Ensar ve Muhacir Kardeşliği...
Ensar; Medine-i Münevvere'nin yerli sakinleridir.
Muhacir de; Mekke müşriklerinin zulmünden Allah yolunda Mekke'den Medine'ye hicret edenlerdir.
Yıllar geçti, çağlar değişti. Yaşam tarzı değişti. Kültürler farklılaştı.
Dünün güvenilir ülkeleri bugünün savaş alanları oldu. Değişen dünyamızda değişmeyen bir gerçek var ki; insanlar bazen yaşam buldukları yerlerden değişik birçok sebeple ayrılabiliyor, muhacir olabiliyor.
Kimi vatan toprağını bırakıyor, kimi köyünü, ilçesini, şehrini. Kimi ana-babasını bırakıyor, kimi evlatlarını ve eşini.
İsim ne olursa olsun, bütün Müslümanlar birbirlerinin manevi kardeşleridir.
Kur'an-ı Kerim bizlere şöyle bildirmektedir:
''Mü'minler ancak kardeştirler.
Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki esirgenesiniz.''
Müslümanlar arasında gerçekleştirilen kardeşliğin kıyamete kadar gelecek olan insanlara en güzel örneği; muhacir ensar kardeşliğidir.
Mekke'den hicret eden muhacirler ile Medine'de bulunan ensar arasında gerçekleştirilen İslam kardeşliği yeryüzünde eşine az rastlanır bir husustur. Bu kardeşlik Kur'an-ı Kerim'de şöyle övülmektedir;
''Daha önceden Medine'yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine hicret edip gelenleri severler; onlara verilenler karşısında içlerinde bir çekememezlik hissetmezler; kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerinden önde tutarlar.
Nefsinin tamahkarlığından korunabilmiş kimseler, işte onlar saadete erenlerdir.''
Allah; muhacir ve ensarı cennetle müjdelemektedir.
''İyilik yarışında önceliği kazanan muhacirler ve ensar ile onlara güzelce uyanlardan Allah hoşnut olmuştur, onlar da Allah'tan hoşnutturlar.
Allah onlara, içinde temelli ve ebedi kalacakları, içlerinden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır; işte büyük kurtuluş budur.''
''İman edip de Allah yolunda hicret ve cihad edenler, muhacirleri barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek mü'minler onlardır. Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır.''
***
Suriye ve Ortadoğu firavunlarından kaçarak ülkemize sığınan insanlar, bir nebzede olsa rahatlıyor.
Ancak bu insanlar herşeylerini geride bırakarak çıplak sığındılar ülkemize.
Bu insanlar devletin kontrolünde olmalı.
Onurları kırılmamalıdır.
Bunlar, büyük şehirlerde camii önlerinde ailece dilencilik yapıyor, nerede kaldıkları da meçhul. İçlerinde hırsızlık, kapkaç yapanlar olduğu gibi kötü yollara düşenler de var.
Bu insanların büyük şehirlere dağılmaları, özellikle de İstanbul'da ev kiralarını tetikledi.
Bundan dolayıda asgari ücret alarak, İstanbul'da hayatını idame ettiren yerlileri geçim sıkıntısına sokuyor.
Devletimiz, Belediyelerimiz, özelliklede zenginlerimiz, bu insanları düşünmek zorundadır.
Hicretle mallarını geride bırakıp Allah yolunda muhacir olmak ne kadar değerli ise, hicret edenlere yardım edip her türlü desteğini esirgemeyen ensar olmakta o kadar değerlidir.
Neticede herkes dünya hayatında imtihana tabi tutulmaktadır. Bu imtihanı başarıyla tamamlayanlar için dünya ve ahiret mutluluğu vaat edilmektedir.
Şimdi sıra Türkiye'dedir. Muhacir olup sabretmekle veya ensar olup yardım etmekle bizde imtihanımızda başarılı olabilir, Cenab-ı Allah'ın rızasına nail olabiliriz. Unutmayalım ki, kardeşlik; bolluk ve dar günde beraber olabilmektir.
