Caydırıcı kanunlar çıkmadıkça...

12.Eylül, günlerden pazar, Bonza-i denilen illete bir genç köylüm daha kurban oldu. 

Hastane önünde ailesi perişan, neden geldik İstanbula...diye ağıtlar yakılıyordu.

Efendim içmesin, içmiyeydi gibi sözlerde söyleyen oluyor. Ben şahsen yetkililerimize sesleniyorum. Gençliğimiz böyle devam ederse çöküş yakındır. 

Kız erkek, artık sigara kesmiyor, daha fazlasını istiyorlar. Sokaklar torbacılarla dolu. 

Hemde alenen satıyorlar. Korkusuzca hareket ediyorlar. Çünkü cezası yok. 

Artık uyuşturucuyu köylüler ekiyor, Jandarma yakalıyor, Savcı bırakıyor. 

Niçinmi..?

''Ben içiyorum satmıyorum'' diyor yakayı sıyırıyor.

İçen suçsuz, satan suçlu sayılıyor. 

Avrupanın savaşlarla bitiremediği Türk gençliğini uyuşturucuyla bitirecekler.

Merhum Kral Faysal zamanında S. Arabistanda uyuşturucu yakalandığı zaman müebbet hapis cezası alıyordu. Buda caydırıcı olmadı, şimdi ölüm cezası veriliyor. Kanunlar caydırıcı olmadığı müddetçe bunun önüne geçilemez.

***

Eşkıyalar, şehirlerde terör estiriyor, arabalar yakılıyor, dükkanlar yakılıyor, yağmalanıyor, milyarlarca maddi zarar veren eşkıyaya dokunulmuyor ve demokratik ülkelerde olurmuş böyle şeyler, deniliyor.

Ey yetkililer, caydırıcı kanunlar çıkarmak bukadar mı zor..?

Sizler sorumlu değilmisiniz...?

Dinimiz İslam, Esrar, afyon, gibi katı cisimlerin akla zarar veren hertürlü maddeyi haramdır kılmıştır.  Ahlak, namus, din, iman ve vatan sevgisi gibi mukaddes bağlarımızı koparan bu uyuşturucu maddeleri satın almak ve kullanmak haram değilmidir?

Dinimiz, vücuda ve insanlığa zararlı olan şeyi yasaklamıştır: 

Müslüman genç, uyuşturucuya elini sürmez.  

Böyle bir kimse de, huzura kavuşabilmek ümidiyle, gücünün yettiği her şeyi yapmaya çalışır. 

Uyuşturucu kaçakçıları, zengin çocuklarını bulur. Gençler, bunu da tatmak ister. 

Tadınca mutlu olduğunu zanneder. 

Daha fazla mutlu olmak için, daha kuvvetli zehir almaya çalışır. 

Bunlar da, daha fazla parayı gerektirdiği için, hırsızlıklar, soygunlar başlar. 

Eroine alışanda çılgınlıklar başlar. 

Ölümü tercih eder.

Bazı uzmanlara göre, uyuşturucuya zengin çocukları müptela oluyor. 

Halbuki birçok Müslüman zengin çocuğu, uyuşturucuların isimlerini bile bilmez. 

Uyuşturucuyu önlemek de, diğer bütün kötülükler de olduğu gibi, dinimizin emirlerine riayet etmekle mümkündür. 

Bir ayet-i kerime mealinde şöyle buyuruyor:

''Namaz, münker ve fahşadan edepsizlikten, hayasızlıktan akla ve dine uymayan uyuşturucu, içki, zina, livata gibi her türlü kötülükten her türlü günahtan alıkoyar.'' (Ankebut; 45)

Sinir sistemini uyuşturan ve böylece kişinin düşünme ve muhakeme melekesini yok eden maddeler, sürekli uyuşturucu madde kullanan kimselerde bu maddelere karşı bağımlılık meydana gelir. 

Çok çeşitli uyuşturucu madde vardır. 

Bunlar; alkol, morfin, eroin, kokain, afyon, eter, esrar gibi maddelerdir. 

Uyuşturucu alışkanlığı günümüz insanının en büyük sosyal problemlerinden birini oluşturmaktadır. Uyuşturucuya müptela olan kimseler, her türlü insani değerlerini kaybederek, uyuşturucu madde ticareti yapanların kölesi haline gelmektedirler. 

Karşı konulmaz bir ihtiyaç haline gelen uyuşturucuyu temin edebilmek için çarpınan bu gençler, çoğu zaman hırsızlık yapmakta, çeşitli şiddet eylemlerine girişmekte, cinayetler bile işlemektedirler.

Kişiyi ruhen ve bedenen çok süratli bir şekilde çökertip mahveden uyuşturucu alışkanlığının tedavisi son derece güçtür. 

Tedavi görüp iyileştiği kabul edilenlerin tekrar normal hayata dönüp topluma uyum sağlamaları imkansız olmaktadır.

İslam, toplumu, ifsad edecek, huzurunu bozacak, onu sosyal bunalımlara itecek her şeyi ta başından yasaklayarak gerekli düzenlemeleri yapmakta ve böylece insanları kötülüklerin pençesine düşmekten kurtarmaktadır. 

Allah Te'ala; sarhoşluk veren alkollü içkileri haram kılmış ve bu harama riayet etmeyenler için cezalar koymuştur. 

İslam hukukunda alkollü içkiler yanında insanları uyuşturup akıl ve muhakeme kabiliyetlerini yok eden diğer bütün maddelerin kullanımı da haram kabul edilmiş ve şiddetle yasaklanmıştır.

Son sözüm; eğer yetkililer, sorumlular, acilen caydırıcı kanunları çıkarmadıkca gençliğimiz, telafisini düşünemediğimiz zararlara düşebilir...