28 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
4°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Efendimiz, Eşlerine Yardım Ederdi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Alemlerin Efendisi (s.a.v) ev işlerinde geri durmaz, eşlerine yardım ederdi. 

Evinde ailesinin işleriyle kendisi ilgilenirdi. Yardımcıları, hizmetçileri yoktu. 

Elbisesini mübarek elleriyle kendisi dikip yamardı. Koyunlarını kendisi sağıyordu.

Ayakkabılarını kendisi tamir ederdi. 

Kendi hizmetini kendisi görürdü. 

Devesini kendisi yemlerdi. Hizmetçisiyle beraber yemek yiyip hamur yaptığı zamanlar da olurdu. 

Çarşıdan aldığı malları kendisi taşırdı. Çocuk işlerinde eşlerine yardım ederdi. 

Kızı Zeynep'ten torunu olan Ümame'nin yüzündeki kiri pası görünce yerinde duramamış, her işi karşıdakinden beklememiş, torununun yüzünü bizzat kendisi silmiş temizlemişti.

 

Eşlerine Değer Verirdi:

Örnek İnsan Allah Resulü (s.a.v), eşlerine bu konuda şu muameleleri yapmıştır; 

Eşlerini sevdiğini bizzat ifade ederdi. 

Zaten bir sözünde de; ''Sevdiğinize sevdiğinizi belirtin!'' demiyor muydu? 

Aynı zamanda eşlerine kendilerinde bulunan faziletlerini ihsas ettirir ve söylerdi. 

Hayvana binmesi için yardımcı olma gibi,  

(Buhari) sevginin bir yansıması olarak kabul edeceğimiz nazik davranışı yaparak, aradaki sıcaklığı pekiştirirdi. Bir gün kendisini yemeğe davet etmişlerdi de, O Nezaket Abidesi (sav), böyle bir davete katılmasının şartı olarak; ''Hanım da olursa.'' kaydını koymuştu. (Müslim). 

Eşlerinin bir sıkıntısı oldu mu onlarla ilgilenir, ağlayan birini gördü mü teselli eder, elleriyle onun gözyaşlarını siler ve böylece ağlamasını dindirmiş olurdu. Mesela bir gün Safiyye Validemizin üzüldüğünü görmüştü. 

Hanımlarından biri Safiye Validemizin yahudiliğini yüzüne vurmuş ve ona; ''Ey yahudi kızı!'' demişti. 

O, bu durumu Allah Resulü'ne aktarmış ve üzüntüsünü dile getirmişti. 

Efendimiz de; onu şöyle teselli etmişti.

''Bir daha sana böyle bir şey diyecek olurlarsa, sen de onlara şu cevabı ver; ''Benim babam Hz. Harun, amcam Hz. Musa, kocam da gördüğünüz gibi Hz. Muhammed Mustafa'dır. 

Siz bana karşı neyinizle övünüyorsunuz?'' (Tirmizi) Böyle mükemmel bir çözüm kimi sevindirmezdi ki! Zaten öyle de oldu. Safiye Validemiz Allah Resulü'nün huzurundan ayrılırken, bütün üzüntülerini geride bırakmış, öyle ayrılıyordu.

 

Eşlerine karşı nezaketli davranırdı:

Resulullah, eşlere karşı güzel muameleyi, Allah katında hayırlı olarak kabul edilmeye vesile teşkil eden önemli bir davranış olarak kabul etmiş ve; 

''En hayırlınız, aileniz için hayırlı olandır. Bana gelince ben, aileme karşı sizden en hayırlı olanınızım.'' (Tirmizi) buyurarak eşlerine nasıl davrandığını göstermiştir. 

Hz.Peygamber özellikle eşlere karşı daha hassas olunmasını istemiş, hele dövme gibi insana yakışmayan kaba-güç gösterisini asla tasvip etmemiştir. 

Fiili olarak da Allah Resulü'nün hayatında asla böyle bir şey görülmemiştir.

Efendimiz veda hutbesinde;

Ey insanlar! "Rabbiniz birdir.

Babanızda birdir.Hepiniz Ademin çocuklarısınız. Adem ise, topraktandır.

Arabın arab olmayana arab olmayanında arab üzerine üstünlüğü olmadığı gibi kırmızı tenlinin siyah üzerine siyahında kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. 

Üstünlük ancak takvada, Allahtan korkmaktadır. 

Allah yanında en kıymetli olanınız Ondan en çok korkanınızdır. 

"Azası kesik siyahi bir köle başınıza amir olarak tayin edilse sizi Allahın kitabı ile idare ederse onu dinleyiniz ve itaat ediniz. 

"Suçlu kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba oğlunun suçu üzerine oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz. 

"Dikkat ediniz!şu dört şeyi kesinlikle yapmayacaksınız; Allaha hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız. 

Allahın haram ve dokunulmaz kıldığı cani haksiz yere öldürmeyeceksiniz.Hırsızlık yapmayacaksınız. İnsanlar "la ilahe illallah" deyinceye kadar onlarla cihad etmek üzere emr olundum.

Onlar bunu söyledikleri zaman kanlarını ve mallarını korumuş olurlar. Hesapları ise, Allaha aittir.

"İnsanlar! Yarin beni sizden soracaklar ne diyeceksiniz? Sahabe-i kiram hep birden şöyle dediler; "Allah'ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkıyla yerine getirdiniz, bize vasiyet ve nasihatte bulundunuz, diye şehadet ederiz".

Bunun üzerine Resul'i Ekrem Efendimiz şehadet parmağını kaldırdı, sonrada cemaatin üzerine çevirip indirdi ve şöyle buyurdu; 

"Şahid ol Yarab! 

Şahid ol yarab! 

Şahid ol yarab!"

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *