Hz. Ömer'in Devlet Yönetim anlayışı...!
Müslümanların Emiri Hz.Ömer, Birgün Şam'a gelirken bir dereden geçmek için devesinden indi, ayakkabılarını çıkarıp eline aldı, bineğinin yularından tuttu ve suya girdi.
Kendisini karşılamak için orada bulunan kalabalık bir topluluğun bakışları arasında karşı tarafa geçtiğinde, Hz. Ebu Ubeyde b. Cerrah;
''Ey Mü'minlerin Emiri! Şamlılara karşı çok büyük bir iş yaptın! Ayakkabılarını çıkarıp bineğinle suya girdin!. Şamlılar, İslam devletinin başında bulunan kimsenin bu tavrını nasıl karşılamışlardır?'' dedi.
Bunun üzerine, yüzünün rengi değişen, Hz. Ömer, heybetiyle Ebu Ubeyde'ye döndü ve sesini yükselterek;
''Bu sözleri sen mi söylüyorsun ya Ebu Ubeyde!
Sen değil de başkası İslam'ın ilk günlerini, ilk Müslümanların çektiklerini bilmeyen birisi böyle deseydi hiç aldırış etmezdim!''
''Siz, Müslüman olmazdan önce insanların en zelili, en dalalette olanı idiniz. Allah İslam diniyle, onun sayesinde sizi aziz kıldı.
Ne zaman ki siz İslam'dan başka bir şeyle, süslü elbiseler giymek, alımlı bineklere binmek, insanların etrafınızda pervaneler gibi dönerek size hizmet etmesi, bulunduğunuz makam ve mevkilerinize bakılarak sizin için ne büyük adam! Denmesi gibi gelip geçici şeylerle izzet ararsanız, Allah, sizi tekrar zelil eder!'' buyurdu.
Hz. Ömer, çok ağlardı:
Gözlerinden akan yaşlar, yanaklarında iki siyah çizgi meydana getirmişti.
Öyle içli bir inlemesi vardı ki, iniltisi namazda üç saf geriden duyulurdu.
Peygamber efendimizin pak zevcelerinden Hz.Hafsa anlatıyor:
Babam Ömer;
''Alah'ım! Bana, Senin yolunda öldürülmeyi şehit olmayı, Peygamberinin beldesinde ölmeyi nasip et!'' diye dua eti.
Ben;
''Bu nasıl oalcak babacığım? Hem, Allah yolunda şehit olmak, hem de Medine'de ölmek!
Şehit olmak, harp meydanında düşmanla savaşırken gerçekleşmez mi?!'' diye sordum. Sevgili babacığım;
''Allah, dilerse duamı yerine getirir!'' dedi.
İkinci duası:
''Alah'ım! Benim katlimi, Sana secde eden bir kulun Müslüman bir kimsenin elinde kılma ki, kıyamet gününde hasmım Müslüman olmasın!''
Öyle de oldu.
Hz. Ömer, bir sabah namazında safları düzeltip namaza başlamak üzere tekbir aldığı sırada,
Hz. Muğire b. Şu'be'nin gayr-i Müslim olan kölesi Ebu Lu'lü'e tarafından iki başlı zehirli bir hançerle rivayete göre altı yerinden bıçaklanarak şhit edildi.
Ebu Lü'lüe Mescidden kaçmaya çalışırken, Hz. Ömer ile birlikte on üç kişiyi daha yaraladı.
Bunlardan yedisi veya dokuzu şehit oldu.
Kaçmak üzereyken Iraklı Hacılardan birisi boyun bağını bu hainin boynuna doladı. Kurtulamayacağını anlatınca hançeri kendisine saplayarak intihar eti.
Hz. Ömer, kendisinin Müslüman olmayan bir köle tarafından hançerlendiğini öğrenince;
''Allah'a hamd olsun ki, beni bir Müslüman değil de Müslüman olmayan bir kimse öldürmüştür!'' diyerek, Allah'a hamd etti.
Hz. Ömer yaralandığı zaman, Abdullah b. Abbas
Hz. Ömer'in ziyaretine gitti.
Hz. Ömer'e;
''Ey mü'minlerin Emiri, Müslümanların halifesi!
Seni cennetle müjdeliyorum. Sen, uzun zaman Rasulüllah'a arkadaşlık ettin. Sonra Müslümanların halifesi oldun. Hilafetin döneminde İslam'ın emir ve yasaklarından hiçbir kimseye taviz vermedin.
Vazifeni hakkıyla yerine getirdin. Senin hilafetin döneminde Allah'ın lütfu ve ihsanı ile nice memleketler fethedilip nice şehirler kuruldu.
Senin sayende Müslümanlar arasında fitne ve fesat sebebi olan münafıklık ortadan kalktı.
Allah, Seni vasıta kılarak Müslümanlara dünya malı ihsan etti, Müslümanlar fakirlikten kurtulup zengin oldu.'' Dedi.
Hz. Ömer;
''Sen, hilafet, Müslümanların idarecisi olmam hususunda beni mi methediyorsun ey İbn-i Abbas!'' diye sordu.
Abdullah b. Abas;
''Ben, seni halifeliğin hususunda değil, bunun dışında öğüyorum!'' deyince, Hz. Ömer;
''Sen, demek beni cennetle müjdeliyorsun? Nefsim, kudret elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, Eğer dünya ve dünya içinde olanlar benim olsa, vaziyetimin ne olacağını bilmeden, cehennem azabından kurtulmak için sahip olduklarımın tamamını fidye olarak verirdim. Hilafet hususunda ki sözlerine gelince,
Allah'a yemin ederim ki, bu hususta iyiliklerimle kötülüklerimin denk olmasını, Halife olduğum günkü gibi, günahsız olarak halifeliği bırakıp Rabbime kavuşurmayı arzu ederim.
Bu şekilde rabbime kavuşursam, en bahtiyar insan ben olurum. Rasulüllah ile olan arkadaşlığıma gelince, işte bir tek ona güveniyorum.'' Dedi.
sonra Hz. Ömer, Abdullah b. Abbas'a;
''Yanıma otur!'' dedi. İbn-i Abbas, oturunca da;
''Biraz önceki sözlerini bir daha tekrar et!'' dedi.
İbn-i Abbas, söylediklerini tekrar edince, Hz. Ömer;
''Mahşer yerine vardığımız da, burada söylediğin gibi, Allah'ın huzurunda da benim hakkımda söylediğin şekilde şahitlik eder misin?'' dedi.
İbn-i Abas;
''Evet, ederim!'' deyince bu söz Hz. Ömer'in çok hoşuna gitti, bu söze çok sevindi.
