Abbasi Halifeleri...
Emevi hanedanının son yıllarında huzursuzlukların önü alınamıyordu. Hz. Muhammed (S.A.V)'in amcası Abbas bin Abdülmuttalib soyundan gelen Abbasiler, Emevi yönetimine karşı kanlı bir ayaklanma ile iktidarı ele geçirdiler.
Abbasi iktidarı, 37 halife ile 508 yıl sürdü.
İlk Abbasi halifesi Ebu'l Abbas, 4 yıl halifelik yaptı. 754'te halife olan Mansur, orduda yeni düzenlemeye gitti.
Türkler ve İranlılar orduda görev aldılar.
Türkler önemli komutanlıkları üstlendiler. Halife Mansur, küçük bir yerleşim olan Bağdat'ı kent haline getirdi. Bazı kaynaklar Bağdat'ın Mansur tarafından kurulduğunu yazsa da Hamurabi kanunlarında (M.Ö. 1792-1750) Bağdat'tan söz edilir.
Dicle nehri kenarında yeniden kurulan kent, çevresinde verimli topraklara sahipti.
Güçlü ekonomisi ile kısa zamanda büyüdü.
Kent, daire formunda kurulup, iç içe iki sıra dairesel surlarla çevrili idi. Surların dışında çepeçevre hendekler kazılmıştı. Başkent, Şam'dan Bağdat'a taşındı.
İlk yapılan eserlerden Bağdat Ulu Camii, kerpiç duvarlı ahşap sütunlu ve düz damlı basit bir yapı idi.
Halife Harun-ur Reşit, Bağdat Ulu Camiinin kerpiç duvarlarını tuğla olarak yeniledi.
Yine Bağdat'ta Bab-ü- Zehep sarayı'nı inşa ettirdi.
Bu sarayda kubbeli orta mekana açılan tonoz örtülü dört eyvan bulunmakta idi. Bu plan kurgusu, Arap mimarlığına yabancı ve de Türk mimarlığı kurgusudur. Esasen, Abbasiler döneminde Türklerin devreye girmesi ile her alanda güçlü atılımlar yaşanıyordu.
Ancak, 807 inşa tarihli Mansur Camii, dört adet saray ve Fırat nehri üzerindeki Rakka'daki yapılardan bu gün eser kalmamıştır.
Halife Mutasım döneminin en önemli mimarlık eseri Samerra kentinin kuruluşu ve de Samerra Camii'dir.
Mutasım, Samerra'yı başkent yapmışsa da yarım yüzyıl sonra tekrar Bağdat'a dönülmüştür.
Halife Mutasım döneminin en önemli mimarlık başarısı, Samerra kenti ve camisidir.
Dicle nehri üzerindeki Samerra kenti, Bağdat'ın 100 kilometre kadar kuzey batısındadır.
836 yılında kurulmaya başlanan kent, 47 yıl sonra, 883'te terk edildiği için döneminin orijinal yapıları toprak altında kalmış ve olabildiğince bozulmadan günümüze kadar gelebilmiştir.
Kent, Bağdat'ta yapılan geometrik planlamanın aksine arazinin topoğrafik durumuna uygun bir yerleşim sergilemektedir.
Kentin esas kuruluş amacı, Abbasi ordusunda görev almış Türk birlikleri için ordugah sağlamaktı. Nitekim kentin kuruluşu ile Türk komutan Aşhas görevli idi.
Kentin en önemli yapısı Halife Mütevekkil döneminde yapımına başlanan Samerra Ulu Camii veya Mütevekkiliye Camii'dir.
Bazı kaynaklar yapıyı basit olarak niteleyip orijinal minareyi görmezden gelseler de, hiç de basit bir mimarlık eseri değildir.
Samerra'daki arkeolojik kazılarda ilginç yapılarla karşılaşılmıştır. Cezah-ül Hakani Sarayı'nda, Balkuvara Sarayında ve bazı konutlarda, duvar sıvalarında Arap mimarlığına yabancı, mermer tozu ve alçı karışımı ile elde edilen stüko üzerine yapılmış freskler bulunmuştur.
Bu fresklerde İslam inancına aykırı rakkaseler, Uygur menşeli figürlerin yer aldığı görülmüştür.
Bunda fazla şaşıracak bir şey yok. Samerra'da yaşayanların büyük çoğunluğunu Türkler ve Türk asker ve komutanları teşkil ediyordu.
Her ne kadar İslamlığı kabul etmiş olsalar da Anayurt sanat ve adetlerini korumaları doğaldı.
Samerra, Halife Mutemid döneminde terk edildi.
Memluk denilen ve Abbasiler nezdinde önemli yerleri olan Türklerden, Türkistan asıllı, Buhara doğumlu Ahmed bin Tulun Tolun, Halife Mutez döneminde Mısır'a vali atandı. Tulunoğlu Ahmed, Samerra'da eğitim görmüş genç bir subaydı.
Atandığı bölgeye Samerra'nın uygarlığını götürmüş, Fustat kentini büyütmüş, cami ve su bendleri yaptırmıştır.
Daha sonra Tulunoğulları'nı ve diğer Türk devletlerini yüzyıllar boyu Mısır'ın hakimi olarak ve yarattıkları mimarlık eserleri ile izleyeceğiz.
945 yıllarında Bağdat'ta Buveyhiler'in hakimiyeti vardı. Bu dönemde Abbasi halifeleri de vardı ama halifeler kukla durumunda idiler.
Buveyhler'in hükmü altında ve onların izniyle saltanatlarını devam ettirebiliyorlardı.
Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey, 1031'de Buveyhleri Bağdat'tan kovdu. Kaim halife oldu.
Böylece bir süre için de olsa, rahat nefes alabildiler. Kaim döneminin en önemli mimarlık ve de bilim kültür eseri Bağdat'ta kurulan Nizamiye Medresesi'dir.
Cengiz Han torunu Hulagu yönetimindeki İlhanlılar Bağdat'ı işgal ettiler ve yaktılar.
Bu olay ise, Abbasilerin sonunu getirdi.
