28 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
8°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Büreyde İbn. Husayb...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Rasul-i Ekrem efendimizin dar-i beka'ya irtihallerinden sonra sahabenin çoğu hasretine dayanamayarak uzak bölgelerde cihada katılmış ve İslam'ı yaymak için etrafa dağılmışlardı. 

Büreyde de Hz. Ömer zamanında Basra'ya yerlesti. 

Hz. Osman zamaninda Horasan tarafına gönderilen orduya iştirak etti. 

Orada İslam'ı yaymak için çalıştı. İnsanları tek tek Allah'a çağırdı. Onlara İslam'ı ve Kur'an'i öğretti. Ömrünü bu şekilde dini tebliğ ile geçirdi.

Büreyde, cihad aşkıyla dolu bir sahabi... 

İslam'ı yaymak için Medine'den kalkıp Horasan bölgesine kadar giden ve orada vefat eden bir yiğit... Rasulullah efendimizle ilk karşılaşmasında zorlama olmadan kendi isteğiyle gönlünü İslam'a açan bir bahadır... 

Efendimizi öldürmeye giderken onun nuruyla dirilen bir kahraman...

O, Eslem kabilesinin Sehmoğulları koluna mensuptu. Ebu Sehl veya Ebü'l-Husayb künyesiyle anıldı. İslam'la şereflenmesi şöyle oldu; 

"İki Cihan Güneşi efendimiz Medine-i Münevvere'ye hicret etmek üzere Hz. Ebu Bekir Sıddıyk ile Mekke'den ayrıldığında müşrikler sevgili Peygamberimizi yakalayıp öldürene büyük vaadlerde bulundu. 

Bu haber Mekke ve çevresinde süratle yayıldı. Büreyde de bu mükafatlara kavuşmak isteğiyle kendi arazilerinden geçen insanları durdurup kimliklerini sorardı. Bir gün karşısına Allah rasulü ile mağara arkadaşı Hz. Ebu Bekir Sıddık çıktı. 

Rasul-i Ekrem efendimiz ona; "Sen kimsin?" diye sordu. "Büreyde" dedi. 

Efendimiz arkadaşı Ebu Bekir'e dönerek; 

"İçimiz serinledi", buyurdu. Sonra "Kimlerdensin?" dedi. "Eslem kabilesinden" dedi. 

Efendimiz yine arkadaşlarına dönerek; "Selametteyiz." buyurdular. 

Tekrar "Eslem'in hangi kolundan?" diye sordu. "Sehm kolundan" dedi. Bunun üzerine Fahr-i Kainat efendimiz; "Ya Eba Bekir senin nasibin çıktı." buyurdular. Büreyde bu tatlı konuşmalardan ve o nurlu insanlardan etkilenmişti. 

"Ya sen kimsin?" dedi. 

Sevgili Peygamberimiz; "Allah'ın resulü Muhammed." diye cevap verince Büreyde'nin gönlü İslam'ın nuruyla aydınlanıverdi. 

Kendiliğinden; "Eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühu ve resulüh" diyerek, İslam'la şereflendi. Adamlarıyla birlikte peşinde namaz kıldı.

Resul-i Ekrem efendimiz ertesi gün hicret yolculuğuna devam etti. Büreyde O'nun Medine'ye bayraksız girmesini içine sindiremedi ve; 

"Ya Rasulallah! Medine'ye sancak olmadan gitmeniz uygun değildir." dedi. 

Başındaki sarığı çözüp mızrağına bağladı ve arazilerinden çıkıncaya kadar onlara muhafızlık yaptı. Bir süre sonra o da hicret ederek, Medine'ye yerleşti.

Büreyde, Bedir ve Uhud gazvelerinde bulunamadı. Fakat, Rasul-i Ekrem efendimizle birlikte on altı gazveye iştirak etti. 

Müreysi Gazvesinden önce istihbarat görevlisi olarak düşmanın savaş hazırlıklarını tesbit etti. 

Savaştan sonra da esirlerin muhafazasına memur edildi. Hudeybiye'ye giden İslam ordusuna kılavuzluk yaparak orduyu Mekke keşif kollarının takibinden kurtardı. Mekke'nin fethi sırasında Eslem kabilesine ait iki sancaktan birini o taşıdı. 

Sevgili Peygamberimiz onu Eslem ve Gıfar kabilelerine zekat amili olarak gönderdi.

Mekke fethinden sonra efendimiz onu Hz. Halid komutasında Yemen taraflarına gönderdi. Efendimizin rahatsızlığının son zamanlarında Üsame kumandasında Şam tarafına giden orduda sancaktarlık yaptı. 

Hayber'in fethine katıldı. Surlarda açılan gedikten içeri dalan kahramanlar arasında yer aldı. 

O, sonradan İslam'in güzellikleriyle gönlünü dolurdukça bu hareketini tevazuya aykırı buldu. 

Zira şöhret afetti. Hizmette esas dikkat çekmemekti. Büreyde İslam'a girdikten sonra bu halinden daha büyük bir günahını hatırlamadığını anlatır.

Ne irfan!.. Ne incelik!.. Ne dikkat!.. Ne titizlik!.. Ne muhabbet ve ne teslimiyet!.. Allah için olan her şey onun kabülüydü. 

Büreyde'in gönlü o derece cihad aşkıyla doluydu ki, at sırtında düşmana saldırmaktan daha güzel bir hayat şekli olmadığını söylerdi. Ömrünü hep cihad aşkıyla geçirdi. "Benim damarlarımda cihad kanı akmaktadır. Hayatım at sırtında geçer" derdi. 

Fitne fesat çıkarmak isteyenlere karşı; 

"Benim kılıcım müslümana karşı kınından çıkmaz." derdi. Bir gün birisi ona Hz. Ali, Osman, Talha ve Zübeyr hakkında fikrini sordu. 

O da ellerini açarak; "Cenab-ı Hak Ali'ye rahmet eyleye, Osman'a, Talha'ya, Zübeyr'e rahmet eyle..." dedi.

Büreyde Hz. Ömer zamanında Basra'ya yerleşti. 

Hz. Osman zamanında Horasan tarafına gönderilen orduya iştirak etti. Ömrünü bu şekilde dini tebliğ ile geçirdi. Bu bölgede en son vefat eden sahabi oldu.

Buhari'de bir, Müslim'de onbir rivayeti bulunmaktadır. 

"Kim Kur'an-ı Kerim'i okur, onu dünya kazancı için vasıta yaparsa, kıyamet gününde, yüzü, etten soyulmuş bir kemikten ibaret olarak Arasat meydanına gelir."

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *