Ahmed Vefik Paşa...
Türkçülük hareketinin öncülerinden.
İki defa Eğitim Bakanlığı yaptı;
ilk Osmanlı Meclis-i Mebusan'ında İstanbul vekili olarak yer aldı ve başkanlığı üstlendi;
4 Şubat 1878-18 Nisan 1878 ve 1 Aralık 1882-3 Aralık 1882 tarihleri arasında iki defa Başbakanlık görevine getirildi.
İlk Türkçe sözlüklerden birisi olan; ''Lehçe-i Osmani'nin'' yazarı olan Paşa, devlet adamlığının yanı sıra 16 dil bilen bir bilimadamıdır.
Kimi kaynaklara göre 3 Temmuz 1823'de İstanbul'da doğdu.
Yunan kökenli Hariciye Nezareti memurlarından Ruhittin Efendi'nin oğludur.
Dedesi Yahya Naci Efendi, Müslüman Osmanlı memurlara yabancı dil öğretmek için kurulan ve devletin yıkılışına kadar varlığını sürdüren Tercüme Odası'nın ilk müslüman çevirmenidir.
Babası da Fransızca bilirdi ve çevirmenlik yapmış, Tercüme Odası'nda çalışmış bir kişiydi.
Türk edebiyatının büyük şairlerinden Abdülhak Hamid Tarhan'ın babası Hayrullah Efendi ile de kardeş çocuğu olan Ahmet Vefik Paşa'nın yetiştiği aile çevresi onu dil öğrenmeye, çevirmenlik yapmaya yöneltmiştir.
1831 yılında İstanbul'da başladığı eğitimini, babasının görevi nedeniyle gittiği Paris'te dönemin gözde okullarından Saint Louis Le Grand Lisesi'nde tamamladı.
Babası, Paris'e elçi olarak atanan Mustafa Reşit Paşa'nın tercümanlığını yapmaktaydı.
Kendisi de Paris'te bulunduğu süre içinde Fransızca'yı anadili gibi öğrendi.
Fransızca'nın yanı sıra İtalyanca, Yunanca ve Latince de öğrendi.
1840'da elçilik katibi göreviyle Londra'ya gitti ve İngilizce öğrendi.
İki yıl sonra Sırbistan'da, İzmir'de, Memleketeyn'de Sırbistan, İzmir, Eflak ve Boğdan geçici ve özel görevler aldı.
1845 yılında İzmir'den dönünce görevi yükseltilerek ''Tercüme Odası Mümeyyiz'i'', 1847'de ''mütercim-i evvel'' başçevirmen oldu.
1847'de devletin ilk resmi salnamesinin hazırlanması işi kendisine verildi.
1849'da mütercim-i evvel rütbesinin yanı sıra başmümeyyizlik rütbesini aldı.
Encümen-i Daniş Üyeliği:
1851'de pek çok konudaki derin bilgisi nedeniyle, diğer resmi görevlerinin yanı sıra, yeni kurulan Encümen-i Daniş adlı bilim kuruluna üye seçildi ve bu üyeliğin gerektirdiği çalışmaların içinde yer aldı.
Vefik Paşa, 1851'de Encümen'i Daniş'de görevlendirilmesinin hemen ardından Tahran'a elçi olarak atandı ve dört yıl bu görevi sürdürdü. Tahran'da elçilik binasını Osmanlı Devleti toprağı olarak ilan edip bayrak çektiren Ahmet Vefik Paşa, elçilik binalarına bayrak asma adetini getiren kişi oldu.
Tahran'da doğu dillerini incelemesi ve dillerin tarihsel gelişimine kafa yorması onu Osmanlıca'nın Farsça ve Arapça'nın etkisinden kurtarılması düşüncesine sevketti; ''Türkçü bir tutum geliştirdi.''
Darülfünun hocalığı sırasında ''Şecere-i Türkiye'' ''Türklerin soy kütüğü'' adlı eseri Çağatay Türkçesi'nden İstanbul Türkçesi'ne çevirdi;
Türklerin tarihinin Osmanlı tarihi ile başlamadığını savundu. Ayrıca ''Lehçe-i Osmani'' Osmanlı lehçesi Türk lugati hazırlayacak değişik Türk lehçelerinin varlığını gösterdi.
Evkaf Nazırlığı görevi sırasında çeşitli zelzelelerde, özellikle de 1855 depreminde hasar görmüş ve o güne kadar onarım görmemiş Osmanlı yapılarını tamir ettirdi.
29 Mayıs 1862 yılında Padişah Abdülaziz tarafından Divan-ı Muhasebat Reisliğine tayin edilen Ahmet Vefik Paşa, bugünkü adıyla Sayıştay'ın ilk başkanlığını yapmıştır.
1879-1882 yılları arasında Bursa valisi olarak görev yaptı.
Paşa, ayrıca valiliği sırasında ''Müntehabat'ı Durub-ı Emsal'' ''Atalar Sözlüğü'' adlı yapıtının içeriğini 5000 maddeye çıkarıp Hüdevandigar Matbaası'nda yeniden bastırdı.
1882'de Bursa valiliği görevinden alınan paşa, Mehmet Sait Paşa'dan boşalan başvekillik makamına tekrar başvekil atandı ama 3 gün sonra görevden alındı ve bir daha kendisine resmi bir görev verilmedi. Padişah II. Abdülhamit'in onu başvekilliğe atayıp
3 gün sonra görevden almasının bazı vekillere gözdağı vermek için olduğu öne sürülür.
Ahmet Vefik Paşa, bu olaydan sonra ölümüne kadar Rumelihisarı'ndaki evinde ilmi ve edebi çalışmalar yaptı. Oluşturduğu kütüphane, ''İstanbul'un en zengin kütüphanesi'' olarak tanındı.
2 Nisan 1891'de kimi kaynaklara göre 1890'da İstanbul'da, Rumelihisarı'ndaki köşkünde hayatını kaybetti; Rumelihisarı'nda Kayalar Mezarlığı'na defnedildi.
Ahmet Vefik Paşa'nın ünlü kütüphanesi, ölümünden sonra kısım kısım satılmış, satış 1902'ye kadar sürmüştür.
1902'de kütüphane binası ve kalan kitaplar Rıza Paşa adında biri tarafından satın alındı.
Rıza Paşa Koleksiyonu daha sorna Maarif Nezareti tarafından satın alınmış ve Darülfünun'a verilmiştir.
