Vatanın Her Karış Toprağı…
Yunanlılar 13 Ağustos 1921'de yeniden hücuma geçmişlerdi. Hedef Ankara'yı ele geçirmekti.
Halide Edip Adıvar'ın Atatürk'e; ''Eğer düşman Ankara'ya gider de bizi geride bırakırsa ne yaparız?'' diye sorması üzerine, Atatürk korkunç bir kaplan gibi gülmüş ve ''Güle güle beyler! derim. Arkalarından vurarak onları Anadolu'nun boşluğunda mahvederim.'' demiştir.
Atatürk'ün emri altındaki cephe aşağı yukarı yüz kilometre uzunluktaydı. Atatürk, savaşın kırıtik bir noktasında, subaylara şunları söylemiştir:
''Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın, her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz.''
***
Mazhar Osman Ve Atatürk:
Mazhar Osman ve Atatürk arasında geçen komik Bir gün nüktedan ve renkli kişiliğiyle tanınan Akıl ve Ruh Hastalıkları Uzmanı Ünlü Mazhar Osman Atatürk'le sohbet etmektedir.
Bu sohbet esnasında bir ara Atatürk, Mazhar Osman'a sorar:
Osman Bey, bu delilik nasıl bir şey?
Gazi Paşam az da olsa herkeste bir parça vardır, deyince
Atatürk:
Ne demek istiyorsun, bende de mi var?
Hoşsohbet ve sözünü esirgemeyen biri olan Mazhar Osman;
Ohooo… Sizde herkesten bin beteri var.
İçeride ve dışarıda dört iklim yedi cihana kafa tutmak akıllı adamın yapacağı iş mi? Der.
Atatürk bu söze dakikalarca gülmüştür…
***
Atatürk'ün Çanakkale'deki;
''Ben Size Ölmeyi Emrediyorum'' Anısı:
Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zamanda yerimizi başka kuvvetler alabilir.
18 Mart 1915'te düşman donanması başarısızlığa uğramıştı. Bunun üzerine karadan taarruz başlatmak amacıyla, düşman kuvvetleri Çanakkale Boğazı dışındaki adalarda yığınak yapmaya başladılar.
Bu haber alındıktan sonra Çanakkale bölgesinde beşinci ordu kuruldu. 25 Nisan 1915'te düşman, Arıburnu ve Seddülbahir bölgesine çıkarma yaptı. Düşman kuvvetleri Türk gözetleme taburunu püskürterek sonradan Kemalyeri adı verilen yere kadar ilerledi.
Burada 27. Türk Alayı ile karşılaştı.
Düşman çıkarmasını haber alan Mustafa Kemal, ordudan emir almayı beklemeden kuvvetlerini harekete geçirdi. Birliklerine kendisi yol bularak Kocaçimen tepesine ulaştı. Askerlerine orada kısa bir dinlenme molası verdi. Kendisi de yanındakilerle yaya olarak Conkbayırı' na geldi. Orada cephaneleri bittiği için çekilen ve düşman tarafından kovalanan bir gözetleme bölüğüne rastladı.
Bundan sonrasını Mustafa Kemal şöyle aktarmaktadır.
Niçin kaçıyorsunuz? dedim.
Efendim düşman…
Nerede düşman?
İşte…diye 261 rakımlı tepeyi gösterdiler.
Gerçekten de düşman bana, benim askerlerimden de yakın. Düşman bulunduğum yere gelse kuvvetlerim pek kötü duruma düşecek. O zaman bir mantıkla mıdır, yoksa bir iç güdü ile mi, bilmiyorum, kaçan erlere;
''Düşmandan kaçılmaz, dedim.
Cephanemiz kalmadı, dediler.
Cephanemiz yoksa süngümüz var, dedim ve bağırarak;
Süngü tak, dedim. Yere yatırdım. Erler yere yatınca düşman da yere yattı.
Kazandığım an, bu andır. Düşman ne yapacağına karar verinceye kadar 57. Alay da
Conkbayırı'na yetişti.
Daha sonra 19. Tümenin öteki alaylarını da emrine alan Mustafa Kemal, düşmana karşı daha etkili bir taarruz başlattı. Kocaçimen platosunun düşmanın eline geçmesi önlendi ve Çanakkale savunmasının temeli atıldı.
Mustafa Kemal, o gün Arıburnu kuvvetleri komutanı olarak verdiği emirde şöyle
diyordu:
''Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar
geçecek zamanda yerimizi başka kuvvetler alabilir. Mustafa Kemal, bu savaşlarda, durumu çabuk kavramak ve çabuk karar vermek, sorumluluktan çekinmemek gibi davranışlarıyla kendisinde büyük komutanlık nitelikleri olduğunu meydana çıkarmıştır.''
Kaynak: F. Rıfkı ATAY (Çankaya, İstanbul)
