi adadan atmaya çalışma sebepleri buydu.
Kendi bayrakları altında,
Onların pasaportu,
Onların nüfus kâğıdı ile
Parya olarak bizi aralarına almak istiyorlar.
Sonra yavaş yavaş eritip bizi Türkiye ye yolcu edecekler.
Şu bizim solcular yok mu?
Onlar olmasa hayat daha güzel olurdu.
Onlar hep Rumlarla birlikte hareket ediyorlar.
Bu da davamıza zarar veriyor".
VE Gülsüm annemizin en büyük üzüntüsü.
Büyük TÜRK kahramanı Rauf Denktaş'ın gözü arkada kalarak ölümü,
Ve o kahramanı AKP Hükümetinin ikinci plana atması.
Kendilerini öksüz bırakmış.
Bu büyük dava adamının mücadelesi Kıbrıs"ı şimdiye kadar ayakta tutmuş.
Ve bu günden çok korkuyor.
Çünkü güneydoğuyu PKK'ya peşkeş çeken birilerinin,
Adayı da Rumlara vermeyeceği ne malum diyor.
Özetle dostlar Kıbrıs insanları mutsuz.
Kıbrıs insanları umutsuz.
Kıbrıs insanları artık RUM ile birlikte yaşamak istemiyor.
Çünkü kendilerini de onların istemediğini biliyor.
Türkiye'nin GARANTÖRLÜGÜ olmadan da,
Hiçbir çözüme sıcak bakmıyorlar.
Çünkü Türkiye olmadan,
Rumların ertesi günü kendilerini kesmeye kalkacağını biliyorlar,
Kırk küsur yıldır adada kan akmamasının,
İnsanların huzur içinde yaşamasının tek sebebi var.
Aralarında Rum olmaması.
Ve arkalarında TÜRKİYE olması.
Kıbrıslı yiğit annemizin düşünceleri bu.
Biz de dileriz ki yavru vatanımız satışa gelmez,
Dileriz ki bütün Kıbrıs anneleri Gülsüm annemiz gibi YİĞİT olur.
VE Emete Gözügüzelli gibi mücadeleci kahraman TÜRK kızları hep yiğitlik sahnesinde,
Hep bayrak elde önde olur.
