Münafikun Suresi...
Medine'de inmiş olup, 11 ayetten oluşur.
Münafıkların davranışlarından söz ettiği için bu adı almıştır.
Münafık; ''İslami literatürde Müslüman olmadığı halde inancını gizleyerek Müslüman olduğu görüntüsünü veren ve Müslüman gibi hareket edenlere denilmektedir.''
Kur'ana göre münafık; ''Allah'a ve ahiret gününe iman etmediği halde, Müslümanların arasındayken onlar gibi davranan kişidir.''
Yine Kur'anda, münafıkların kafirlerden daha kötü ve fesat en kötü insan türü oldukları;
her gürültüyü kendi aleyhlerine zannettikleri, "giydirilmiş kütük" gibi oldukları ifade edilir. Peygamber Efendimiz döneminde münafıklar,
savaş ahitlerini ve verdikleri sözleri bozmanın yanı sıra, Müslümanların savaş taktiklerini ve gizli kalması gereken bilgilerini kafirlere taşırlardı.
''Ey Muhammd! Münafıklar sana geldiklerinde, Senin, elbette Allah'ın peygamberi olduğuna şahitlik ederiz'' derler.
Allah senin, elbette kendisinin peygamberi olduğunu biliyor.
Fakat Allah o münafıkların hiç şüphesiz yalancılar olduklarına elbette şahitlik eder.
Yeminlerini kalkan yaptılar da insanları Allah'ın yolundan çevirdiler.
Gerçekten onların yaptıkları şey ne kötüdür!
Bu, onların önce iman edip sonra inkar etmeleri,
bu yüzden de kalplerini mühür vurulması sebebiyledir. Artık onlar anlamazlar.
Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider. Konuşurlarsa sözlerine kulak verirsin.
Onlar sanki elbise giydirilmiş kereste gibidirler.
Her kuvvetli sesi kendi aleyhlerine sanırlar.
Onlar düşmandır, onlardan sakın!
Allah onları kahretsin! Nasıl da haktan çevriliyorlar!
O münafıklara, ''Gelin, Allah'ın Resülü sizin için bağışlama dilesin'' denildiği zaman başlarını çevirirler ve sen onların büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün.
Onlara bağışlama dilesen de, dilemesen de onlar için birdir.
Allah onları asla bağışlamayacaktır.
Çünkü Allah, fasıklar topluluğunu doğru yola iletmez.
Onlar, ''Allah Resulü'nün yanında bulunanlara muhacirlere bir şey vermeyin ki dağılıp gitsinler'' diyenlerdir.
Halbuki göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır.
Fakat münafıklar bunu anlamazlar.
Onlar, ''Andolsun, eğer Medine'ye dönersek, üstün olan, zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır'' diyorlardı.
Halbuki asıl üstünlük, ancak Allah'ın, Peygamberinin ve mü'minlerindir.
Fakat münafıklar bunu bilmezler.
Ey iman edenler! Mallarınız ve evlatlarınız sizi, Allah'ı zikretmekten alıkoymasın. Her kim bunu yaparsa, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.
Herhangi birinize ölüm gelip de, ''Ey Rabbim! Beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!'' demeden önce, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayın.
Allah, eceli geldiğinde hiçbir kimseyi asla ertelemez. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
***
Fasıklar:
Ey iman edenler! Eğer size bir fasık bir haberle gelirse onu tahkik edin ki, cehaletle bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza peşiman olursunuz.
(Hücrat; 6)
Fasık kime denir:
Sözlükte; "bir şeyden çıkan" anlamına gelen fasık kavramı, din ıstılahında, inkar edenlere ve iman ettiği halde Allah ve Peygamber'e itaat etmeyen, dini görevlerini terk eden ve günah fiilleri işleyenlere denir. Her kafir fasıktır, ancak her fasık kafir olmayabilir.
Asi mü'min fasıktır ama kafir değildir.
Fasık kelimesinin çoğulu füsekadır.
Kur'an'da; kafirlere (Sad, 38/20; Secde, 32/18), ayetleri inkar eden (Bakara, 2/99) ve yalanlayanlara (En'am, 6/49), münafıklara (Tevbe, 9/67),
müşriklere (Tevbe, 9/8) "fasık" denildiği gibi Allah'ın indirdiği ahkam ile hükmetmeyenlere (Maide, 5/47), iffetli kadınlara suç isnat edenlere (Nur, 24/4), yalan haber yayanlara (Hucurat, 49/6) Allah'ı unutanlara (Haşr, 59/19) ve benzeri günah olan söz, fiil ve davranışları işleyenlere de fasık denilmiştir.
Maide suresinin 49. ayetinde insanların çoğunun fasık olduğu bildirilmiştir.
Fasık vasfı, zem ifade eden bir kavramdır.
Allah fasıklardan razı olmaz (Tevbe, 9/96) ve onlara hidayet etmez (Tevbe, 9/24). Fasıklık vasfından kurtulabilmek, ancak iman edip salih ameller işlemek, haram ve günahlardan uzak durmak, işlenen günahlara tevbe etmek ile mümkündür.
Fasık kimseler, fitne ve fesadı sever. Başkalarının bela ve musibete uğramasını ister. İyi işlerden kaçar. Helal haram ayrımını gözetmez.
